4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DEĞİŞEMEME KRİZİ...

Son günlerde, İktidarla muhalefet arasındaki gerginlik, kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. En büyük yanlışlıkları da konuşmalarının, fikir ve düşüncelerinin, hatta tavır ve davranışlarının, insanımız açısından bir" EĞİTİM" olduğunun farkında bile değiller.
CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, artık fütursuzluğu, pişkinliği ve patavatsızlığı ölçü tanımaz hale getirdiğini" öne sürerek, "Pişkindir, fütursuzdur ve patavatsızdır" sözleri karşısında ne denebilir ki?
AKP Lideri Sayın Erdoğan' ın," Bıçak kemiğe dayandı, kimseye pabuç bırakmayız, gereken yapılacak, bedeli neyse öderiz, ödetiriz, boş laflara karnımız tok, hevesleri kursaklarında kalacaktır. Sözün bittiği yerdeyiz, hatalarımızı tekrar etmeyeceğiz, bin düşünür pir adım atarız, inceldiği yerden kopsun " sözleri, insanların zihnini karıştıracak gerginlikleri ve kutuplaşmaları daha da artıracak niteliktedir.
MHP Lideri Sayın Bahçeli ise, " Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda olduğu beş buçuk yıl içinde, Türkiye'ye her alanda, çok ağır bir bedel ödetmiş, istismar etmediği manevi değer, el uzatmadığı, tahrip etmediği milli değer kalmamıştır... Yanlış ve beceriksiz politikalar sonucu ekonomi büyük bir felaketin eşiğine gelmiş, tarım çökmüş ve ekonomik ve sosyal hayatın her alanında büyük bir yıkım yaşanmıştır" diyor ama seçim sonrası, Ak Parti' nin senaryolarına destek verdi. İş işten geçtikten sonra da kulvar değiştiriyor.
Oysa siyaset ciddi bir iştir. Türkiye' nin de çözüm bekleyen çok ciddi ve hayati sorunları var. Partiler ise sorunları çözmek yerine yani sorunlar üretiyorlar. Kısır çekişmelerle de toplumda gerginliğe ve kutuplaşmaya da neden oluyorlar.
Şu bir gerçek ki ülkemizde partiler, demokrasi gereği olarak, siyasi literatürde yer alırlar. Ancak demokrasinin, bir kurallar rejimi olduğunun unuturlar. Parti içi demokrasiyi göz ardı ederek, lider hakimiyetini ön planda tutarlar. Ülkemizde oluşan gerginlikleri azaltmak veya ortadan kaldırmaları gerekirken, daha da körüklerler veya yeni gerginliklerin çıkmasına da vesile olurlar.
Eleştirmek, tartışmak için, "iyi düşünme" nin, "İyi konuşma" nın, gerekli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Bu meziyetleri taşımayan siyasetçilerden olumlu eleştiriler beklemek hayaldir. Ancak Türkiye'de siyasi platformda bu normlar dikkate alınmaz.
Ayrıca istesek de istemesek de işimiz ve mesleğimiz ne olursa olsun, yaşamımız süresince eleştiriden, tartışmadan uzak kalamayız. Hiç değilse günlük yaşantılarımızın gereği ya eleştiririz, ya da eleştiriliriz. Gerektiğinde de kimi tartışmalara katılmak isteği, ya da zorunluluğu duyarız. Beğendiklerimiz veya benimsemediklerimiz de olur. Partiler arasında da aynı tablo yaşanabilir. Bu gelişmeler doğaldır. Ancak partilerin gerginlikleri körükleyen veya yeni gerginlikleri başlatan, onur kırıcı ve insanların motivasyonunu bozan, eleştirilerde bulunmanın, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır.
Doğrudur, eleştirinin ve tartışmanın, geçmediği yer ve durum yoktur. Eleştiri ve tartışma yaşamın parçaları, daha doğrusu bütünü içindedir. Ondan da kimse uzak ve ilgisiz kalamaz. Öyleyse, HOŞGÖRÜ, BAŞKALARINA SAYGI, ANLAYIŞ... Uygarlığın temeli, yaşam biçimi budur. Demokrasi de bu temeller üzerine inşa edilir. Ama Parti ve Liderlerinin, icraatları bu tablonun tam tersidir.
Öte yandan, Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, anayasa ve hukuku değiştirerek ortadan kaldıramadığı gibi, gündeme bile getiremez. Siyasi iktidarlar, kendi hukukunu yapıp, buna göre ülkenin yönetimine de talip olmaz. Bu durum, demokratik kurallara ve çağdaş hukuk normlarına da aykırıdır.
Ülkemizde kurulan siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kurulurlar. Milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzelkişiliğe de sahiptirler. Ancak varlıklarını borçlu oldukları yasaları icraatlarında göz ardı ederler.
Ayrıca siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı olarak çalışırlar. Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları, Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz. Ne var ki bu hükümler, kanunlarda yazılıdır. Ancak patilerin icraatlarında yoktur.
Siyasetteki, bunca hercümercin bir tek anlamı var.
Türkiye'de partiler, özellikle de liderler, "DEĞİŞEMEMENİN" krizini yaşıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi