1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Devletin parası millete harcansaydı...

Referanduma bir haftadan az bir süre kaldı.


Taraflar referanduma yönelik “Evet” ve “Hayır” kampanyalarını sürdürüyor.


Bilboardların tamamı “Evet” ve “Hayır” afişleriyle kaplı.


Bina cepheleri de öyle.


Bu arada söylemeden geçmeyelim ki, bilboard ve bina reklamları konusunda “Evet” tarafının bariz bir üstünlüğü var.


Bunun yanı sıra çarşıda her köşe başını döndüğünüzde “Evet” ve “Hayır” çadırları.


çadırların önünde “Evet” ve “Hayır” bayrakları sallayanlar.


Sokakta her adım başı elinize “Evet” ya da “Hayır” broşürleri tutuşturanlardan geçilmiyor.


Giydirilmiş ve bangır bangır bağırarak tüm gün yollarda gezen araçları da saymadan eçmeyelim.


öte yandan…


Televizyonda hangi kanalı açsanız, yine karşınıza “Evet” ve “Hayır” reklamları çıkıyor.


Kısacası…


Referandumun her iki tarafı da bu işe olabildiğince yükleniyor.


Harcanan paraların haddi hesabı yok.


Evet cephesinin Hayır cephesine oranla, bu referandum çalışmalarına 4-5 kat daha fazla para harcadığı da açıkça görülüyor.


Peki…


Yapılan bunca masraf, gösterilen bunca çaba referandumda seçmenlerin yapacağı tercih üzerinde bir etkisi oluyor mu?


Yani…


Seçmenler, milyarlarca lira harcanarak bilboardlar ve binalar üzerine yapıştırılan afişlerden etkileniyor mu?


Kurulan çadırlarda gün boyu sallanan bayraklar insanların yapacağı tercihte rol oynuyor mu?


Ellere tutuşturulan broşürler, hoporlörü açık bir şekilde şehirde tur atan araçlar, televizyon kanalılarında birbiri peşi sıra yayınlanan reklamlar, seçmenlerin fikrini değiştirebiliyor mu?


Hiç sanmıyoruz…


Sadece bir algı yaratmak adına yapılıyor tüm bu saydıklarımız.


Fakat…


Yaratmak istenilen algı adına milyarlarca lira harcanıyor…


Halbuki, taraflardan biri çıkıp:


-“Biz bu referandumda istediğimiz sonucun çıkacağına eminiz. O yüzden referandum için ayırdığımız harcama ile şu kadar Okul, şu kadar park, şu kadar üretim tesisi kuracağız. Bu parayı, insanların daha rahat yaşamalarını sağlayacak yerlerde kullanacağız” deseydi ve bunu yapsaydı, referanduma yönelik daha mı iyi bir algı oluştururdu?


Kısacası…


Devletin parası, kendi düşüncesi galip gelsin diye değil de, bizzat millete harcansaydı, daha mı şık, doğru ve samimi olurdu?


Ne dersiniz?


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Yeter ki oyunuz görünsün…


 


Son günlerde sosyal medya üzerinde oy kullanma yöntemi ile ilgili çeşitli uyarılar yer alıyor.


Tercih mührünün, pusulanın üzerinde yer alan Evet ya da Hayır yazısı üzerine vurulması halinde oyun geçersiz sayılacağı, o nedenle tercih mührünün boş bir alan üzerine vurulması gerektiği ifade ediliyor.


Bu meseleyi sorduk bir bilene…


-“Oy pusulası üzerine bastığınız oyunuz görünüyorsa hiç problem değildir. Yeter ki oyunuz görünsün.. Hayır ya da Evet yazısının üzerine tercih basıldı diye oyunuz geçersiz olmaz. Ancak oyunuz görülmeyebilir bu risk var…Sanıyorum bu nedenle uyarılar yapılmıştır.” Dedi.


Biz de aynen aktaralım istedik.


