
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
DİN VE AHLAK ANLAYIŞIMIZ
İçinde bulunduğumuz çağ, örgütlü insan topluluklarından oluşmaktadır. Bu örgütlü toplumsallaşma, kolektif özgürlükleri, ön plana çıkarırken, ülke ve yerel temeldeki, hatta bireysel sorunların, çözümüne de ciddi katkıda bulunmaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşları’nın, insan refahının, iyileştirilmesine yönelik aktif rolleri de bulunuyor. Toplumu, belirli konularda buluşturan ve görüş alışverişi yapılmasını sağlayan STK’ lar, son yıllarda, her alandaki etkinlikleri ile de dikkat çekiyorlar. Türk Ocağı Eskişehir Şubesi, bu örgütlerimizde biridir.
Türk Ocağı Eskişehir Şubesi, yıllardır geleneksel hale gelen, Perşembe günkü konferansları yanında, Ramazan Ayı boyunca da her Pazar, ülkemizi, tanınmış ilahiyatçılarını davet ederek, halkımızı, dini konularda, bilgilendirmektedir.
Pazar günü, Türk Ocağı’nın, geleneksel Ramazan konferansının da, konu“ “Din ve Ahlak Anlayışımız”, konuk ise Ankara üniversitesi, İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi, Sayın: Prof. Dr. İbrahim MARAŞ ‘lı idi.
Sayın Prof. Dr. MARAŞ, konuşmasının başında, Nefs’de bahsetti. Nefs, dünya zevklerine, lezzetlerine düşkünlük olduğunu söyledikten sonra,” İnsan, bunların iyi, fena, faydalı, zararlı olduklarını düşünmez. “dedi.
Ayrıca dinimizin, yasak ettiği şeyleri yapmak, nefsi kuvvetlendirir. Daha beterini yaptırmak ister. Fena, zararlı şeyleri, iyi gösterip, kalbi aldatır. Kalbe, bunları yaptırarak, zevklerine kavuşmak için çalışır. Kalbin, nefse aldanmaması için, kalbi kuvvetlendirmek ve nefsi zayıflatmak gerekir. çünkü Ahlak, zihni duruştur.
Sayın Prof Dr. MARAŞ, İslamiyet’ in, barış, Cihat’ ın ise nefsi müdafaa olduğunu vurguladı. Müslümanların, aklını kullanması gerektiğini, Kuran Meali okuyan insanlarımızın yüzde 30’u geçmediğini, İslamiyet’in de güzel ahlak olduğunu, Kuran’ da, ruhban sınıfının ve cinsiyetin olmadığını söyledi.
Sayın Prof. Dr. MARAŞ, İslam dini ve toplumun, ahlak anlayışı üzerinde, çok yönlü açıklamalarda da bulundu. Din ve ahlakın, insanlar arasında paylaşılan, ortak değerleri artıran yararlı ve birleştirici unsurlar olduğunu, dinler ve ahlak anlayışları, insanların neleri yapması ve nelerden de kaçınması gerektiğine ilişkin, prensipler in olduğunu söyledi.
İslam düşüncesi içerisinde, tartışıla gelmiş konulardan birisi “ahlâk” meselesidir. Gerek dinî, gerekse de felsefî bilim dallarında, kendisine yer bulmuş, bu alan, mâtuf olduğu gaye ve ortaya çıkan problemler nispetinde, farklı cihetlerden ele alınmış ve tartışılmıştır.
Ayrıca insanı, canlı mahlûklardan ayıran en önemli vasıflardan biri de ahlaktır. Ahlak, hafife alınacak bir mesele değildir. Kâinatta, insanın etrafını bozmadan ve kendisi de dejenere olmadan, yaşayabilmesi ve huzurlu olabilmesi ahlakla mümkündür.
İslam ahlakının temeli, İslam dinidir. İslam’ın, iki önemli kaynağı olan Kur’anı Kerim ve Peygamberimizin, sünneti İslam ahlakının temelini oluşturur. Peygamberimizin hadislerinde, “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” ve “Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır.” buyrulmuştur.
Her din, dünya görüşü yanında, bir ahlak anlayışı da getirmiştir. Büyük ilahi dinlerde, bu açıkça görülmektedir. Dinlere, inananların yaşantıları, kendilerine özgü ahlak anlayışlarından etkilenerek şekillenmiştir. çünkü toplumlarda, dinler ve ahlak anlayışları, insanların neleri yapması ve nelerden de kaçınması gerektiğine ilişkin prensipler içerirler
Ahlak kaynağını, töre ve geleneklerden de alabilir, Ahlak ve din arasında yakın benzerlikler olmasına karşın, çatışmalar da söz konusudur. Dini ahlakın savunucuları insanı; iyiye, doğruya ve güzele götüren şeyin, iman olduğunu belirtirler.
Yine Onlara göre, dini inançları olmayan bir kimse, ahlaki davranamaz ve iyiyi kötüden ayıramaz. Bu çerçevede dinin, manevi disiplin sağlayacağı savunulur. Ancak Laik ahlak savunucuları ise, insanın, dini inançları olmadan da ahlaki değer yargılarını, kabul edeceği ve bunlara uyacağını belirtirler.
Her Müslüman,”Kendiniz için, istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe gerçek mümin olamazsınız” hadisi şerifi, kulağında, sürekli yankılanmalı, bunun, ne demek olduğunu düşünerek, kendini, böyle olup olmadığını, test etme ihtiyacı duymalıdır.
Güzel ahlak, insanın tüm eylem ve söylemlerinde görülmelidir. Güzel duygular barındıran insanların fikir ve düşünceleri, toplum tarafından takdir görecektir. Güzel ahlak, ilim ve edep öğrenmekle, iyi insanlarla, arkadaşlık etmekle elde edilir..
İslam, güzel ahlaktır. Barıştır. Kardeşliktir. Hoşgörülü olmaktır. Faydasız işlerden soyutlanıp, düşünce, söylem ve eylemlerde, karşılık beklemeden, herkesin mutluluğu için çalışmaktır. Hz. Peygamber (sav); “Doğruluk ve güzellik, iyiliğe, iyilikse cennete götürür. Yalan ve kötülükler, günaha, günah ise cehenneme götürür” buyurmuştur…