4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DEPREM GELİYOR...

Eskişehir, Kuzey Anadolu fay hattı ve Batı Anadolu fay hatları arasında kalan, ikinci derecede deprem bölgesidir. Olası bir depremde, "İnönü-Dodurga", "Eskişehir" ve "Kaymaz" "fay hatları, kenti etkileyecektir.
Eskişehir' de, son yüzyılda 113 deprem meydana geldi. 1997 yılına kadar, kentte 4 ve daha yukarı şiddette 53, daha aşağı, değişik şiddetlerde 60 deprem oluştu.
Eskişehir' de, mal ve can kaybına neden olan, Gölcük-Adapazarı merkezli 7.4 şiddetli depremde, 490 bina ve 49 işyeri hasar gördü. 32 vatandaşımızda hayatını kaybetti. Ancak tespit edilmeyen onlarca hasarlı bina olduğu da bir gerçektir.
17 Ağustos Marmara Deprem' nde, saat 9.00' da, Gölcük'te idim. Üç gün enkaz kaldırma çalışmalarına, bizzat katıldık. Enkaz altından inleyen,"Ne olur bizi kurtarın" diye yalvaran ve yaralı olarak kurtardığımız insanları, hiç unutamadık.
Gölcük' teki, izlenimlerimizi, kentte yapılması gerekenleri, Eskişehir Valilerimizden Sayın Ali Fuat Güven ve Sayın Sami Sönmez' e aktardık. Köşemizde de pek çok kere de yer verdik. Hatta altyapısı bitirilmiş, en az 2 adet "ÇADIR KENT" yapılmasını da önermiştik. Öneri yerine gelmişti. Bu çadır kentler, aynı titizlikle korunuyor mu bilinmez ama Gölcük depreminde, en büyük sıkıntı bu alanda yaşanmıştı.
Aslında Eskişehir'de, depremle ilgili çok şey söylendi Ancak yeraltı sularının, deprem anında, konutlar açısından ne kadar tehlikeli olduğu net bir şekilde halkımıza anlatılmadı. Hal böyle olunca da, geçmişte,"yeraltı suları evlerin depremde yıkılmasını önler" düşüncesi, hala kentte egemendir.
Nitekim telefon eden bir okuyucu,"...yer altı sularının depremde tehlikeli olduğunu söyleniyor. Oysa yeraltı suları sayesinde, Eskişehir'de olan depremlerde, mal ve can kaybı olmuyor" diyerek, ıslak zeminler hakkında bilgi sahibi olmadığını da teyit etti.
Başka bir okuyucu da, " Eskişehir'de, satın ev alırken nelere dikkat etmeliyiz ki, deprem anında, zarar görmeyelim" diyerek yardım talebinde bulundu.
Eskişehir'deki yeraltı suları sayesinde, depremde konutlar yıkılmaz görüşü yanlıştır. Hiçbir deprem uzmanı da, yeraltı sularının tehlike arzetmediğini söyleyemez. Çünkü deprem uzmanlarının tamamı, sarsıntı kadar, yeraltı sularının, deprem anında meydana getirdiği zemin sıvılaşmasının da, hasara neden olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Uzmanlar, yeraltı sularının yükselmesi sonucu, binlerce ton suyun, toprağa enjekte edilerek zeminin sıvı etkisi gösterdiğini vurguluyor. Maalesef Eskişehir'deki konutların, büyük bir çoğunluğu da ıslak zemin üzerindedir.
Kentte, zemin sıvılaşma haritası yapıldı mı bilinmez ama bir an önce yapılmalı, yapılmış ise halkımız, en kısa zamanda bilgilendirilmelidir. Ayrıca kentte tüm binalar belediyeler tarafından yeniden incelenmeli ve depreme karşı dayanıklı olmayan binalarda oturan insanlar, uyarılmalıdır. Bu ilgililer açısından yasal olduğu kadar, etik ve vicdani bir görevdir. . .
Depreme dayanıklı ev almak isteyin okuyucumuza gelince, alacağı evi en iyi şekilde, incelenmesi gerekir. Bunun için de, binanın projesi olup olmadığına bakılmalı, zemin etüdü, yani zemin emniyet gerilmesi belirlenip katsayısına göre projesi yapılmış mı?
Bina yapılırken, deprem yönetmeliği dikkate alınmış mı, hangi deprem yönetmeliğine göre yapılmış? Proje kimin tarafında yapılmış veya projeler denetlenmiş mi?
Bina ruhsatı ve kullanım izni var mı? Betonu elle karılarak mı, yoksa betonyerle mi dökülmüş? Hazır beton kullanılmış mı? Yapının teknik uygulama sorumlusu kim? Kullanılan malzeme standartlara uygun mu? Kum ve çakıl nereden getirilmiş, kırma taş kullanılmış mı? Yapıda kullanılan demirin özelliği nedir? Nervürlü mü, düz demir mi kullanılmış? Kullanılan betonun laboratuar deneyi var mı? Proje ile yapı arasında paralellik sağlanmış mı? Bütün bu sorulara, olumlu yanıt veriliyorsa, gönül rahatlığı içinde konut satın alınabilir.
Eskişehir'de, halkımız depremle ve kentin jeofizik, jeolojik, sismik ve zemin araştırmaları ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi değil. Halkımız, mutlaka zemin hakkında bilgi sahibi yapılmalı, Depremin etkisini aza indirgemek içinde, kentte sürekli ve kalıcı olarak, depremle ilgili, toplumsal eğitime de önem verilmelidir. 17 Ağustosu Marmara depremi sonrası, ulusça, "Bir daha asla böyle hazırlıksız yakalanmayacağız" demiş, günlerce de depremi ve önlemleri konuşmuştuk. Ancak aradan geçen zaman, acıları, yaşananları, alınması gereken dersleri ve önlemleri unutturdu; yine insanlarımıza, "Eski tas, eski hamam" felsefesi egemen oldu. Oysa günlerdir, bilim adamlarının, nakarat gibi tekrar ettikleri bir söz var: DEPREM GELİYOR...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi