4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

EKONOMİ VE DOĞADA TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Bugünlerde, herkesin kafasında tek bir soru var. "Türkiye nereye gidiyor?" Ülkenin genel tablosuna bakıp, soruyu kesin bir dille yanıtlamak çok güç. Sahnedeki aktörle, oyuncular, figüranlar bile, bu hızlı değişimi şaşkınlıkla izliyorlar.
Ekonomide, tehlike çanlar çalmaya başladı. Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi piyasadaki tansiyonu artırdı. Özellikle dış basında, yer alan yorumlar ve askerin tepkisi ile ilgili endişeler, borsa da satışların artmasına neden oldu
ABD'deki likidite krizinden korkan uluslararası fonlar, gelişmekte olan ülkelerden kaçmaya başladı. Yaklaşık 1.5 milyar dolar alarak Türkiye'yi terk eden yabancılar nedeniyle Cuma günü, dolar 3.4 YTl' lik yükselişle 1.3370 YTL 'ye çıktı. Borsa ise 2166 puanlık düşüşle 47.714'e indi. Merkez Bankası da, artık daha az döviz alacağını açıkladı.
Türkiye' de iç ve dış borç, 4.5 yılda 200 milyar dolardan 370 milyar dolara yükseldi. Ülke, yabancıların faiz cenneti oldu. Beş yılda faize ödenen para, 183.4 milyar dolar oldu. 125 bin esnaf kepenk kapattı, 586 bin aileye haciz geldi. Büyüyen, sadece devlete borç veren 5 bin kişi oldu. Cari açık ise her geçen gün artıyor.
Tehlikeli ve kaygı veren bir gelişmede, dış ve iç şer odakların, özellikle de liberal entelektüel kesim içinde, askerle kendi hesaplaşmalarını, "Erdoğan-Gül" üzerinden görmek isteyenlerin, her fırsatı değerlendirmeleridir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, yıpratmaya yönelik bu girişimler ise kaygı verici boyutlara ulaştı.
Türkiye' de, doğadaki gelişmeler ise daha da kaygı vericidir.
Türkiye'de, son 40 yılda, Van Gölü'nün 3 katı, Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü'nün, 25 katı oranında, sulak alan yok olurken, kara yüzeyinin yüzde 90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon görülüyor ve verimli topraklar da hızla kaybediliyor.
Dünyada yüzen adacıklara sahip 3 gölden biri olan Ladik Gölü'nde, aşırı sıcaklar ve sulama amaçlı kullanılması sebebiyle, su seviyesinin düşmesi, göldeki canlı hayatının da sonunu getirdi. Gölün su seviyesi, 50 santimetreye kadar düşmesi ve sudaki oksijenin azalması nedeniyle, milyonlarca ölü balık karaya vurduğu söyleniyor.
Türkiye'de yaklaşık, 1 milyon 250 bin hektarlık kuruyan alan, Marmara Denizi'nin yüzölçümüne eşit. Söz konusu kaybın, Van Gölü'nün 3 katı, Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü'nün ise 25 katı, ülkenin en önemli göllerinden olan Tuz Gölü'nün ise 9 katından daha fazladır.
NASA'nın yaptığı araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde, Türkiye'nin, büyük bir bölümü 2040 yılında çöl olacak.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğüne göre, Türkiye, deprem riski gibi, kuraklık riskiyle de yaşamasını öğrenmek durumunda.
Erozyonla, baraj göllerinin dibine yığılan topraklar, barajların doğal ömrünü yüzde 50 oranında azaltabiliyor. Bunun sonucunda, yüksek değerde hidrolojik enerji ve kullanma suyu kayıpları meydana geliyor. Tespitler göre, Türkiye'de 15 barajın (Altınapa, Bayındır, Buldan, Çaygören, Selevir, Çubuklu, Demirköprü, Hirfanlı, Karamanlı, Kartalkaya, Kemer, Kesikköprü, Seyhan, Sürgü, Yalvaç) ömürlerinin tahmin edilenden önce dolmuş ya da dolmak üzere olduğu vurgulanıyor.
Tatlı su kaynakları açısından, çok da kötü durumda olmayan Türkiye, 180 ülke içinde 214 milyar metreküplük toplam yıllık tatlı su kaynağıyla 41'inci, kişi başına düşen 2 bin 950 metreküp tatlı suyla da 106. sırada bulunuyor. Türkiye, toplam tatlı su kaynağı açısından, Avrupa'da Rusya, Grönland, Norveç'in ardından dördüncü sırada.
Kaybedilen sulak alanlar ve verimli topraklar, ekonomik açıdan büyük çapta zarara yol açarken, geri kazanımları kolay olmuyor. Aynı şekilde üretilemeyen bir kaynak olan verimli toprağın 1 santimetresi ortalama 500 yılda oluşuyor. Tarım yapılabilmesi için, gereken minimum 40 santimetrelik toprağın oluşması ise ortalama 20 bin yılda gerçekleşiyor
Sulak alanları geri kazanmak, kuruyan gölleri eski haline getirmek için yüzlerce yıl gerekiyor. WWF-Türkiye ve Tema Vakfı yetkilileri, "40 yılda 1,25 milyon hektar alanı kaybettik. Halen kayıplar sürüyor. Kişi başına düşen su azaldı, topraklarımız verimini kaybetti." diyorlar.
Hülasa Türkiye, ekonomik ve doğal alanda, daha ciddi önlemlerin alınması gerekiyor ama ne feryatlara kulak veren, ne de yeteri kadar tedbir alan var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi