
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
EĞİTİM VE TOPLUM KATILIMI
Geçen hafta, Eskişehir Liseli Genç Umut Grubu okullarda bağış adı altında zorla alınan kayıt paralarını reddetmek için, Halkevlerinin de destek verdiği yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Açıklamada, eğitimin bir Anayasal hak olduğu, para ile satılamayacağı ve okullarda alınan kayıt paralarının yasal olmadığına yer verildi.
Doğrudur, eğitim her insan için anayasal, hatta sınırsız ve en doğal haktır. Eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmanın olduğu kadar, sağlıklı insan, sağlıklı toplum, sağlıklı devlet, olmanın da en etkili aracıdır.
Hatta ülke olarak eğitim alanında ulaştığımız sonuç, onur ve kıvanç verici olmakla birlikte, çözüm bekleyen, pek çok sorunla karşı karşıya bulunduğumuz da bir gerçektir.
Bu sorunların başında, hızlı nüfus artışı gelmektedir. Her yıl 1.400 000 çocuğumuzun, okula başladığı, bu sayınında dünyada mevcut pek çok ülkenin her birinin, ayrı ayrı nüfusundan fazla olduğu düşünülürse, ülkemizin eğitim-öğretim alanında işinin, ne kadar zor olduğu da ortada.
Ayrıca gelişmiş ülkeler, bilinçli bir nüfus planlaması ile eğitim altyapısını tamamladı. Eğitime ayırdıkları payı kaliteyi yükseltmek için harcarken, Türkiye, hızlı nüfus artışı nedeniyle, kaynaklarını, hala eğitim altyapısı için ayırmakta, hatta bu bile yetmemektedir. Dolayısıyla da niteliğin yükselmesi engellenmektedir.
Ayrıca bir yandan, eğitim-öğretime ayrılan finansman yetersizliği, diğer yandan, derslik, öğretmen ve öğrenci sayıları arasındaki dengesizlik hala ikili öğretimi zorunlu kılmaktadır. Hızlı nüfus artışı ve kırsal kesimden kentlere göç ise işin tuzu biberi olmaktadır.
Son yıllarda, gerek Milli Eğitim Bakanlık Bütçesi' nin, gerekse tüm eğitim gelirlerinin konsolide bütçeye olan oranında ve gayri safi milli hasıla içindeki payında sağlanan büyük artışlar umut vericidir. Ancak yeterli de değildir.
Ayrıca eğitim gelirleri sadece konsolide bütçeden ayrılan payla da sınırlı değildir. YÖK ve Üniversiteler ile Kredi Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü bütçeleri, eğitim için konan ödenekler, 3308 ve 3428 Sayılı kanunlar gereği sağlanan ek kaynak, özel idare ve köy bütçelerinden ayrılan kaynaklar, eğitim bütçesini oluşturmaktadır. ,
Öte yandan halkımızın gönüllü katkıları, Türk Eğitim vakfından yapılan harcamalar, Özel eğitim kurumlarındaki harcamalar, Okul Koruma dermeklerinin sağladığı imkanları da ekleyebiliriz. Ülkemizde eğitime katkı bu denli büyük olmasına rağmen yeterli değildir. Türkiye nüfus artış ve iş gücü planlaması yapmadığı sürece de eğitime yapılan katkı kesinlikle yeterli olmayacaktır.
Dikkat ediyoruz, eğitim anayasal haktır, ücretsiz olsun diyen kesimler, nüfus planlamasından, kırsal kesimden kente göç ve bunlarla ilgili sorunlardan hiç bahsetmiyorlar. Veya eğitime ayrılacak payın, nasıl artırılacağı hususunda bir çözüm önermiyorlar.
Türk halkı, arık gerçekleri görmelidir. Eğitim ciddi bir iştir. Bu işi yalnız devletten beklemek veya eğitim parasız olsun demekle bu alandaki sorunlar kesinlikle çözülmez. Kişi/ kişiler ve kurum/ kuruluşlar eğitim alanında elini taşına altında koymak, imkânları ölçüsünde de katkıda bulunmak zorundadır.
Elbette Eskişehir' de, Türkiye' deki bu tablodan etkilenmektedir. Kentte eğitime ayrılan pay yeterli değildir. Halkımızın özverisi ve eğitime yaptıkları katkını, eğitime içtenlikle inanmışlığın, eğitime gönül vermişliğin bir göstergesidir. Eğitime yapılan katkı, çocuklarıma yapılmış en hayırlı yatırımdır.
Elbette eğitimin parasız olması, en büyük arzumuzdur. Ancak istenirse de halk ve vilayet olarak eğitimdeki sorunları elbirliği ile aşabiliriz. Türkiye'de, bunun pek çok örnekleri vardır. Eski Adapazarı Valisi Sayın Okutan' bu alanda çok güzel bir örnektir. Görevli olduğu Adapazarı'nda, bir buçuk yılda, kentte yüzde beş olan, Okul Öncesi Eğitim Okullaşma oranı, yüzde 90' lara çıkardı. İstenirse Eskişehir' de, pekâlâ vilayet imkânları ile Okul Öncesi Eğitim de, bu seviyeleri yakalayabilir.
Devletin, eğitim öğretim alanındaki katkıları ortada. Bu katkı yeterli değildir. Onun içinde, "TOPLUM KATLIMI" şarttır. Hal böyle olunca da gösteriler yaparak, halkın zihnini karıştırmak, yardım yapacak olanları da engellemek, kaş yapalım derken göz çıkarmaktan başka bir şey değildir.