Kazanılan bir maçın arkasından iyi şeyler yazmak kolay. Ama Ordu'da olduğu gibi hem oyun hemde sonuç olarak sıfır çektiğimiz bir maçtan sonra ne yazacağımı gerçekten şaşırdım. Haftalardır " bir tane Eskişehirspor var, başka yok." gerçeğiyle hareket ederek hep olumlu ve güzel şeyler düşünmeye çalışıyorum. Ama bu sefer hakikaten çok zor... Öyle bir maç olurki; iyi oynar, koşar mücadele edersin. Rakibe kök söktürür, birçok gol pozisyonuna girmene rağmen bunları kaçırır ve sonuçta kaybedersin. Bu durumda tek bir şey söylerim. Canınız sağolsun, önemli olan sonuç değil, yeterki siz hep böyle oynayın. Peki, biz Ordu'da ne yaptık. Sanki son derece gereksiz ve angarya bir maça çıkmış gibiydik. Böyle olunca sahada birşeyler yapmaya çalışan sadece iki - üç Ordu'lu futbolcunun gayreti bizi yenmelerine yetti.
Meşhur bir slogan var "Hep destek, tam destek" diye. Bende destek olalım diyorum ama nereye kadar. Buğüne kadar övgüyle bahsedip, yere göğe sığdıramadığımız futbolcularımızdan bu desteğin karşılığını göreceğimizden artık kuşku duymaya başladım. Tribünden sahaya bakıldığında bir sorun olduğu açıkça belli oluyor. Çünkü herkesi bir vurdumduymazlık, bir boş vermişlik, bir isteksizlik kaplamış. Bu durumu sistemle, taktikle ya da parayla izah etmek de mümkün değil. Bu yazdıklarım da önemli ama yine de bunların hiç biri; mesleğine, formasına, taraftarına saygı duyan bir profesyonelin isteksizliğine bahane olacak şeyler değildir. Herkesin dilinde bir para lafı var ki bu beni çok rahatsız ediyor. Futbolcu kardeşlerime son bir kez daha hatırlatayım; Eskişehirspor'da buğüne kadar kimsenin parası kalmamıştır, merak etmeyin sizin de kalmaz. Zaten ligde bir iki takım haricinde hiçbir takımda bu paralar zamanında ödenmez. Aslında bunu en iyi sizler biliyorsunuz. Kaldı ki çok mu bunaldın, çekersin ihtarı kulübe yine ödenmezse tamamen serbest kalırsın.
Gelelim diğer bahanelere. Ünlü İtalyan futbol adamı Giovanni Trapattoni, "İyi bir teknik direktörün takıma katkısı yüzde 10'dur. Ama kötü bir teknik direktörün zararı en az yüzde 50'dir." demiş. Diyelim ki Alman Hocamız bu yüzde ellilik sınıfa giriyor. Geri kalan diğer yüzde elli yine siz futbolcuların elinde, yani bu takımı vezir de edersiniz, rezil de... Teknik Direktörle, yönetimle, Başkan'la, hatta kendi arkadaşlarınızla sorunlarınız olabilir ama bunlardan bahane üreterek işin kolayına kaçmak Eskişehir futbolcusuna yakışmaz. Her türlü hesaplar saha dışında görülmeli, sahanın içi ceza kesme yeri olmamalıdır. Çünkü asıl üzülen ve cezalandırılan taraftar oluyor. Onlarda bunu hiç hak etmiyorlar.
