
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Demek ki Büyükerşen kavgayı isteyen ve arayanla kavga ediyormuş...
Yayınlanma:
Dün bu sütunlarda AK partinin Eskişehir'de bulunan aktörlerinin bir süredir dikkatli, seviyeli ve nezaket içeren bir üslup tarzını benimsediklerine dair bir yazı kaleme almıştık.
Buna örnek olarak da, Milletvekili Harun Karacan'ın düzenlediği basın toplantısında ki, Demiryolu üzeri düzenlemesine yönelik takınmış olduğu üslubunun, Büyükerşen ile kavga etmekten çok, bir durum tespitine yönelik davranış sergilemesi olduğunu belirtmiştik.
Hatta...
- "Eğer bu mesele eski üslupların ön planda tutulduğu bir süreçte tartışılsaydı, AK parti'nin o eski aktörleri Büyükerşen'e demediğini bırakmaz, belki de haklı olmanın verdiği cesaretle söylemlerini hakarete varan boyutlara taşırdı. Karacan'ın tercih ettiği gibi "Önemli olan iyi niyet. Ne olursa olsun ben bunda da kötü bir niyet görmüyorum" diyerek, işin peşini bırakmazlardı." Yorumunda bulunmuştuk.
Harun Karacan'ın sergilediği üslubun ardından dün Basın toplantısı düzenleyen Yılmaz Büyükerşen'in ortaya koyduğu benzeri üslup, bir gerçeğin daha ortaya çıkmasına neden oldu.
Yani...
Büyükerşen'in, kavga isteyen ve özellikle kavga arayanla kavga ettiği çıktı bir anlamda ortaya.
Neden mi? Hemen anlatalım.
Büyükerşen, Harun Karacan ile ilgili olarak "Meselelere akılcı ve uyumlu yaklaşıyor. Bilikte Eskişehir adına çok şeyler yapabiliriz" demiş.
Tıpkı Karacan'ın Büyükerşen'e karşı takındığı üslup doğrultusunda bir üslup kullanmayı tercih etmiş.
Dün de yazdık...
Eğer Ak partinin eski aktörlerinin kullandığı o polemik yaratan dili Karacan da kullanmış olsaydı, bu durum, Büyükerşen ile yeni bir kavganın fitilini ateşlerdi.
İşte o zaman da Büyükerşen'in takındığı üslup, bu denli sakin ve uzlaşmacı olmaz, kısacası, "Madem ısrarla kavga istiyorsunuz, o halde buyurun bakalım" der ve Büyükerşen'i kimse tutamazdı...
.....
Yapılan uyarıların verilen cevaplarla hiçbir alakası yok.
İngiltere'nin efsanevi Başbakanı Churchill sürekli puro içermiş.
Bir gün, paraşüt fabrikasını elindeki puro ile gezdiği sırada fabrikanın itfaiye müdürü yanına gelip:
-"Efendim puro içmeniz tehlikeli" diye uyarınca Churchill:
-"merak etme. İçime çekmiyorum" diyerek, purosunu tüttürmeye devam etmiş.
Eskişehirspor'da da yaşananlar bu misal.
-Birileri "takım göz göre göre düşüyor" diyor, kulübü yönetenler "Düşmeyiz. Merak etmeyin" diye cevap veriyor.
-Birileri "Futbolculara paraları dahi ödenmiyor" diyor, kulübü yönetenler "13 futbolcu bize federasyona şikayet etti" diye yakınıyor.
-Birileri "Takım çok kötü" diyor, kulübü yönetenler hatta başkanlığa aday olanlar "Takım iyi" demeyi sürdürüyor.
-Birileri takımın borç batağında olduğunu söylüyor, kulübü yönetenler "Bir sürü transfer yapacağız" diyor.
-Birileri, yöneticilerin çoğunun kaçmak için fırsat kolladığını söylüyor, yönetim "Aynı heyecanla görevimizin başındayız" diyor.
Yani...
Yapılan uyarıların, verilen cevaplarla hiçbir alakası yok.
.....
Vay bee! Bunlar bizim alışkanlıklarımızmış meğer... Günlük yaşamda sık tekrarlanan olumsuzlukları kaleme alıp, sürekli eleştiriyoruz. Meğer yaptığımız eleştirilerin kaynağında Türk halkının alışkanlıkları yatıyormuş. Yapılan bir araştırmada Türklerin çok sık başvurdukları ve anlam verilemeyen birçok alışkanlıkları varmış. Ne mi bu alışkanlıklar? Okuyun siz de "vallahi doğru" diyeceksiniz... İşte: sizlere Pazar neşesi de olabilecek Türklere has alışkanlıklar... -Faturaları son gün ödemek -Yolda yürüyen arkadaşının üzerine araba sürmek -Kimsenin bilgisinin olmadığı bir konuda yalan yanlış bilgi sahibi olmak -Yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basmak -Koltukları yırtıp, yazı yazmak Otobüsten illa ön kapıdan inmek -Yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatıp, bir de buna inanmak -Ünlü birini görünce fotoğraf çektirip, samimiymiş görüntüsü vermek. -Eğer ünlü uzaktaysa mutlaka el sallamak -Yan yoldan çıkana kesinlikle yol vermemek -Şerit değiştirdikten sonra sinyal vermek -Trafikte sizi geçeni ne yapıp edip geçmek -Reklam afişlerini yırtmak Tuvalete kesinlikle bir şeyler yazmak -İskambil kâğıdından yapılan kuleyi bozmak Tiki olanla uğraşmak -Cep telefonuyla bağırarak konuşmak Gaz kaçağını çakmakla kontrol etmek, -Ters yola girip, düz yoldan gelene ters ters bakmak -Ambulansın hasta taşıdığına kesinlikle inanmamak -Ev telefonunu arayıp "evde misin" diye sormak -Kaza ve kazı alanı etrafına toplanmak -Misafirlerin ayakkabılarını düz çevirmek -Kavgaya "Sen kimsin olum" diye başlamak.
......
Biraz da gülmek lazım
Kadının biri evindeki dolaptan şikayetçiymiş. Çünkü yoldan otobüs geçince ses çıkartıyormuş. Dolabını yaptırmak için kocasına söylemeden bir tamirci çağırmış tamirci eve gelmiş ve dolabı neresinden ses çıktığını anlamak için dolabın içine girmiş ve otobüsün geçmesini beklemiş. Tamirci dolaptayken eve kadının kocası girmiş ve dolaptan bir şey almak için dolabı açmış bi bakmış içerde bir adam. Sormuş "ne işin var burada" diye adamda şöyle cevap vermiş: valla ağabey otobüs bekliyorum desem inanmazsın....