Dün gece işler iyi gitmedi.
Futbol da son dönemde çok uzağımızda zaten.
Eskişehirspor yine klasik kontrollü başladı maça...
Ama dakikalar ilerledikçe, "Bu gece bizim adımıza iyi geçmeyecek" diye kendi kendime söylendim.
Çünkü ilk yarıda Erman'ın yakaladığı fırsat dışında pozisyonumuz yoktu.

Kötü futbol ortak bir suçtur.
Ama bir teknik adam hatalarında inat ediyorsa...
Herkesin saha içinde birbirini kundaklamasını seyrediyorsa...
Suçun aslan payı ona aittir.
Ertuğrul Sağlam'a...
O yüzden Eskişehirspor'un son haftalardaki hak ettiği neticeleri almasının sebepleri Ertuğrul Sağlam'da gizli.
Her zaman söylüyorum bir teknik adam futbol defterinden korkaklık kelimesini çıkarmak zorundadır.
Hele ki Şampiyonluk yaşamışsa...

Maçtan sonra Ertuğrul Sağlam 'İyi oynamadık ama 4-5 net pozisyonumuz vardı. Değerlendirsek farklı olurdu' diyor da.
Eskişehirspor hala ucuz tesellilerin ardına saklanıyorsa...
Ve gerçekleri inkar ediyorsa.
Hiçbir şey sebepsiz değildir.
Son 6 maçta yalnızca 1 gol atabilen bir takımda hala yakaladıkları fırsatları değerlendirmediklerinden bahseden bir teknik adam var.
Biz de Sayın Sağlam'a hatırlatalım. "Kötü oynarken kazandığınız maçlardan ne haber?"
Gerçek olan şu ki; forma dağıtırken adaletli davranmayanlara, ilahi güçler de tepki koyar.

Futbolculara da bakın, suçüstü yakalananlara!
Takımın içinde bir haller var.
Ruh çöküntüsü.
Sezonun ilk yarısında ki maçları hatırlayın, takım halinde topun arkasına geçilirdi.
Birbirine destek olmanın her hali, futbolcularda mevcuttu.
Şimdi hata yapıldığında, ya da gol yenildiğinde herkeste bir acayiplik!

Dün gece sahada adeta güçlerin gerisinde kalan futbolcular korosu vardı.
Neyi temsil ettiklerini bilen de azdı.
Takımda bir şeyler yapmaya çabalayan tek adam Özgür Çek'ti.
Diğerlerinin maçın başlangıcıyla, bitişi arasında söyleyecekleri tek şey olabilir. "Birimiz hepimizi yalnız bıraktık. Hepimiz bir olduk hayalleri yıktık."
Buna karşılık Gençlerbirliği takımında adı gibi gençliğe değer veren anlayışa hayran kaldım.
Acaba 'Eskişehirspor kişilerin değil de böyle sistemin temsilcisi bir takım haline ne zaman gelir' dedim.

Sonuç olarak, yine aslında çok şey kaybettiğimiz bir gece oldu.
Maç öncesinde ki klasik kadro seçimine bakarak; yenilgiyi "İntihar nedeniyle bugün kapalıyız" diye tanımladım.
Son iki maçta ki sonuçla bir güvensizlik ortamına girdik de, buradan nasıl çıkarız, onu da futbolcular düşünsün artık!
Kaybettiklerini kazanmak gibi bir borçları var çünkü!

Gelelim Mesut Hoşcan'a...
Sadece Halil Ünal'ı yıkma odaklı seçim çalışması yaparken, kulübü idare etme noktasında hiçbir proje üretemeyen sizsiniz. Kurumsallaşmaktan bahsedip, hiçbir somut adım atmayan yine siz...
Teknik adamı ve bazı futbolcuları kulübün üzerinde tutan siz!
O yüzden sorumluluğu da yükleneceksiniz.
Bugünlere gelinirken, yaşanan sıkıntılar ortada. Devre arasında transfer söylentileriyle başlayan ve bu takıma kendisine forma dahi bulamayan hatır yollu isimsiz birçok oyuncu aldınız. Ama ne hikmetse bir golcü bulamadınız. Bu yüzden eleştirilere asıl muhatap sizsiniz.
Ve size çıtını çıkaramayan yönetim kuruluyla bir kısım medya!
Bu kulüpte her dönem balon şişirenler şimdi yine bir adım öne lütfen!
Kimi inandırabilirseniz tabi...