
9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu
ELİN TAŞI ELİN KUŞU
2021’in ikinci yarısından itibaren artan fiyatlar sonrası yükselen enflasyon, vatandaşın yaşamını günden günde daha da zorlaştırıyor. Bugün dünü, yarın ise bugünü aratır duruma geldi. Özellikle kış aylarında yoğunlaşan enerji ihtiyacıyla birlikte, enerji tedariğinde dışa bağımlılığımız da artıyor. Bu nedenle Türkiye, enerji ihtiyacının önemli bir kısmını ithal ediyor. Türkiye’nin enerjide neden kendi ihtiyacını karşılayamadığı veya nasıl kendine yetebilir bir ülke konumuna gelebileceği konusu, uzmanlarca incelenmesi gereken bir husus. Ancak meselenin bizi ilgilendiren kısmı elektrik faturalarında ki fahiş artış. Bu orantısız zamların nedenlerini ve çözüm önerilerini somut veriler ışığında değerlendirelim.
***
Elektrik zamları yılbaşından beri vatandaşın gündemini meşgul eden en önemli konu haline geldi. Geçtiğimiz hafta yoğun kar yağışı sonrası Isparta’da yaşanan uzun süreli elektrik kesintileri, elektrik zammı tartışmalarının hararetle sürdüğü bu günlerde, elektrik dağıtım şirketleri ve özeleştirmelerle ilgili sorgulamayı da yeniden gündeme taşıdı. Akdeniz bölgesi elektrik dağıtım işini yapan, hükümete yakınlığıyla da bilinen Cengiz Holding bünyesinde faaliyet yürüten Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ tarafından yapılan açıklamada, Isparta İli, İlçe ve köylerinde toplam 113 bin aboneye elektrik verilemediği bildirildi. Bu nedenle hava sıcaklığının -7’lere düştüğü kış günlerinde binlerce insan elektrik kesintisi sebebiyle mağduriyet yaşadı. Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ’nin dağıtım işini aldığı Akdeniz bölgesinde ki üç ilin toplam abone sayısında çoğunluk yüzde 78’le Antalya ilinde. Yani şirket gelirlerinin büyük kısmını Antalya ili sınırlarından elde ediyor. Anlaşılan o ki şirket bu nedenle abone sayısı Antalya’ya nazaran çok çok daha az olan Burdur ve Isparta iline yatırım yapmaya gerek duymamış. Bakım ve yenileme isteyen hatlar, kar yağışının da etkisiyle kullanılamaz hale gelince, sonuç günlerce süren elektrik kesintileri oluyor. Özel şirketin önceliği kârlılığı düşünmek olduğundan, hizmette aksama meydana gelmesi kaçınılmaz oluyor. Halbuki, elektrik üretim ve dağıtım hizmetleri kamu eliyle yapılıyor olsa, hem hizmette aksama daha az yaşanacak, hem de kâr ikinci planda olacağından vatandaşa eşit hizmet götürülmüş olacaktı. Bir yanda özelleştirmeden kaynaklı elektrik tedariğinde mağduriyetler yaşanırken, diğer tarafta da halkın fatura isyanı büyüyor. İstanbul, İzmir ve Ankara başta olmak üzere yurdun dört bir yanından yüksek elektrik faturalarından dolayı itirazlar yükseliyor. Sanayici, esnaf ve konut aboneleri camlarına astıkları faturalarla zamları protesto ediyor. Yine birçok ilde vatandaşlar yürüyüşle elektrik zamları ve hayat pahalılığını protesto ediyor. Bildiğimiz üzere, elektrik dağıtım işi de, AKP Hükümeti döneminde her alanda izlenen özelleştirme politikalarının bir sonucu olarak özel şirketlere devredildi. Bugün elektrik dağıtım işini yapan şirketler, devletten ucuza alıp, yüksek kâr marjıyla halka sattıkları elektrikten her yıl milyarları kasasına doldururken, vatandaş ise ağır fatura yükü altında eziliyor.
Kamu kurumu EÜAŞ’ın özel şirketlere verdiği 1 kWh elektrik bedeli 31,86 kuruş
Özel Şirketlerin abonelere satış fiyatları ise;
Sanayi : 1 lira 74 kuruş
Ticarethaneler : 2 lira 74 kuruş
Haneler : Aylık 210 kWh altı tüketim 1 lira 37 kuruş, üstü 2 lira 6 kuruş
Yani devletin şirketlere sattığı elektrik ile, şirketlerin vatandaşa sattığı elektrik fiyatı arasında % 330 ila % 546 lira fiyat farkı oluşuyor.
Bu kârlı alışverişten dağıtım şirketlerinin geliri aylık 42 milyar TL.
* 47 milyon 200 bin abone ayda 230 kWh’nin üzerinde elektrik tüketiyor.
Ayrıca, elektrik dağıtım işini yapan özel şirketlerin denetleme yetkisi halen kamu kurumu TEDAŞ’ın uhdesinde. Ulusal basında çıkan haberlere göre, özel şirketlerden alacaklarını tahsil edemeyen TEDAŞ, sürekli zarar ediyor. Kurumun 2020 yılı zararı 357 milyon TL. Dağıtım şirketlerinin reklam ve ilan gelirlerinden elde ettiği, ancak TEDAŞ’a ödemediği miktar ise 100 milyon TL.
Özelleştirme süreci ve kaçınılmaz son
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2 Nisan 2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme programına alındı. Dağıtım ve perakende satış hizmeti yürütmek üzere TEDAŞ’a bağlı dağıtım bölgeleri 20 adet dağıtım şirketi şeklinde yeniden yapılandırıldı. Bu yapmakta maksat, elektrik dağıtım hizmetini bölge bölge özelleştirerek, farklı şirketlere devretmek suretiyle devleti bu işin dışında bırakmaktı. Kahramanmaraş-Adıyaman ve Aydın- Denizli-Muğla bölgelerinin özelleştirme işlemleri, 3096 sayılı Kanuna göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından tamamlandı. 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında elektrik dağıtım alanında özel sektöre devir işlemleri, ilk olarak 28 Ocak 2009 tarihinde Başkent Elektrik Dağıtım AŞ’nin yüzde 100 oranındaki hissesinin Enerjisa Elektrik Dağıtım AŞ’ye devredilmesi ile başlatıldı. 2009 yılı içerisinde toplam 3 dağıtım şirketi (Başkent, Sakarya, Meram Elektrik Dağıtım AŞ) 2010 yılında toplam 6 dağıtım şirketi (Osmangazi, Çamlıbel, Uludağ, Çoruh, Fırat, Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ), 2011 yılı içerisinde 1 dağıtım şirketi (Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş.) özel sektöre devredildi. 2013 yılı içerisinde ise 8 dağıtım şirketi (Akdeniz, Boğaziçi, Gediz, Aras, Dicle, İstanbul Anadolu Yakası, Van Gölü ve Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ) hisseleri özel sektöre devredildi.
30 Eylül 2013 tarihinde Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’nin özel sektöre devri ile TEDAŞ’ın bağlı şirketlerinin tamamı özelleştirildi. Bununla birlikte dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinde kamunun pazar payı kalmadı. (TRT)
Özelleştirmeler halkın
aleyhine
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), yapılan bu çalışmaları “Özelleştirme ile devletin ekonomideki sınai ve ticari aktivitesinin en aza indirilmesi hedeflenirken; rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki KİT finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, bu yolla elde edilecek kaynakların altyapı yatırımlarına yönlendirilmesi” olarak tanımlayarak; özelleştirmenin nihai amacının, “devletin işletmecilik alanından çekilmek” olduğunu belirtmiştir.
ÖİB’nın (Özelleştirme İdaresi başkanlığı) elektrik enerjisi konusundaki özelleştirme amaçları, aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır:
• Varlıkların verimli biçimde işletilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi
• Elektrik enerjisi arz güvenliğinin sağlanması ve arz kalitesinin artırılması
• Kayıp – kaçak oranlarının azaltılması
• Özel sektörün yenileme ve genişleme yatırımları yapması
• Rekabet sonucu sağlanan faydanın tüketicilere sunulması
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın, özelleştirmeye esas olarak sunduğu gerekçelerin, demagojik söylemden öteye geçmediğini bugün yaşayarak öğreniyoruz. Özelleştirmelerle vaad edilenlerin gerçekleşmediği gibi, bilakis hizmetin gerilediği gerçeği
karşımızda duruyor. Son olarak Isparta da yaşanan mağduriyet başta olmak üzere, fahiş oranda artan elektrik zamlarıyla birlikte özelleştirmelerin ağır sonuçlarını ve vatandaşa faturasını hep birlikte yaşıyor, görüyoruz.
Tedaş’tan Özelleştirme İtirafı
TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün, hakkında açılan bir davada mahkemeye sunduğu 14 Şubat 2017 tarihli 11 sayfalık savunma dilekçesinin ilgili kısmında şu ifadelere yer verildi: “(...) TEDAŞ’ın arzulanan yeni yapıya dönüşmesinin gecikmesinden dolayı dağıtım şirketlerinin üzerinde gerekli ve yeterli denetim ve kontrol mekanizması oluşturulamadığından dağıtım şirketlerinin, hizmeti ikinci plana bırakan kâr odaklı uygulamalar sonucu arıza sayıları ile kesinti sürelerinin, şikayetlerin, müşteri memnuniyetsizliğinin artmasına, dağıtım faaliyetiyle ilgili varlıkların yeterli düzeyde kontrol edilememesi nedeniyle kamu zararının oluşmasına sebebiyet verilebilecektir. Bu çerçevede sektörde denetim ve kontrol mekanizmasında oluşan boşluk sebebi ile dağıtım şirketleri faaliyetlerini istenilen biçimde yerine getirmemiş, özelleştirme ile amaçlanan hizmet kalitesine ulaşılamamıştır.”
Kâr Patronun, Zarar Halkın
Türkiye’de başlatılan özelleştirme süreciyle birlikte, 2007-2017 yılları arasında enerji yatırımları için yaklaşık 70 milyar dolar kredi kullanıldı. BDDK verilerine göre, enerji sektörünün 2005’te genel krediler içindeki payı 0.5 düzeyindeyken, 2019’a gelindiğinde bu pay yaklaşık 16 kat artarak, toplam kredi borçlanmaları içindeki payını 7.8’e çıkarıyor. Bu borcun bugüne kadar 23 milyar doları geri ödenmiş. Geriye kalan 47 milyar dolarlık borcun akıbeti ise belli değil. Bankaların açıklamalarına göre geriye kalan borcun 13 milyar dolarlık kısmı batık kredi. Batık kredilerin yükü hazineye, oradan da halkın sırtına sarılıyor.
***
Dağıtım şirketlerinin özel sektöre devri aşamasında, kasa ve bankada paralar kaldığı anlaşıldı. Cengiz-Kolin Ortaklığı’nın işlettiği Çamlıbel EDAŞ (4 milyon 564 bin TL), Limak Holding’in işlettiği Uludağ EDAŞ (12 milyon 861 bin TL), Çalık Holding’in işlettiği Yeşilırmak EDAŞ (5 milyon 477 bin TL), Kazancı Holding’in işlettiği Fırat EDAŞ (3 milyon 272 bin TL) olmak üzere dört şirketten toplam 26 milyon 175 bin TL’nin yasal faiziyle tahsili istendi. Çamlıbel ve Uludağ EDAŞ toplam 17 milyon 425 bin TL anapara borcunu ödedi, yasal faizlerini ödemedi. Yeşilırmak ve Fırat EDAŞ ise 8 milyon 750 bin TL anapara borcu ve yasal faizleri ödemedi. Uzun yıllar süren yargılamalardan halen sonuç alınamadı.(Birgün)
Anlaşılacağı üzere, elektrik dağıtım işini alan özel şirketler, cebinden para harcamadan kredilerle ihaleleri alıyor, ardından devletten ucuza aldığı elektriği vatandaşa satarak kâr elde ediyor fakat diğer taraftan kredi borçlarını ödemek yerine sürekli yapılandırıyor. Yani yazımında başlığından anlaşılacağı üzere imtiyazlı bir kısım şirket, elin taşı ile elin kuşunu vuruyor ve bu işten milyarlar kazanıyor.
Bu Şirketlere 2020’de 46 milyar, 2021’de 60 milyar TL hibe desteği
Vatandaş bu gerçeklerle yüzleşmeyi beklerken, hükümet elindeki bütün imkanları bu şirketler için kullanmaya devam ediyor. Limak, Kalyon, Kolin, Türkerler, Sabancı, Bereket, Aksa ve Cengiz Holding’in başını çektiği şirketlere ‘’teşvik’’ adı altında hazineden 46 milyar hibe yapılmış. Enerji Bakanlığı ocak ayında, YEKDEM (Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması) kapsamında, EPDK sayfasından yayınladığı listede 2022 yılında teşvik almaya hak kazanan enerji şirketlerinin listesini açıkladı. Listede bilindik şirketler yine liste başı. 2011’de yalnızca yirmi şirketin bu hibelerden faydalandığı bilinirken, Berat Albayrak dönemi sonrası bu sayı 900’leri buluyor. Makine Mühendisleri Odası’nın hesaplamalarına göre hazineden ödenecek desteklerin, 2021 yılında 60 milyar seviyesini bulduğu tahmin ediliyor.
***
Elektrik dağıtımın işinde yapılan özelleştirmeler ve bu süreçte bir avuç tekelci sermeye grubunun hiçbir riske girmeden kamu bankalarından aldıkları kredilerle yüksek kârlar elde ettikleri bir alanın oluşması, kredi ödemeleriyle ilgili yaptırımların olmaması, ülkede devletin kimin elinde olduğunu ve kamu kaynaklarının kimler için nasıl kullanıldığını net bir biçimde ortaya koyuyor. Emekçilerin yıllardır yükünü çektiği ve her türlü maddi fedakârlığa katlandığı bir ortamda, buna karşılık kamu kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiğini üzülerek görüyoruz. Bu yağma ve talanın tek bir izahı olabilir. Zira, emekçilerin egemen olmadığı bu sistemin yarattığı sonuçlarla karşı karşıyayız. Çözüm, tüm kaynakların acımasızca ve fütursuzca çılgın kârlar elde eden tekellerin elinden alınıp, emekçiler lehine kamulaştırılmasıdır. Aksi halde, ülke kaynakları bir avuç tekelci sermeye grupları tarafından talan edilirken, alın teriyle geçimini temin etmeye çalışan yığınlar, bugünkünden daha ağır koşullarda yaşamaya mahkûm olacaktır. Güzel ülkemizin bütün yaşayanlarıyla birlikte ekonomik kaygılarının olmadığı bir ülke hâline getirilmesi, geleceğin temel görevi olmalıdır.