O yüzden…


Hiç riske girmeden, oy pusulası üzerinde bulunan Evet ya da Hayır yazılarının üzerine tercih mührünü vurmak yerine, oy vereceğiniz alanın boş bir yerine mührü vurursanız, sıkıntı yaşanmayacak gibi…


***


Gölgenizle kavga etmeyin…

Uçsuz bucaksız bir ormanda azılı bir aslan yaşamaktadır. Ormandaki tüm hayvanlar, korku içindedirler. Böyle yaşamaktansa bir çare ararlar.
Düşünür, taşınır, aralarından bir heyet seçerek aslana gönderirler:
-"Ey ormanlar şahı aslan. Her gün içimizden birini yakalıyor, yiyorsun. Buna bir diyeceğimiz yok, fakat bu zahmet niye? Sen tahtında otur, biz, sana her gün içimizden birini yollarız, sen de rahatça yersin. Böylece, biz de sen de huzur içinde ömrümüzü geçiririz" derler.
Bu teklif aslanın hoşuna gider. Kabul eder. Artık her sabah bir hayvan aslana teslim olmaktadır.
Günlerden bir gün, sıra tavşana gelir, fakat o ağırdan alır.
Hayvanlar:
-"Eh ne yapalım, kısmet böyle. çoğumuzun rahatı için birimizin ölmesi gerek. Haydi, vakit geçirmeden yola düş. Aslanı kızdırmayalım" derlerse de tavşan işi yavaştan alır, pek aldırmaz görünür. Hayvanlar telaş içindedirler. Nihayet yalvara yakara tavşanı yola düşürürler.
Tavşan, kayıtsız, seke oynaya aslanın huzuruna gelir ama vakit de bir hayli ilerlemiştir.
Açlıktan ateş püsküren aslan, kükrer;
-"Nerede kaldın, bu gecikmene sebep ne?"
Tavşan, yalancı bir telaşla terlerini siler, boynunu büker:
-"Aman efendim, ben saygıda kusur etmedim. Sabah erken yola çıktım ama diğer bir aslan yolumu kesti, elinden kurtuluncaya kadar neler çektiğimi bilemezsiniz!"
Aslanın öfkesi büsbütün başına vurur:
-"Kim bu küstah? Bu ormanda yalnız benim hükmüm geçer. Kimmiş o çabuk söyle?"
Tavşan durumdan memnun, hep öteki aslanı över, aslanın haysiyetine dokunur. Aslan dayanamaz:
-"Düş önüme göster bu alçağı" der.
Yola düşerler. Tavşan aslanı bir kuyunun başına getirir:
-"İşte sultanım, bu kuyunun içinde. Bakınız nasıl da kurulmuş."
Aslan, hırsla kuyunun içine bakar. Suda kendi aksini görür. Hırlamaya başlar, kuyudaki görüntüsü de hırlar.
Tavşan fırsatı kaçırmaz:
-"Görüyor musunuz efendim? Size nasıl da meydan okuyor!"
Aslan büsbütün hiddetlenir, gözleri döner.
-"Bir diyarda iki sultan olamaz, parçalamalıyım onu" der ve kuyuya atlar.
Her şey bitmiştir artık.
Tavşan yemyeşil çayırlarda seke seke hayvanlara kurtuluşu müjdeler.
Buradan çıkarılacak kıssadan hisse;
Gölgenizle bile kavga ederseniz, bir gün sonunuz aslan gibi olur Aslan olmanız bile sizi kurtaramaz.


Xxx



 Kavga; günlük hayatta da, siyasette de,eğitim ve sporda da, kısacası hayatın her alanında iyi değildir.
Kavga ile yaşayıp,kavga ile varlığını sürdürenlerin sonu, ortaya zeki bir tavşanın çıkmasıyla er geç son bulur.
Bunu sadece bilin diye yazdık…
Birilerine mesaj olsun falan düşüncemiz yok.
Siz de okuyunca kendinizi fazla zorlamayın ne olur…
Bu yazının adresi falan yok…
Ama illa ki "Sen bunu mutlaka birileri için yazmışsın" diye inat ediyorsanız, o sizin bileceğiniz iş.
çünkü…
Biz anlattıklarımızdan sorumluyuz. Sizin ne anladığınızdan değil…


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM

Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz.
Ama yemek yemek icin bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der.
Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar.
Yamyamların hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar.
En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.

- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi