Demiryolunun yer altına alınması çalışmaları uzun süredir uyuşuk bir şekilde ilerliyordu.
Şu anda yıkım çalışması devam eden köprünün üzerinden baktığınızda, bir-iki kamyon, 3-4 işçi ancak görebiliyordunuz.
Son derece can sıkıcı bir durumdu bu işin ağır aksak ilerlemesi.
Son günlerde ne olduysa oldu...
Demiryolunun yer altına alınması çalışmaları hummalı bir hale dönüştü.
Çalışan işçi sayıları arttı, gelip giden kamyon ve iş makineleri birbirini izler oldu.
Kısacası...
Birilerinin düğmeye bastığı "Hızlanan" dediği her halden belli oluyordu.
Ancak...
Başlayan hummalı çalışmada dikkatlerden kaçmayan bir durum hasıl oldu.
Zira...
Çalışmalar Demiryolunun yer altına alınması inşaatına yönelik olmaktan çok, çevre temizliğine odaklı hale gelmişti.
Ve bu durum hiç de normal gözükmüyordu.

NEDENİ
ORTAYA ÇIKTI

Sonunda çözdük olayı...
Meğer: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 11 Kasım günü Hızlı Tren ile Eskişehir'den geçecekmiş.
Ankara'dan Ulaştırma Bakanı Binali yıldırım ile Hızlı Trene binecek olan Başbakan, Hızlı Tren'in Eskişehir'den sonra ki İstanbul güzergâhında yolculuk yapacakmış.
Hummalı çalışmanın nedeni ise, Eskişehir'den hızlı Tren ile geçecek olan Başbakan'ın Eskişehir'de ki bu inşat çevresini temiz görmesiymiş.
Meğer: Tüm bu koşuşturma "Bakın ne kadar temiz iş çıkartıyoruz" tablosunu Başbakan'a göstermek içinmiş.
Biz de hızlanan çalışmaları görünce, Demiryolunun yer altına alınması inşaatı ile ilgili olduğunu zannetmiştik...
.....

Milletvekilliğinin hakkını vermiş
Bir Milletvekilinden ne beklersiniz?
Basit ama önemli bir soru bu...
Milletvekili; seçildiği şehri Ankara'da temsil eder.
Öncelikli görev i kısaca budur.
Seçildiği şehri olabildiğince temsil edebilen vekil uzun süre hatırlanır.
Edemeyen ise, unutulur gider.
Kısacası...
Şehir merkezinde, ilçelerinde ve köylerinde yaşayan insanların, seçip de Ankara'ya gönderdiği Milletvekilinden beklentileri aslında çok da fazla değildir.
Seçmenler, oy vererek temsilcileri yaptığı Milletvekillerinden:
1-Yaşadığı çevrenin ihtiyaçlarının takip edilmesini...
2-Yaşadığı çevrenin ve insanlarının sorunlarını mecliste dile getirilmesini...
Ve bunun yanı sıra...
Üçüncü olarak da, sık sık seçim bölgesine gelerek hal hatır sormasını bekler...
Bundan bir süre önce Milletvekili Kazım Kurt'un yardımcısı Ali yanımıza gelerek masamızın üzerine üç kitap bıraktı.
Her biri yaklaşık 400 sayfadan oluşan toplam 1200-1300 sayfalık üç kalın kitap...
-"Vekilim gönderdi bunu. Bir göz atmanı istiyor" diye...
Kaldırıp koyduk bir tarafa...
Öyle ya! 1200 sayfalık 3 kalın kitabı bir anda okumak ne mümkün!
Günlerdir duruyordu masamızda.
Önceki gün boş bir zaman bulup başladık kitapları karıştırmaya.
CHP milletvekili Kazım Kurt, Meclis Genel kurul ve Plan Bütçe komisyonu tutanaklarını bir kitapta toplamış.
2012-2013 Yasama yılı içinde hem yaptığı Meclis konuşmaları hem de vermiş olduğu yazılı ve sözlü soru önergelerini de bir başka kitapta.
Üçüncü kitapta ise, kendisiyle ilgili gazetelerde çıkan haberleri derlemiş.
Adeta...
İki yıl içinde girmediği konu, vermediği soru önergesi, yapmadığı meclis konuşması kalmamış Kazım Kurt'un...
Doğrusunu söylemek gerekirse...
Tüm bunları yaptığı sırada sık sık Eskişehir'de olduğu da hesap edilirse...
Kazım Kurt bugüne kadar Milletvekilliğinin hakkını fazlasıyla vermiş.
......

