4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DEVLETE TOKAT-TAŞ!

BDP 'li vekiller, Nevruz kutlamalarında gemi azıya aldı. Sabahat Tuncel tartıştığı baş komiseri tokatlarken, Bengi Yıldız ise elinde taşlarla, yoldan geçen araçların üzerine yürüdü! Cezaevinden çıkıp vekil olan Tuncel, hızını alamayıp, "Defolup gidin, yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz" diye tehditler savurdu
Aslında atılan "TAŞ" ve "TOKAT", ne komisere, ne polisedir. Tamamen Türkiye Cumhuriyeti Devletinedir. Yani devlet tokatlanmış ve taşlanmıştır. Bu tür olaylar karşısından gelin görün ki, "Gelen gideni aratmakla" kalmadı, çok daha kötü bir çaresizliğin pençesine düşürüverdi.
Ayrıca bu gelişmeleri, yadırgamak lazımdır. Çünkü "TOKAT" atan milletvekili Sabahat Tuncel, "Yasa dışı örgüte üye olmak" suçundan yaklaşık, 9 aydır tutuklu iken,
İstanbul 3. bölgeden milletvekili seçildi. Mahkeme de, Anayasanın 83.maddesine göre tahliye etti. Tuncel'in gerekçesi olarak da, "Milletvekili olması nedeniyle kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin kalmamış olması" şeklinde düzeltti.
Gebze, M Tipi Kapalı Cezaevinden tahliye edilen, DTP' li Sebahat Tuncel, 25 Temmuz 2007'de İstanbul'a geldi. Kendisini terör örgütü elebaşı lehine attıkları sloganlarla karşılayan kalabalığa hitap eden Sebahat Tuncel, "Şu anda Meclis'te Anayasayı değiştirecek çoğunluğumuz olmasa da yılmadan ayakta durarak, gerekli mücadelemizi yapacağız. Ben Kürt halkının insan haklarının, Süryanilerin ve Alevilerin savunucusu olarak Meclis'te sizlerin bana verdiği yetkiyle sizleri temsil edeceğim." dedi.
Ayrıca bölücü terör örgütüne üye olmak suçuyla, cezaevindeyken, İstanbul 3. bölgeden milletvekili seçilmekle kalmadı; yemin töreni sırasında, yaşı nedeniyle TBMM Geçici Başkanlık Divanı'nda katip üye olarak, meclis başkanının yanında oturdu.
TBMM' deki konuşmaları da, devlet düzenine adeta isyandı. Nitekim Sabahat Tuncel'in, "Burada, ülkemizde yaşanan savaş ve çatışmanın bitmesi için, demokrasi ve sivil bir anayasayı tartışmalıydık. "şeklindeki sözleri ile yetinmeyerek," Savaşı destekleyen bir parlamentoda konuşmaktan utanç duyuyorum" diyerek meclise hakaret etti.
Oysa Anayasa'nın 83.maddesinin ikinci fıkrası, yasama dokunulmazlığında kovuşturmanın izne bağlı olmasını ve böylelikle ertelenmesine iki istisna getirerek ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde ve 14.maddedeki temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması durumlarında soruşturmaya yetkili makamın durumu, hemen ve doğrudan doğruya TBMM'ne bildirilerek soruşturmayı yapabileceğini düzenlemiştir.
AKP iktidarında, bu madde hiçbir milletvekile işletilmemiştir. Hal b öyle olunca da Sabahat Tuncel, tartıştığı baş komiseri tokat atacak, Bengi Yıldız ise elinde taşlarlarla polise saldıracaktır. Bu durumlarda, suç işleyen milletvekilleri, TBMM, tarafından, dokunulmazlıkları kaldırılarak, Türk yargısına teslim edilmezse, suça ortak olacaktır.
Hâlbuki Türkiye'de, iktidarların görevi, toplumdaki huzuru ve barışı sağlamak, bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Eğer toplumsal huzuru bozan, bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına almayan, kanunlar çıkartmak, kanunsuzluğun ta kendisidir. Türkiye'deki uyum yasaları, bu tabloya en güzel örnektir.
Sayın Erdoğan, tokat ve taş atmaları ile ilgili olarak, "Bir milletvekili onurunu, şerefini, milletin kendisine yüklediği emaneti, bu kadar ayaklar altına alabilir mi? Gençleri tahrik edenler, sokağa dökmek için, her türlü kirli tezgahı kuranlar, bizzat kendileri şiddete başvuruyorlar. Dokunulmazlığa sığınarak, polise tokat atmak en hafif tabiriyle densizliktir. Derhal hukuki sürecin başlatılmasını istiyoruz. Bu densizliğin hesabının hukuk çerçevesinde sorulmasını istiyoruz, sonuna kadar takipçisi olacağız " diyerek tepki gösterdi.
TBMM, başkomisere tokat atan Sabahat Tuncel ve Taş atan Bengi Yıldız'ın, dokunulmazlıklarını kaldırır, yargıya teslim eder mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak gereği yapılmazsa, bu tür gelişmeler artarak devam edecektir.
Cumhuriyeti ayakta tutan, temel maddelerin ortadan kaldırılmak isteyenler ve Akıl almaz olaylar ve söylemler karşısında, ilgililer, ne yapacağını bilmez bir haldedir. O nedenle de ülke menfaatlerini, kendi menfaatleri üstünde görebilecek, devletin ve milletin onurunu koruyabilecek, insanlar yetiştirmek de bu milletin, en temel vazifesi olmalıdır.
Dış ve iç şer odakları bilmelidir ki hiçbir düşünce ve mülahaza, Türk milli menfaatlerini, Türk varlığını, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliğin esasını, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerini, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları yok sayamaz. Bu değerleri korumayan, göremezlikten gelerek, bildiğini okuyanlara, özellikle de devletin polisine TOKAT" ve "TAŞ " atanlara, gerekli işlemi yapmayanlar, en az onlar kadar sorumlu ve suçludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi