Değişen dünya, yükselen risk

Pek çok kuruluşta yıllık veya dönemlik faaliyet raporu üretme geleneği yok. Pek çok durumda yapılanlar, ‘dostlar alışverişte görsün’ türünden sınırlı ve kısıtlı yasak savmaraporları olarak hazırlanıyor. Yerel anlamda kamunun bu tür raporların hazırlanması ve duyurulması konusunda daha duyarlı olması gerekir. Böylece bölge ve il üzerine bilimsel çalışma yapacak insanların elinde birinci elden geçerliliği doğrulanmış bilgiler olabilecektir. Keza ilin bütününe ait raporların da araştırmacılar tarafından erişilebilir olması önemlidir.

Her kentte o yerleşimin sorunlarını ve çözüm yollarını tartışan toplantılar yapılıyor. Bu tür toplantılardaki bildirileri incelediğimizde; birkaç farklı görünüm ile karşılaşıyoruz. Ya yerele ve bölgesele ilişkin veri bulunamadığından konu, genel yargılar açısından ele alınıyor ya da çok detaylı teknik bilgiler içinde boğulup kalıyor. Her iki durumun da ana nedeni yeterli, sağlıklı, doğrulanmış ve süzgeçlenmiş bilgi bulunamamasından kaynaklanıyor. Belki biraz da, bilimsel metodoloji ve araştırma yöntemleri açısından sorunlar yaşıyoruz.

Küresel ısınmayı duymayan kalmadı. Tam olarak ne olduğunu bilemeyenlerimiz bile; işin sonuçta su kıtlığına, gıda sıkıntısına, daha az yeşil alana, toprak kaybına vedaha daralmış canlı yaşamına neden olacağını biliyor.

Küresel ısınmanın bir sıkıntı olduğunu biliyoruz ama giderek daha ciddi bir sorun olmaya başlayan bu konunun acaba bölgemizi ve ilimizi ne şekilde etkileyeceğini biliyor muyuz? Belki de genetik kodlarımıza uygun olarak “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” türünde bir bekleyiş içindeyiz.

Bazı sorunlar vardır; tsumani gibi aniden gelir. Çoğu zaman bu tür darbeleri önceden öngörmek için yeterli zaman yoktur. Bir başka tür sorun var ki; onun ilerlemesi belli belirsizdir, ağır ve derinden gelir. Ancak sonuçları ortaya çıktığı zaman anlaşılır. Bu sonuçlar da sorunun ilerleyişinin zamanında öngörülememesi nedeniyle çoğu zaman ağır bedellere mal olur.

Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği, dünyanın yaşadığı yavaş gelişen ama hızla ağır sonuçlara doğru ilerleyen bir tehlikedir. Doğrusu; bu tehlikeyi yavaş gelişendiyerek kestirip atmak, sorunun boyutlarını küçümsemek anlamına gelir. Dünya canlı yaşamı dikkate alındığında; tehlikenin dönemler boyu yavaş geliştiğini söyleyebilmemize rağmen; son iki yüzyıldaki ivmelenen büyümesini de itiraf etmeliyiz. Küresel ısınma ve iklimsel sonuçları, bugün için dünyanın yaşamakta olduğu en büyük ve ciddi tehlikedir.

Yaşamda beklentilerimiz var. Ama yaşam sadece bizim isteğimize göre şekillenmiyor. Canlı yaşamına toplam olarak baktığımızda; bizim dışımızda gelişen bir temel ekseni var gibi. Bu eksen değiştirilebilir mi? Buna “Evet” diye vermek kolay değil. İnsan ölçeğinin çok ötesinde büyük olan doğal, ekonomik ve sosyal yaşamı, bireyler olarak etkilememiz hiç de kolay değil. Ama dünyanın yaşadığı ciddi tehlikeye baktığımızda; hepimize düşen görevler ve işler olduğunu görüyoruz. Çünkü dünya yaşamı artık “Bana ne!” diyebileceğimiz bir noktanın ötesinde bir tehditle karşı karşıya. İçinde var olduğumuz yaşamı, bir kader unsuru gibi anlamak yerine aşırı tüketimin yarattığı bu yaşam modelini değiştirebilmek için gönüllüğün ötesinde yerine getirmemiz gereken ödevler var.

Kentlerdeki bozulma ve yozlaşma nedeniyle yüksek gelir dilimindeki ailelerin duvarlarla çevrili zengin gettolarına sığınma eğilimini gözlemişsinizdir. Kapısında bekçiler olan, yüksek duvarlarla çevrilmiş lüks yaşam alanlarında kendilerini yeni dünyanın tehlikelerinden koruyabileceklerini sanıyorlar. Ama küresel ısınmanın ve ona bağlı iklim değişikliğinin sonuçlarından kaçmak mümkün değil. Bu tehlike, Avrupa’da, Asya’da ya da Kutuplarda ama her yerde sizi her yerde bulabiliyor.

Uzmanlar, sıcak havanın yeni hastalıklar ve bugüne dek pek görülmemiş sağlık sorunları açtığını ifade ediyorlar. Dünyada var olduğu halde önlemler alınabilmiş bazı sorun türleri, küresel ısınmaya ve sonuçlarına bağlı olarak şekil değiştiriyor; yepyeni sorun odakları olarak karşımıza çıkıyor. Değişen virüsler, öldürücü sıcak dalgaları, beklenmedik hava olaylarında artış, gıda ve su kaynaklarını yok eden kuraklık giderek sıradan olaylar haline dönüşüyor.

Şimdi kendinize şunları sorun. Giderek bir karabulut gibi üstümüzü örtmekte olan bu küresel sorun yumağına karşı reçeteniz nedir? Sizin ve çocuklarınızın geleceğini güvence altına almak için elinizde hangi önlemler paketi var? Ailenizle, komşularınızla ve arkadaşlarınızla paylaşıp ortak olarak uygulayabileceğiniz –küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı koymayı amaçlayan– bir ortak programınız var mı? Konu, yönetim kararları vermeye geldiğinde; mangalda kül bırakmayan kent ve ülke yöneticileriniz sizin ve geleceğinizin sürdürülebilir kılınması için ne yapıyorlar? Yapıyorlar mı? Yaşadığınız şehrin yöneticilerinin bu konuda size öğütleri veya yaptırımları nelerdir? Bunlar var mı?

Son söz: Dünyanın ve geleceğin sahibi kim? Sorumluluklarımızı kayıtsızlıkla mı karşılıyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi