
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
DİL BİRLİĞİ MİLLET OLMANIN ÖN ŞARTIDIR
Türkiye, çok acil ve hayati sorunları varken, dış ve iç güçlerin dayatmaları sonucu Türkiye, "KÜRT AÇILMI " veya "DEMOKRATİK" açılıma kilitlendi. İlk hedef 'Kürtçe üzerindeki engelin kaldırılmasıdır.
Nitekim Bakan Atalay'ın temasları sonunda, toplumun her kesiminden gelen çözüm önerileri, İçişleri Bakanlığı'nın koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların da temsilcilerinin bulunduğu bir yapıda toplandı. Bakan Atalay'ın temasları sonrasında çözüm için ilk olarak, "Kürtçe' nin, önündeki engellerin kaldırılması" hükümetin öncelikli adımları arasında yer aldığı basına yansıdı.
Okullarda Kürtçe' nin seçmeli ders kapsamına alınması, Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin yanı sıra, Kürdoloji Enstitülerinin de kurulması, "Cezaevlerinde Türkçe bilmeyen tutuklu ve hükümlülerin görüş sırasında aileleri ile Kürtçe konuşmalarına imkân tanınması". " Köylerin, Kürtçe isimlerinin geri verilmesi," " Siyasi Partiler Kanunu'nun, "Azınlık Yaratılmasının Önlenmesi" başlıklı 81.maddesi esnetilecek. Bu maddedeki, "propaganda ve mitinglerde, pankart ve levhalarda, broşür ve beyannamelerde plaklar ve ses görüntüsü bantlarında Türkçe' den başka dil kullanılamaz" hükmü değiştirilecek ve çifte dil kullanmanın yolu da açılacak.
Oysa tarihçilere göre milleti oluşturan en önemli unsurlar, : "DİL BİRLİĞİ" ," TARİH BİRLİĞİ"," ÜLKÜ BİRLİĞİ", "VATAN BİRLİĞİ" VE "KÜLTÜR BİRLİĞİ" DİR. Hülasa bir insan topluluğunun, millet olabilmesi için sahip olunması gereken ilk beraberlik "DİL BİRLİĞİ" dir. Gaspralı İsmail 1883'te Kırım Bahçesaray'da "Dili dilimden, dini dinimden olan bütün Türkler, benim milletimdir." Diyerek dilin, önemini en güzel şekilde ifade etmiştir. Ayrıca da DİL BİRLİĞİ, MİLLET OLMANIN ÖN ŞARTIDIR. O NEDENLE DE TÜRKÇE, TÜRKİYE' NİN TEMİNATIDIR.
Dikkat edilirse KÜRT AÇILIMI", ekonomik olmadığı gibi bölge halkının yaşam standardına yönelikte değildir. Millet olmanın en önemli unsurlarından olan, "KÜRTÇE" ve " KÜRT KÜLTÜRÜ" üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu masum gibi görülen Batı destekli istekte, hedef açık ve nettir. "BÜYÜK KÜRDİŞTAN " hayalini gerçekleştirmektir.
Aslında dünya dil literatüründe, "KÜRTÇE" diye bir dil de yoktur ama Türkiye' de devlet eliyle, "KÜRTÇE" diye bir dil, dünya dil literatürüne kazandırılacaktır. Ayrıca Kürtçe denen dilin, Kürt kökenli vatandaşlar arasında bile bir anlama birliği yoktur.
Nitekim MHP Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş, Türkiye'de Kürt diye bir millet, Kürtçe diye bir dil olmadığını savundu. Ve " Kürtlük, Kürtçe, doğu insanı, güneydoğu insanı hakkında ve bütün bunlardan vardığım kanaat şu; Türkiye'de tarihi kökeni olan bir Kürt topluluğu yok. Ama bugün bir vaka, bugün 'Ben Kürdüm' diye Kürtçe konuştuğunu söyleyen insanlar var. Biz bakıyoruz şimdi, Kürtçe dedikleri kırmanço şivesini kullananlara bakıyorsunuz. 8 bin küsur kelimenin olduğu bir dil, ancak bu dilin içerisinde 2 bin kadar Türkçe, 2 bin kadar Arapça, 2 bin kadar Farsça ve Osmanlıca kelimeler var. Kökeni belli olmayan kelimeler de var. Şimdi buna dayanarak, bu ana dilde eğitim adı altında yeni bir dil üretmeye çalışıyorlar" dedi.
Bu gerçeğe rağmen, YÖK Genel Kurulu Mardin Artuklu Üniversitesi'nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması talebini değerlendirdi. Toplantı sonrası YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç, düzenlediği bilgilendirme toplantısında:" Bu enstitü Türkiye'de yaşayan dilleri adaştırmaya yönelik bir enstitü olacak. Bu kapsamda örneğin Süryanice de araştırılıp incelenebilecek. Bir dile ilişkin dil bilgisi kuralları araştırılacaktır. Edebiyat zenginlikleri varsa ortaya çıkarılacaktır. Bir dilin öğretilebilmesi için hangi teknik ve yöntemlerin kullanılması gerektiği hususundaki bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir ama bu öğretme, hiçbir zaman bir anadil öğretme olarak algılanmamalıdır " sözleri, örtülü de olsa "KÜRTÇEYE" yeşil ışıktan başka bir şey değildir.
Hâlbuki Anayasa'nın 3. maddesi, dili Türkçe' dir diyor. Bu değiştirilemez hükümlerden. Anayasa'nın 42. maddesinin 9. fıkrası da 'Türkçe' den başka hiçbir dil, eğitim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.'Bütün bunlar bir arada mütalaa ettiğimizde, Kürtçe' nin anadil olarak okutulması mümkün değildir.
Nitekim Gazi Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Ayhan, YÖK'ün verdiği kararın Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu ve "Seçmeli ders olsun diyorlar, madem öyle neden seçmeli? Anadil anadan öğrenilir. Seçmeli değil. İşte 'İngilizce, Sümeroloji ve Yunanca nasıl öğretiliyor' diyorlar, onlar devlet dili. Öğretilmesinde sakınca yok. Ama şu anda Türkiye, Kürdistan diye bir devleti kabul etmediğine göre, Kürtçe' nin de yabancı dil olarak okutulması hukuken mümkün değil" sözlerine katılmamak mümkün mü?