
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
EĞİTİMDE 2. DÖNEM BAŞLARKEN
Öğrencilere, birey olma niteliklerini kazandırmak ve bu bireyleri hayata hazırlamak, eğitimin amacıdır. Eğitim kurumlarının, bu işlevini yerine getirebilmesi için, öğretmenlerin bakış açısı, bilgi ve birikim konusunda, donanımlı olması, eğitim/öğretim alanında kaliteyi artırır. Araştıran, sorgulayan, düşünen ve üreten, bir nesle ihtiyaç duyan dünyamızda, yeni eğitim modelleri kadar, etkinliklerde önemlidir.
Ayrıca eğitim/öğretim alanında, öğrenilenlerin beceriye dönüştürülerek, yaşamda işe yarayacak bir şekilde kullanılması için, eğitim sürecinde, sosyal etkinliklere, sık sık yer verilmesi gerekmektedir. Sosyal aktivitelerle öğrencilere, çeşitli nitelikler kazandırılabilir.
Ülkemizin eğitim-öğretim alanında, çağdaş dünyanın takip ettiği strateji, yöntem, teknik ve taktiklerinin uygulanmaya başlaması gerekir. Ayrıca çağdaş eğitimi dikkate almayan ve ezberci öğretimi, ön planda tutan çalışmalar, öğrencilerin, işlevsel öğrenmeye geçmesini engeller.
Ayrıca okullar, sosyal etkinliklere önem vermelidir.Çünkü sosyal etkinlikte görev alan öğrenciler, insanlarla sağlam bir iletişim kurabilme yeteneğini kazanırlar. Yanlış anlamalardan doğan, iletişim kazalarına uğramazlar. Topluma, kısa sürede uyum sağlarlar.
Öte yandan çocuklarımıza, bütün olumlu özellikleri kazandırmak için, onları okulda sosyal aktivitelerle buluşturmanın yanı sıra, sosyal yaşamda da sanatla, sporla ve müzikle buluşturmak için, aile ve öğretmenlere, önemli görevler düşmektedir
Eğitim, sadece bilgilerin öğrencilere aktarılması, öğretilmesi değildir. Çünkü İlköğretim, öğrencilerin, tam kişilik ve benlik kazanma çağındadır. Ayrıca çocukların, kişilik kazanmalarında, bulundukları topluma, uyum sağlaması, ileriki hayatlarında, kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, kendi fikirlerini üretebilmeleri ve karar verebilmeleri için, sosyo-kültürel faaliyetler içinde, bulunmaları gerekir.
Başarı, birçok şeyin bileşkesidir. Yalnız zekâ, yetenek yetmiyor. Çocuğun güdülenmesi, çocukta öğrenme isteği uyandırmak gerekiyor. Çocuklarla birlikte, başarı veya başarısızlıkları paylaşabilmek, bir kitap okumak, bir konuyu araştırmak, incelemek önemlidir.
Çünkü bu tür davranışlar, çocukta öğrenme zevkini geliştirir, öğrenmeyi, sıkıcı bir uğraş olmaktan çıkarır. Evinde huzurlu ve mutlu bir ortam içinde olan çocuklar, daha başarılı olurlar. Müşfik ve sevgi dolu bir ortam oluşturmak, teşvikçi olmak, başarıyı daha da ileri boyutlara taşır.
Okuldaki eğitim-öğretim çalışmalarında, hijyen, fiziki yapı, sosyal etkilikler, rehberlik çalışmaları, tertip, düzen ve Okul Aile Birliği çalışmaları, okul bazındaki projeler eğitimin olmazsa olmazlarıdır.
Okullarda, yöneticiler, öğretmen, veli ve öğrenciler, neyi ve niçin yaptıklarının bilincinde olmalıdır. Okulda, rehberlik, ön planda tutulmalı. Yöneticiler, öğretmenler ve veliler, çocukların geleceğinin, kendi tutum ve davranışlarına ve sağlayacakları olanaklara bağlı olduğunun da çok iyi bilmelidir. O nedenle de okullarda planlama, tertip, düzen, insani ilişkiler, özellikle de disiplin, planlı ve programlı çalışma, ön planda olmalıdır.
Okullara,, bütün öğrenciler, "öğretilebilir."," beklentileri olabilir", "yüksek başarı normları geliştirebilir." felsefesi hakim olmalıdır.. Hakkaniyet ve eşitlik kavramları, her alanda kendisini göstermelidir. Özellikle de tüm öğrencilerin, yaş günlerinin, bizzat okul müdürü tarafından ayrı ayrı kutlanması ve hediye verilmesi, çocukları, hem okula, hem de topluma bakış açısını değiştirecektir.
Okullarda,, temel işlev eğitim- öğretim olmalıdır. Ancak dersler kadar, ders dışı etkinliklerde, okul çalışmalarında, önemli bir yer tutmalıdır.. Ayrıca öğrencilerin, her alanda, geniş çapta katılımı sağlanmalıdır.. Özellikle de çevre ile ilgili çalışmalar, okula çok iyi şeyler kazandırmıştır. Çünkü okullarımızda, dersler kadar, ders dışı etkinlikler de okul eğitiminde önemli yer tutar. Ayrıca bu okullar, bilgi ve becerileri öğrenmenin ötesinde, bireysel ve toplumsal gelişmeye yönelik etkinlikler, davranış kurallarının öğrenildiği, mekânlarladır.
Okulda, yaşama ve çalışma ortamlarının, fiziksel ve psikolojik koşullara uygun olması. sınıfların, fiziki ve biyolojik şartları, sürekli gözetim altında tutulması, oturma sıralarının, araç ve gereçlerin, öğrencilerin anatomik özelliklerine uygun olması gerekiyor.
Ülkemizde, yaz-boz tahtasına dönüşen, eğitim dünyasında, öğretmen, öğrenci ve velilerimizin 2. dönemde, işi hayli zordur.
Nitekim Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı, Antalya'da, Türkiye Özel Okullar Birliği'nin eğitim sempozyumunda, gerek yaş, gerek meslek, gerekse bilgiler itibariyle, eğitim dünyasının, tam bir yazboz tahtası olduğunu söylemesi, eleştirilere karşı da, kovboy filmlerinden, bir örnek vermesi dikkat çekti Oysa eğitim dünyasının, yaz-boz tahtası olmasından, sorumlu ve kurtaracak olan da siyasi iktidarlar ve Milli Eğitim Bakanlığıdır
İkinci dönemde, tüm öğretmen, veli ve öğrencilerimize başarılar diliyoruz.