1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Diyanet de çıkıp "Bu işin din ile alakası yok" diyor ya...

-Eskişehir'den sorumlu büyük bölge imamı var.
-Eskişehir'de Fetö terör örgütünün biri Anadolu,diğeri Osmangazi Üniversitesi'nde görevli 2 eyalet imamı var.
-25 tane de il imamı var.
-Bu imamlar 45 bin lira maaş alıyor.
-FETÖ Eskişehir'de yıllık 6-7 milyon TL himmet parası topluyor.
-Eskişehir'de 200 kadar 'mütevelli' denilen örgüt yöneticisi işadamı var.
-Ayrıca yaklaşık 150 işçi mütevelli, 100 civarında da memur mütevelli bulunuyor.
-Eyalet imamı kendisine bağlı mütevellilere her yıl için toplamaları gereken himmetin oranını bildiriyor.
-Eskişehir'de toplanan himmet her yıl bir ülkeye gönderiliyor.
-Son olarak toplanan himmet paraları da Yemen'e gönderildi.
-Kentte erkekler için yaklaşık 250, kızlar içinse 100 ev var.
-Bu evlerde dini eğitim veriliyor.
-Örgütün imamları devlet memuru olacaklarla bire bir görüşme yapıyor.
-Üniversiteyi kazanan öğrencilerle görüşülerek güvenleri kazanılıyor ve yurtlara yerleştiriliyor.
Tüm bu anlattıklarımız gizli bir tanığın anlatımı üzerinden, Cumhuriyet savcısının Fetö terör örgütünün Eskişehir yapılanmasıyla ilgili olarak hazırladığı iddianameden alındı.
İmamlar, himmet paraları,kurslar,yurtlar...
Din üzerinden yapılmış bir ton faaliyet.
Din üzerinden yapılmış ve devletin ele geçirilme aşamasına kadar getirilmiş büyük bir örgütlenme.
Bu kadar detaylı bilinmese de,hemen herkesin az çok bildiği bir cemaatin din adına bugüne kadar getirmiş olduğu bir süreç.
Tüm bunlardan sonra Diyanet İşleri Başkanı çıkıp "Bu örgütlenmenin din ile ilgisi yoktur" diyor.
Hatta...
Bu terör örgütünün yaptıklarının din ile bağdaştırılamayacağını açıklıyor.
Dini kullanıp,ülkeyi ele geçirme noktasına kadar gelen bir örgütün yaptıklarının din ile alakası olmadığını söylüyor.
Tüm bu süreci sadece izleyen ve hiçbir müdahalesi olmayan Diyanet İşleri, din temelli bu örgütün din ile alakalı bir hareket olmadığını söyleyip geziyor.
Ne diyelim...
Diyanet bal gibi de dini kullanarak devleti ele geçiren bir örgütü tıpkı siyasal iktidarlar gibi yıllarca pas geçmiş.
Çoğu zaman göz yummuş,görmezden gelmiş.
Neyin ne olduğunu çok iyi bildiği halde bırakın bu duruma müdahalede bulunmayı,çoğu zaman çeşitli şekillerde desteklemiş.
Dini r smen kullanan terör örgütü resmen duvara toslayınca da çıkıp "Bu örgütün yaptıklarının din ile ilgisi yok" diyor.
Ne diyelim?
Diyanet, burnunun dibinde oluşan bu terör örgütünün dini kullanarak bu hale kadar gelişine kayıtsız kaldı.
Belki bundan sonra Fetö terör örgütünün yerini almak için şu sıralar piyasaya çıkan ve adete birbiri ile yarışan diğer dini cemaatlerin yine din üzerinden kapmak istediği rollere engel olur.
Olursa tabii!
......
Kader ne kadar kadersizmiş değil mi?

Eskişehir'de 17 yaşındaki bir genç kız öldürüldü.
İsmi "Kader" olan fakat kaderi çok kötü sonuçlanan 17 yaşındaki genç kız,ağzına sokulan bez parçası ile nefes alması engellenerek canice öldürüldü.
Bu korkunç cinayeti "İkinci Özgecan vakası" olarak işledik önceki günkü gazetemizin manşetinde.
Çünkü:
Özgecan olayı kadar iğrenç bir olaydı bu.
Özgecan olayı kadar korkunçtu adeta.
Özgecan olayı kadar acımasız, Özgecan olayı kadar dehşet vericiydi.
17 yaşındaki Kader'i aracına alarak korkunç şekilde öldürdüğünü itiraf eden katil zanlısının sözleri, Özgecan'ın katil zanlısının sözleriyle aynıydı hemen hemen.
Daha 18'ine bile basmayan Kader'in kader'i, Özgecan'ın kaderiyle aynı olmuştu.
Katil zanlılarının amaçları, düşünceleri,itirafları ve hatta tipleri dahi aynıydı adeta.
Ama...
Kader'in feci bir biçimde öldürülmesi, feci bir biçimde öldürülen Özgecan olayı kadar umursanmadı.
Özgecan'ın öldürülmesine verilen tepki, 17 yaşındaki Kader'in öldürülmesine verilmedi.
Özgecan cinayetinde ayaklanan kamuoyu, Kader cinayetinde ayağa bile kalkmadı.
Her kadın cinayeti ve şiddeti olayında meydanlara çıkan Kadın Platformundan bile ses çıkmadı.
Halbuki her ikisi de benzeri bir iğrenç cinayete kurban gitmişti yaşamlarının baharında.
Her ikisini de öldüren zihniyet aynı zihniyetti...
Halbuki...
Gencecik Kader'in öldürüldüğü gün hemen herkes "Ama, fakat" demeden Özgecan cinayeti sonrasında ne yaptıysa, ne hissettiyse ve ne söylediyse öyle davranmalıydı.

Ama yapılmadı.
Kader ne kadar kadersizmiş değil mi?
.....
Şu 14 Ağustos muhabbeti!

15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olamayanlar "14 Ağustos'ta görüşürüz" diyor.
Cemaate yakın olduğu bilinen insanlar "14 Ağustos'u bekleyin" mesajları atıyor.
Cemaatle bağlantısı olduğu bilinen ve yurt dışında yaşayan bazı isimler "14 Ağustos'ta hesap görülecek" falan diyor.
Öylesine bir 14 Ağustos lafı edildi ki, insanlar "14 Ağustos'ta ikinci bir darbe mi gelecek?" beklentisi ve korkusu yaşıyor.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahil her ağzını açan "14 Ağustos deyip duruyorlar"diyerek bu tarih ile ilgili merakı daha da arttırıyor.
Herkes 14 Ağustos'a kilitlenmişken, 14 Ağustos'ta ne olacağını merak ve endişe ile beklenirken, Aydınlık gazetesi 14 Ağustos'ta ne olacağını açıklamış.
-"14 Ağustos AK Partinin kuruluş yıldönümü. Bu tarihte, 15 Temmuz girişiminde başarılı olamayan örgüt ikinci bir siyasi girişiminde bulunacak. 14 Ağustos'ta AK Parti'de 40 milletvekili istifa edecek. Bunlara bazı parti yöneticileri de destek verecek. 40 milletvekilinin istifasıyla AK Partinin mecliste çoğunluğu kalmayacak" diye bir tahminde bulunmuş.
Hatta.
Bu istifa edecek 40 milletvekilinin Gül ve Arınç'a yakın isimler olduğunu belirtmiş.
Aydınlık gazetesi "14 Ağustos'ta bu böyle olacak" diyor ama bize göre bu sadece bir tahmin.
Bize göre kötü de bir tahmin.
Ancak.
Bu kadar 14 Ağustos muhabbetinin geçtiği bir ortamda bu ve bunun gibi tahminlerin yapılmasına hiç mi hiç kızmıyoruz.
İktidarda bulunan ve aynı zamanda hükümet olan AK Parti,devletin hemen her kurumunda var olan cemaat üyelerini ayıklarken,kendi partisi içinde olanları bir türlü ayıklamadıkça bu tahminler hep yapılacaktır.
AK Parti, kendi içinde olduğunu çok iyi bildiği cemaatçilere yönelik hiçbir işlem yapmadıkça bu tehditler hep devam edecektir.
AK Parti, kendi içine operasyon düzenlemedikçe, 14 Ağustos hiçbir şey olmasa bile, bu defa 15 Eylül dedikodusu başlayacaktır.
Ak parti bunu yapmadıkça,kendi içinde örgüt üyesi olmadığı algısı yaratıyor zannedilerek,samimiyetsiz bulunacak öte yandan da sürekli bu tehditlerin muhatabı olacaktır.
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede "...Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" tablosuna bakıyorlarmış:
Alman,
"Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı." demiş.
Fransız, Alman'a karşı çıkmış:
"Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı.Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar."
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
"Bunlar kesin Türk'tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama hala kendilerini cennette sanıyorlar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi