
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
DIŞ POLİTİKA KARARLILIK İSTER
Fransa Milli Meclisi'nin 22 Aralık perşembe günü görüşeceği sözde Ermeni soykırım iddialarını kabul etmeyenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasa tasarısına Türkiye'nin sert tepki göstermesine rağmen, iktidar partisinin tasarıda geri adım atmayacağı belirtildi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifine ilişkin " Fransa gelecekte bunun bedelini çok ağır öder" dedi.
Başbakan Sayın R. Tayyip ERDOĞAN, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy 'ye, Fransa meclisindeki, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifi girişimiyle ilgili bir mektup gönderdi. Mektupta, "Artık Türkiye-Fransa ilişkileri üçüncü tarafların taleplerine tutsak edilmemelidir. Bu konu hassastır, ciddidir. Sağduyunun siyasi hesaplara üstün gelmesi önemlidir. Tüm bu nedenler ışığında, bu tür mevzuat çalışmalarının sonuçlandırılmayacağı yönünde verdiğiniz sözü tutacağınızı ve telafisi mümkün olmayacak adımların atılmasını engelleyeceğinizi samimiyetle umuyorum" ifadeleri ile haklı tepki gösterdi.
Fransa, mektup karşısında ne gibi tedbir alacak önümüzdeki günlerde görülecek. Karar ne olursa olsun Türkiye mektubu gereğini yapmalıdır. Çünkü en ufak taviz Türkiye' nin kararlarının ciddiye alınmamasına neden olmaktadır. Çünkü kararsızlık, Türkiye' nin, uluslararası alandaki sorunlarının önünde en büyük engel teşkil etti. Türk hükümetlerinin, sorunlar karşısındaki en sert tavrı bile dikkate alınmadı.
Nitekim Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili tasarı, ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde 10 Ekim'de, 21'e karşı 27 oyla kabul edilmesinden önce, bir gazeteye açıklama yapan, California 27'nci bölgeden milletvekili Demokrat Brad Sherman da, " ANKARA'NIN, BİRKAÇ GÜN KIZGINLIĞINI İFADE EDECEĞİNİ, SONRA KIZGINLIĞININ BİTECEĞİNİ " savundu.
Ermenistan Cumhurbaşkanı da Amerikan Kongresi'ne, " SİZ MERAK ETMEYİN TÜRKİYE' NİN MİSİLLEMESİ ÖNEMLİ DEĞİL. LAFTA KALIR. FRANSA'YI BOYKOT ETMİŞLERDİ, BİR YIL İÇİNDE FRANSA İLE TİCARET HAÇMİ ARTTI " diye mesaj gönderiyor.
Gerçekte de Türkiye'deki siyasi otorite, batı ülkelerine karşı pek çok müeyyide uygulamaya kalktı ama bir müddet sonra ya unutuldu, ya da sözde kaldı. Bu durum Türkiye'yi, uluslararası ilişkilerde, çok zor durumda bıraktı. Misilleme tehditleri de dikkate alınmadı.
Şu bir gerçek ki, Türkiye' nin, ermeni tezlerine karşı sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir stratejisi yok. Durum bu olunca da Ermeni tezleri, sürekli uluslar arası alanda kabul gördü. Oysa muhatap bilinse, muhataba Ermenilerin iddialarını geçersiz kılacak çalışma içinde olsak veya bu konuları inceleyip yayın yapacak kadar akademisyen yetiştirebilsek, ciddi yayın yapabilsek, bu iş için yeterli kaynak ayırabilsek, Ermenilere eşdeğere propaganda mekanizması oluşturabilsek, bugün tablo meydana gelir miydi?
Fransa' nın alacağı karar, Ermeni diasporasından, hatta Asala terör örgütünün amaç ve hedeflerinden farkı yoktur. Bu tür kararlar, Ermenilerle Türkler arasında etnik nefreti artırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Nitekim 27 Ocak 1973'te Santa Barbara'daki villasına öğle yemeğine davet ettiği Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir' i, öldüren kişi Ermeni katil Gourgen Yankian'la, röportaj yapan Hürriyet Gazetesi' nin, Newyork Muhabiri Doğan ULUÇ' un, bu katili ziyaretteki tespitlerini hatırlattı. Sayın ULUÇ, " Çocukluk, gençlik yıllarımda, hayli Ermeni arkadaşım oldu. Okulda askerlikte yakın dostluklar kurduk. Öz kardeş kadar yakınlaştık birbirimize, has duygularla. "YANİKİAN' IN, "KİN" ve NEFRET" dolu bakışlarında, ilk kez "ERMENİ FANATİZMİNİ TANIDIM" " diyerek, kin ve nefretle yetişen kuşakların, neler yapabileceğini paylaşmıştı.
Türkiye'de, her zaman olduğu gibi gelişmelerden Fransa'yı sorumlu tutulacak, Hatta bir müddet tepki de gösterecek, belki de bazı müeyyideler uygulanacaktır, Ancak bir müddet sonrada ilişkilere "Eski tas,eski hamam" felsefesi hakim olacaktır. O nedenle de Ermenilerle ilgili gelişmelerde, sorumluluk Türkiye'deki siyasi iktidarlarındır. Çünkü Türkiye' nin, Ermeni iddialarına karşı sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı politikaları olmadığı gibi, uygulamaya aldığı müeyyideleri de hayata geçirilmedi. Sonuçta da Türkiye, uluslararası alanda inandırıcılığını yitirdi.
Türkiye, dış politikada aldığı karar ve müeyyideleri, mutlaka hayata geçirmeli, olaylar ve gelişmeler karşısında da kararlı duruş sergilemelidir. Türk dış politikası kişilikli, tutarlı ve sonuç alıcı olmalıdır. Büyük devlet olmanın, gereği de bu değil midir?