CHP'nin Odunpazarı adayı kim olur?
Bu yazıyı, CHP aday adayları belli olmadan aylar önce yazmıştık.
Biraz modernize ederek yeniden kaleme aldık.
Çünkü...
Aday adaylarına yenileri eklendi.
Niye benzeri bir yazı yazdığımıza gelince:
Çünkü herkes hala aynı soruyu soruyor.
-"Büyükerşen Odunpazarı Belediye başkan adaylığı için kimi gösterir?" merakı herkesi sarmış durumda.
Sorulan soruya bugünden cevap vermek mümkün değil.
Bunun mümkün olabilmesi için Büyükerşen gibi düşünmek gerekiyor ki, o da mümkün değil.
O halde bu soruya cevap verebilmek için yapılabilecek tek şey, kendimizi bir an için Büyükerşen'in yerine koymaktır.
Örneğin...
Büyükerşen'in yerinde olsaydık...
-"Geçtiğimiz seçimde çok az oyla kaybetti. Kaybetmesine bölünün Sol oylar neden oldu. Belediye Başkanlığı onun hakkıydı" der ve Nur Süllü'yü yeniden aday gösterirdik.
-"Parti içinde destekleyenleri var. Tanınıyor da. Seçim öncesi partide kavga gürültü çıkmasına da gerek yok" der ve Erman Gölet'i aday gösterirdik.
-"Son dönem tanıdım ama bana çok da faydası oldu. Hiç sözümden çıkmadı. Verdiğim her görevi yaptı" der ve Erdal Caferoğlu'nu aday gösterirdik.
-"Zaman zaman yakındığım olsa da, bazı zamanlar beni kızdırsa da, yüzüme bazı gerçekleri söyleyebilen biri. Mecliste iyi de yetişti. Genç yaşına rağmen siyaset yapmayı biliyor" der ve Ayhan Kavas'ı aday gösterirdik.
-"Hem Akademisyen hem de teknik bir isim. Belediye Başkanlığını yapabilir" diyerek Ali Ulu'yu aday gösterirdik.
Başta da dedik ya...
Biz olsaydık ismi geçen aday adaylarını böyle değerlendirir ve bu değerlendirmelerin ardından en makul ve mantıklısını çıkartırdık.
Ama Büyükerşen değiliz...
O yüzden Büyükerşen'in ne yapacağını? Kimin adaylığına sıcak bakacağını bilemiyoruz.
Odunpazarı adayının belirlenmesinde mutlaka kendine göre bir kriteri olacaktır.
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel ve dursun yaz tatillerinde Antarktika'ya gitmeye karar vermişler. Uzun bir yolculuktan sonra buzlar diyarına varmışlar. Bir rehber bulamadıklarından kendileri gezmişler uzun buz ovalarını.
Ertesi sabah bir rehberle anlaşarak kıtanın en güzel yerlerini rehber eşliğinde gezip merak ettiklerini soruyorlarmış. Bir ara Temel rehbere seslenerek :
- " Pardon burada hiç beyaz kadın var mı ? " diye sormuş,
Rehber:
- "Tabiî ki var, buradaki kadınların yüzde doksanı beyazdır", demiş.
- "Peki siyah kadın var mi?"
- "Eh bir kaç tane var bu civarda"
- "Peki siyah beyaz kadın var mı"; rehber son derece şaşkın bir şekilde
- "Tabiî ki hayır ben hiçbir yerde rastlamadım böyle kadına".
Cevaptan hiç de hoşnut kalmayan Temel Dursun'a dönerek
- " Ula dursun yoksa dün akşamkiler penguen miydi?"