
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
DEPREM, İHMALE GELMEZ
Eskişehir, Kuzey Anadolu fay hattı ile Batı Anadolu fay hattı arasında kalan ikinci derece deprem bölgesidir. Ancak depremle ilgili önlemlerin, gerektiği şekilde alındığını söylemek çok zordur. Oysa yerleşim düzeninden, yapı tarzına, kalite ve kontrol siteminden kurtarma ikmal ve sigorta sitemine kadar temel ve köklü düzenlemelerin yapılarak sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir şekilde gündemde tutulması şarttır. Ancak depremle ilgili olarak Eskişehir'de, yeteri kadar somut gelişme yoktur.
Yalnız Eskişehir'de değil, İstanbul'da da şiddetli bir deprem geliyorum diyor. Hatta büyük mal ve can kaybına neden olacağı da söyleniyor ama ne tedbir alan, ne de halkı yeterince aydınlatan var.
Hülasa Eskişehir'de, yeterli tedbirler alınmadığı gibi çalışmada yok. Nitekim Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. Büyükerşen, "Çok konuşup, hiçbir şey yapmıyoruz" ve İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Erman Gölet, " Çabalar yetersiz" sözleri ile mevcut gelişmelerden memnun olmadıklarını söylemişlerdi. Jeoloji Odası Başkanı Demirbaş ise ,"Hazırlık adına hiçbir şey yok" diyerek kaygılarını gündeme getirdi. Diğer ilgillerden de, benzer beyanatlar geldi.
Peki, Eskişehir'de, ilgililer, mevcut depremle ilgili gelişmelerden şikâyetçi ve kaygılı ise, kentte, depremle ilgili tedbirleri kim veya kimler alacak?
Hülasa Eskişehir'de, depremle ilgili ortada somut bir çalışma yok. Kente onlarca hasarlı bina var. Bu binalar, olası bir depremde, büyük mal ve can kaybına neden olacaktır.
Aslında yıllardır, deprem felaketleri olduğu günlerde veya yıldönümlerinde, her şey konuşuldu, tedbirlerin alınmadığından da sürekli şikâyet edildi ama hepsi unutuldu. Bir müddet sonrada ortama da, "Eski tas, eski hamam" felsefesi hakim oldu.
Elbette ilgilerin bu tavrı, söylemleri ve gelişmeler karşısında, söylenecek çok söz var. Ancak,17 Ağustos Marmara depreminden bugüne kadar, depremle ilgili pek çok köşe yazısı yazdık. Hatta bazı illerde, özellikle de İzmir'de, alınan depremle ilgili önlemleri de, sık sık gündeme getirdik. Değişen hiçbir şey olmadı.
17 Ağustos Marmara Depremi'nde, Eskişehir'de, 32 insanımız hayatını kaybederken, 490 bina ve 49 iş yeri hasar gördü ama kentte tespit edilemeyen onlarca hasarlı bina daha var. Bu binaların, daha sonra meydana gelen artçı depremlerde yorulduğu düşünüldüğün de, tehlikenin hiçte küçümsenmeyecek boyutlarda olduğu ortada.
Diğer taraftan 1923 Kanto depreminden sonra, ünlü Japon fizikçisi Torahiko TERAD, "DOĞAL AFET, UNUTULDUĞU ZAMAN GELİR" demişti. Aradan 85 yıl geçmesine rağmen, millet olarak hala bu sözü ne anladık ne de anlatabildik.
Yıllardır da laf ürettik, felaket biçtik.
Eskişehir, deprem bölgesidir. Arzu edilmez ama her an da deprem olabilir. Olası bir depremde, kent, büyük mal ve can kaybı ile karşı karşıya kalınabilir. Bu tabloyu yaşamamak için, ivedilikle gereken tedbirleri almak zorundayız. Bu alanda öncelikli görev, Vilayet, Anakent, alt belediyelere, sivil toplum örgütleri yanın da, halkımıza da düşmektedir.
Depremlerde mal ve can kaybı olmaması ve çalışmalardan sonuç alınması, alınan kararların kabul görmesi için de, depremle ilgili temel kararları, "ORTAK AKIL" olarak adlandırdığımız kavram ekseninde, ilgili kesimlerle, mutabakat ve kurum/kuruluşlarla, uyum ve işbirliği içerisinde alarak, hayata geçirmek zorundayız.
Aslında Eskişehir'de, depremle ilgili küçümsenmeyecek önlemler alındı. Çeşitli çalışmalar da yapıldı ama bu çalışmalar ve tedbirler sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir şekilde gündemde tutulamadı. Hatta alınan önlemlerden, tavizler de verilmeye başlandı.
Eskişehir'deki tüm kesimler, şikâyeti ve söylemi bir tarafa bırakıp, depremle ilgili ne yapılacaksa, bir an önce yapmalı ve elini de taşın altına koymalıdır. Alınan karalar da, tozlu raflarda kalmamalıdır. Çünkü Erzincan, Dinar, Adana-Ceyhan ve Marmara depremlerinden ders almadığımız da ortada. En yetkili kurum/kuruluşlar bile, bunca yaşananlara rağmen felaketin farkında değil.
Nitekim Anakent Belediye Başkanı Sayın Prof Dr. Büyükerşen' in, " ...Eskişehir fay hattı konusunda iki üniversitemiz, birbirine zıt raporlar ve haritalar hazırladı. İlginçtir, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, yapılan her iki çalışmaya da onay verdi." sözleri, en yetkili kurum/kuruluşların bile, depremle ilgili çalışmaları ve geliyorum diyen felaketi ciddiye almadığının en bariz göstergesidir.
Çok yazık...