4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

DTP'LİLER İYİCE GEMİ AZIYA ALDI

DTP' li milletvekilleri' nin, TBMM, Genel Kurul salonunda eylem yapmaları, DTP' belediye başkanlarının, 23 Nisan Ulasal Egemenlik Bayramı törenlerine katılmamaları, gerçek niyetlerini ortaya koydu. Gerekçe olarak ta yürütülen, PKK operasyonu çerçevesinde, DTP örgütlerine yönelik, göz altıları ileri sürüldü.
Elbette tutuklanan hakkında, en doğru kararı yargı verecektir. Ancak Kültürel haklarla başlayan Kürt sorunun, bugün, ülke bütünlüğünü tehdit eder boyuta ulaştı. Verilen tavizler, yeni tavizleri getirdi. Sonuç ise ortadadır.
Dikkat ediyoruz, bazı kesimler tarafından, sürekli Kürt kökenli vatandaşlarımızın, 25 milyon civarında olduğu nakarat gibi söyleniyor. Oysa Malatya'da, Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar yayınlayan Zirve Kitabevi' nde biri Alman üç kişi boğazları kesilerek öldürüldü. Bunun üzerine Milli Güvenlik Kurulu, 'Türkiye'deki Etnik Grupların Dağılım Raporu' hazırlanması için bir talimat verdi. Erciyes, Elazığ Fırat ve Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki öğretim görevlileri tarafından hazırlanan rapor, şu anda dava dosyasında duruyor
Hazırlanan bu raporda, 3 milyon civarında olan Zazalar da dâhil edildiğinde Kürt nüfusu 12 milyon 600 bini aşıyor. Ancak bu sayının 2.5 milyonu ciddi derecede Türkleşme sürecinde ve bazı yerlerde Kürtlüğünü kabul etmeyen bile çıkıyor. Bu sayının tamamına yakını da Türklerle birlikte, olmaktan mutlular. Ancak sayıları çokta az olsa, asırlardır birlikte yaşamış, kız almış vermiş, akraba da olmuş Kürt ve Türk kökenli insanlarımızın arasına nifak tohumları ekmek isteyen radikal kesimler ve kişi/kişiler var.
Nitekim AKP Diyarbakır Milletvekili Arslan' in, "Kürt Soruşturması" isimli kitaptaki, "Yapmaya çalıştığım izah çerçevesinde, doğduğum yer olması itibariyle Kürdistan vatanımdır. Halen yaşamakta olduğum yer itibariyle de Türkiye vatanım durumundadır. Ayrıca Ay ve Merih'le değil de dünya coğrafyasında yaşıyor olmam, nedeniyle de dünya vatanımdır... Şuraya gelmek istiyorum. Müslümanların vatanı neresi ise orayı korumak, orayı kurtarmak ve vatan diye orasını isimlendirmek gerekir. Bu manada Türkiye coğrafyasının Misak-ı Milli ile çizilen sınırları, hiçbir anlam taşımaz" ifadeleri, dikkat çekici olduğu halde düşündürücüdür de.
DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ise, "Kürt halkının özgürlüğü için mücadelemiz devam edecek. Ne kadar kan akarsa aksın, Kürt halkının, bu mücadelesi, her zaman devam edecektir" diye konuştu. Hülasa DTP tarihi süreci sorgulamadan, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini, kalkan yaparak, amaçlarına ulaşmak istiyor.
Bu ifadeler, emperyalist ülkeleri sloganı ile aynıdır. Nitekim 1975 Helsinki Sonuç Belgesi' nin, İnsan Hakları ve özgürlüklerini temel alan 7' inci maddesine yönelik bir modelle, bazı ülkelerin demokratikleştirilmeleri amaçlanmakta idi. Ancak Batı ülkeleri, bu belge gereği gündeme getirdikleri, insan hakları, temel hak ve özgürlük istekleri, ülkemizin parçalanmasına ve milli egemenliğimize yöneliktir. Nitekim bu modelle, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya savaşsız, işgalsiz bir biçimde çökertildi.
Şu bir gerçek ki, Batı ülkeleri, geçmişte olduğu gibi, bugünde,"SEVR" anlaşmasının maddelerini somutlaştırmak için, yerli işbirlikçilerle işbirliği içindedirler. Maksatları da açık ve nettir. Türk varlığını, Anadolu'da bitirmek ve önlerindeki en büyük engel olan Türk milli devletini de tasfiye etmektir.
Diğer yandan, "Kopenhag Kriterleri"nde: ulusal azınlıklar, etnik, kültürel, dilsel ve dinsel kimliklerini, her türlü asimilasyon girişiminden, ayrı olarak, koruma ve geliştirme hakkına sahiptir ve dilsel ayrılığı olan etnik topluluklar, azınlık sayılacak, kendi dillerinde serbestçe eğitim öğretim ve yayın hakkına sahip olacaklardır." hükümleri, uygarlık donanımlarıdır. Ancak bu kavramlar kullanılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, yüz sene önce dayatılan, SEVR sömürgeciliği, yeniden hayata geçirilmek isteniyor
Kürtler, Lozan'dan azınlık olarak çıkmadı. Malazgirt'ten, bu yana Türkler' le kardeş oldular, Kurtuluş Savaşı'nda, ülkelerinin kurtuluşu için birlikte çarpıştıklar. Kürtler kendilerini, hiçbir zaman azınlık saymadılar. Gel gör ki bugün Türkiye' yi bölmek ve parçalamak için, Alevi ve Kürt kökenli vatandaşlarımız, Batı ülkeleri, özellikle de AB tarafından, azınlık olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Avrupa Birliği' nin, yeni bir "azınlık anlayışı" gündeme getirerek bir kez daha Türkiye`nin, hassas sinir uçlarına dokunmayı başardı. AB ilerleme Raporu`nda, Süryaniler, Kürtler, Aleviler, Çerkezler, azınlık` kapsamında dile getirilerek, Türkiye, Lozan' ı aşan dini, etnik ve dili azınlıkları kabul etmeye zorlanıyor. AB`nin, bu şekilde azınlık dayatması karşısında dikkatli adımlar atılmaz, ülkemizdeki taşeronları ile de etkin mücadele edilmezse, Türkiye`nin, bütünlüğüne zarar verebilir. Emperyalistlerin, istediği de bu değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi