6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

DUANIN SIRLARI

Dua, insanın Cenab-ı Hakka muhtaç olduğunu idak eden müminin, O'na halini arz ve ihtiyacını talep etmesidir. Dua, belaları def eden siperi saika, ilahi rahmeti üzerimize çeken bir kuvve-i cazibedir.
Cenab-ı Hak (C.C.) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin size icabet (ve dualarınızı kabul) edeyim." (Mümin suresi A: 60. Sh.: 473)
Başka bir Ayet-i Celile'de şöyle ifade edilmektedir:
"(Habibim) De ki: Dua (ve yalvarışı)nız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" (Furkan Suresi Ayet: 77, Sh: 365)
Çok geniş olan dua konusunda Sevgili Peygamberimiz (a.s.) şöyle buyurur:
"Kim şiddetli (hadiseler) ve sıkıntılı zamanlarda duasını Allah'ın kabul etmesini severse, iyilik (ve bolluk) vakitlerinde çok dua etsin." (Tuhfet-ül Ahvezi C: 9, Sh: 324)
"Kabul olunacağına yakinen inanmış olduğunuz halde Allah'a dua ediniz (şunu iyi) biliniz Allah C.C. gafil (bilinçsiz) kalb sahibinden duayı kabul etmez." (a.g.c. 9/450)
Duaların kabule şayan olması için özel vakitler vardır.
Kandil geceleri; Cuma gününün gecesi ve günü ve diğer günlerde de duaların kabul edildiği bir saat vardır. O saate rastlayan mü'minin duasının kabul edileceğini Rasülullah Efendimiz buyurmuşlardır.
Çaresiz kalınca inananlarda inanmayanlar da sıkıntılarının giderilmesi için dua ederler. Hz. Allah lütfedip sıkıntılarını giderir. Onlar sonra Allah (C.C.) unutuverirler ve kurtuluşu kendinden bilirler. Bu konuyu Cenab-ı Hak şöyle bildiriyor:
"İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit (yalvarışı kabul olunca) bu bana bilgimden dolayı verilmiştir." der. Hayır O, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler." (Zümer Suresi A: 49, Sh: 463, Zümer Suresi A: 8, Sh: 458)
Bir başka ayeti celilede Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
"Dağlar gibi dalgalar (denizde) onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) dua eder, ona yalvarırlar. Allah (c.c.) onları kara çıkararak kurtardığı vakit, içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim ayetlerimizi, ancak nankör, gaddarlar bilerek inkar eder." (Lokman Suresi Ayet: 32, Sh: 413 Ankebut Suresi: Ayet: 65, Sh: 403)
Lokman Suresi'nin yukarıdaki 32. ayeti celilesinde "orta yolu tutar" şeklinde manalandırılan kısım için değişik tefsirler vardır. Daha çok, hak yol yani iman üzere kalma, sıkında anında Allah'a verdiği sözde sadakat gösterme şeklinde açıklanmaktadır.
Bu ayetin, Ebu Cehil'in oğul İkrime hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir. İkrime Mekke'nin fethini takiben deniz yoluyla kaçmaya çalışmış, fakat yolda bindiği gemi şiddetli bir fırtınaya tutulmuş ve bu esnada, yaptıklarından pişmanlık duyarak kurtulduğu takdirde Rasülullah'a varıp af dileyeceğine dair söz vermişti. Nitekim kurtulunca Hz. Peygamberin (a.s.) huzuruna varmış müslüman olduğunu bildirmiş ve bundan sonra ömrünün sonuna kadar müslümanların safında cihat etmiştir.
Yüce Rabbim yalvarışlarımızı dergah-ı izzetinde kabul buyursun. (Amin)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi