
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Doğrusu da o değil mi?
“Milyonlarca bütçesi olan anonim şirket statüsündeki kulüplerle başa edemezsiniz. En az onların statüsünde olmak lazım.
Dernek statüsünde olmaz. Dernek statüsündeki profesyonel kulübü demek dipsiz kumbara demek… Şirketleşmek lazım. Şirket olursa kulüpleri satan da alanda çıkıyor.
Neden anonim şirket yerine dernek olarak kalmak istiyorlar? çünkü dernek olduğu zaman sen ben bizim oğlan...
İşler kötü gitti mi topla kongreyi zarar ziyan boğaza kadar.
Hesaplar ibra edildi mi, edildi diye el kaldırıyorlar.
Anonim şirket olunca kurumlar vergisine tabi olacakları için Maliye Müfettişleri tarafından harcamaların yerinde yapılıp yapılmadığı her şey kontrol ediliyor.
O yüzden bu durum kimsenin işine gelmiyor…”
HHH
Yukarıdaki sözler yılmaz Büyükerşen’in Eskişehirspor ile ilgili söylediği sözler.
Şimdi:
Büyükerşen neticede bu şehirde 18 yıldır Belediye Başkanlığı yapıyor.
Bu kadar uzun bir süre zarfında eleştirilecek çok yönünün olması gayet doğal.
Bazı konularda eksik kalması, yanlış ve hatalı uygulamalar ile söylemlerde bulunması da normal.
Yönetim anlayışından tutun da, yaptığı hizmet ve yatırımlara kadar Büyükerşen’in bazı çevreler tarafından eleştirilmesi de acayip bir durum değil.
Ama-fakat-lakin…
Aynı Büyükerşen’in Eskişehirspor’un biran önce şirketleşmesine yönelik yıllardır söylediği sözler bana göre son derece doğru, haklı ve son derece gerekli bir tespittir.
Zira…
-Eskişehirspor hemen her dönem sen-ben-bizim oğlan mantığıyla yönetiliyor.
-Kulüp bazı insanların adeta geçim kapısı haline geliyor
-Kendi işini doğru dürüst yapamayanların yöneticiliğiyle başarı hayal ediliyor.
-çoğu insan kulüp bünyesindeki statüsü doğrultusunda bir yerlerden bir şeyleri tırtıklama derdine düşüyor.
-Kulübe maddi yardımda bulunmayı içinden geçirenler bile, yapacağı yardımın birilerinin cebine gideceği endişesiyle anında bundan vaz geçiyor.
O yüzden, Büyükerşen’in yıllardır yaptığı ve şu günlerde de yinelediği “Eskişehirspor şirketleşmeli” uyarısının biran önce hayata geçirilmesinde yarar olduğunu düşünüyor ve savunuyorum…
Bu olmadığı takdirde Eskişehirspor bu güne kadar olduğu gibi yine 2-3 kişi arasında pinpon topu misali bir oraya bir buraya savrulacak.
Kulübün borcu her sezon biraz daha yükselecek.
Yine…
-“Belediyeler ve hükümet niye yardım etmiyor?” soruları sorulmaya devam edecek…
......
İnsan!
Eski İstanbul’da entelektüellerin çıktığı kahvehaneler varmış.
Bu kahvehanelerde ortaya bir mesele atılır, meselenin iki ayrı düşüncesinde olanlar karşı karşıya geçer ve tartışmaya başlarlarmış.
Uzun süren tartışmalar yaşanır, sonunda o mesele ile ilgili ağırlık kazanan görüş de ortaya çıkmış olurmuş.
Yine bir gün bir tartışma konusu atılmış ortaya.
Konu “Louvre Müzesi’nde bir yangın çıkıyor.Yangının çıktığı odada Da Vinci’nin ünlü tablosu mona liza ile 5 yaşında küçük bir çocuk var.Hangisini kurtarırsınız?”
Kimi tablonun kurtarılmasından yana olmuş kimi ise çocuğun kurtarılmasından yana…
Tablo’nun kurtarılmasından yana olanlar “Gelecek kuşakları bu muhteşem sanat eserinden mahrum edemeyiz. Bu hakkı onların elinden alamayız” fikrini ileri sürmüşler.
çocuğun kurtarılmasından yana olanlar ise “diğeri sonuçta bir tablo. Belki bu çocuk büyüdüğünde Da Vinci’den daha ünlü bir sanatçı olacak. Belki yaptığı eserler Mona lisa’dan daha değerli olacak. Bunu kim bilebilir ki?” diye savunmuşlar.
Sait Faik Abasıyanık kenarda olup bitenleri sessizce dinliyormuş.
Sonunda tartışan gruplar bu durumun farkına varıp “Sen ne diyorsun üstat?” diye sormuşlar.
Abasıyanık hiç düşünmeden “Ben çocuğu kurtarırdım” demiş.
-“Neden?” diye sormuşlar?
-“çünkü o bir insan” cevabını vermiş…
.....
Kongreye iki
nedenle gidilir…
AK parti il başkanı Dündar ünlü Esgazete’den arkadaşımız Mustafa Yıldırım’a konuşmuş.
Eskişehirspor ile ilgili söylediği pek çok şey var.
En sonunda Halil ünal’ın “Ben artık aday değilim” sözlerini değerlendirirken şunları söylüyor:
-“Genel kurula neden gidildiğine anlam veremedim. Genel kurula iki sebeple gidilir. Ya görevi bırakırsın ya da devam edip, yönetimi yenilemek amacı ile gidersin. Madem bırakacaktın, aday olmayacaktın, o halde genel kurul kararı alındığında bıraksaydın.”
ünlü kısaca, ünal’ın bu tavrı ile ne yaptığını anlayamadığını söylüyor…
Haklı mı?
Bence sonuna kadar…
.....
Biraz da gülmek lazım
Bir sabah kadın uyanır uyanmaz;
- Kocacığım, rüyamda ne gördüm biliyor musun? akşam eve elinde çok güzel bir paketle geliyordun...
- Eee?
- Ben de paketi heyecan içinde açıyorum ve içinden ne çıkıyor bir bilsen!
- Neymiş?
- Bir inci kolye! Sence bunun anlamı ne?
Adam gülümser:
- Bu akşam öğrenirsin sevgilim.
Akşam olur adam elinde güzel bir paketle eve gelir.
Kadın gözlerine inanamaz; çok heyecanlanır:
- Kocacığım, sen bir harikasın!
Ve aceleyle paketi açar. Kutunun içinden bir kitap çıkar. üzerinde 'rüya tabirleri' yazmaktadır.