4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DOĞAL KAYNAKLARIMIZI HIZLA YOK EDİYORUZ

Yurtiçi gezilerde, ülkemizin güzellikleri karşısında, büyük haz alırken, dikkat çeken ve üzen gelişmelere de tanıklık ediyoruz. Özellikle de plansız ve programsız yapılan yatırımlarla betonlaşan kıyılarımızı bekleyen felaket karşısında, tedbir alınmaması, gelecekte, turizm sektörünü de güç durumda bırakacak niteliktedir.
Aslında doğayı tahrip etmekle, altın yumurtlayan tavuğu kesmiş oluyoruz. Ancak geriye kalan güzellikleri kurtarmak için hala bir şansımız var. Çünkü Akdeniz ve Ege sahilleri, Avrupalı ve ABD'li yatırımcıların en gözde seyir alanları oldu. Ancak sahillerde, doğal güzellikler yok edilerek, betonlaşma devam ederse, gelişme durabilir; hatta Türk turizmi telafisi mümkün olmayacak bir kulvara girebilir. Çünkü Turist beton yığınları değil, doğal güzellikleri tercih eder. Öte yandan kıyı bölgelerinde narinciye bahçeleri ve zeytinlikler, yağmalama derecesinde hızla yok olmaktadır. Son 20 yılda, bu şekilde yok olan tarım alanları
400 bin hektardır. Bu alan başka bir değişle, Seyhan sulamasını 4 katı, Manisa sulamasının 20 katı, Eskişehir sulamasının da 25 katına eşittir.
Türkiye, kentlerde ve kıyı bölgelerimizdeki gelişmeler karşısında hazırlıksız yakalandı. Zira Türkiye'nin Avrupa ülkelerinin, bir asır önce hazırladıkları gibi sanayi, konut ve tarım alanlarını gösteren, bir "MASTER PLANI" bulunmadığından, devlet turizm yatırımcılarına, konut alanları gösterememiştir. Bu çerçevede, belediyeler kendi hudutları ve mücavir alanları içindeki sahaları, valiliklerde bu alanların dışında kalan sahaları, doğal güzelliklerine ve tarım alanı olup olmadıklarına bakmaksızın, imar planlarını yapıp tasdik ederek imara açmışlardır.
Gezilerde dikkat çeken diğer bir gözlemimiz de, "EROZYON" dur. Ormanların ve bitki örtüsünün hızla yok edildiği sahil boylarında, erozyon en büyük tehlike. Maalesef ülke genelinde erozyonla, her yıl KKTC kadar toprağı yitiriyoruz. Kıyı bölgelerinde erozyonun önlenmesi için, mutlaka mevcut bitki örtüsü korunmalı, kesinlikle de betonlaşmaya izin verilmeyerek, ağaç dikimine hız verilmelidir.
Kıyılarda gördüğümüz bu yanlışlıklar karşısında sürekli Eskişehir Ovasını hatırladık. Ova, yanlış kentleşme sonucu beton yığını haline getirildi; adeta yağmalandı. Her gelen belediye yönetimleri de, bu kötü gidişe göz yumdu. Vilayet ise mücavir alanlar dışındaki bu tür gelişmelere müdahale etmedi. Sonuçta da arzu etmediğimiz bu günkü tablo meydana geldi.
Eskişehir, tarım alanlarını ve doğal güzelliklerini korumak için, mutlaka il bazında bir "MASTER PLANI" yapmalıdır. Mastır plan, ildeki gelişmelerin hızını ve niteliğini doğru kavramada ve doğru yönlendirmede, en ciddi unsur olacaktır. Ayı zamanda hem bölgedeki, hem de bölge dışından gelecek yatırımcı için rehber olacaktır.
Eskişehir, doğal zenginlik ve güzelliklerini korumak zorundadır. Bu alanda öncelikli görev vilayet ve belediyeler düşmektedir. Tarım alanlarındaki konut yapımı durdurulmalı, ekonomik değeri olmayan sahalar ve mera vasfını kaybetmiş araziler, konut yapımı ve yatırımlara tahsisi edilmelidir.
Eskişehir' de, büyüme koridorları yeniden tespit edilmeli, tarım arazilerine kesinlikle imar izni verilmemelidir.
Eskişehir'in, gelecekte en büyük sorunlarından biri de Su ihtiyacı olacaktır. Porsuk Eskişehir' in su kaynağıdır. Ancak tedbir alınmazsa, gelecekte bu imkânda kaybedilebilir. Kirlilik ise en büyük tehlikedir. Porsuk' un, kirleticisi ise Kütahya' dır. Kütahya'dan 10binkg/gün'lük atık geliyor. Şehir dışında ise 25kg/gün'lük kirlenme oluyor. Aslında porsuk Kütahya'ya temiz olarak giriyor ama kirli çıkıyor. Eskişehir, Porsuk çayının kirlenmemesi için, yerel ve ulusal bazda girişimlerde bulunmalı ve kirliği mutlaka önlemelidir. Ayrıca Eskişehir'deki, yeraltı sularının, kirlenmemesi ve tarım alanlarında israf edilmemesi içinde, tedbirle alınmalıdır. Özellikle de sanayi ve tıbbi atıklar mutlaka denetim altında tutulmalıdır ve gerektiği şekilde de imha edilmelidir. Eskişehir' de, doğal kaynakların, özellikle de sularla ilgili eğitim çalışmaları yapılmalı, Su havzaları ve tarım alanları ile ilgili tedbirler, bürokratların ve halkın insafına bırakılmamalıdır. Çünkü gidebileceğimiz başka bir Türkiye ve Eskişehir yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi