Buğrahan Doğangil - DUVAR

Buğrahan Doğangil - DUVAR

Bizim başımıza gelmez demeyin

Cumhuriyet Halk Partisi’nin İl Yönetimine “kayyum” atanması yetmiyormuş gibi, bu durum yeterince kanunsuz ve adaletsiz değilmiş gibi bir de şimdi partililer kendi binalarına giremiyor. Polis yolları tıkıyor ve CHP’lilerin kendilerine ait yönetim binalarına erişimi hukukçuların dediğine göre kanunsuzca engelliyor.

Yahu şunları görüp de ülke ne günlere kaldı diyen yok mu?

Mevcut hükümet düpedüz ana muhalefete uzun zamandır operasyon çekiyor ve gelinen son noktada İstanbul İl Başkanlığı abluka altına alınmış, sanki CHP’liler militan polis de binayı teröristlerden ya da darbecilerden koruyor görüntüsü ortaya çıkıyor. İnsanın aklının alacağı bir senaryo değil.

İstanbul İl Başkanlığı’nın önünde polis ile CHP’liler arasında arbede ve sert tartışmalar ben bu yazıyı yazdığım dakikalarda hala devam ediyor bu arada.

Ülkede bunlar yaşanırken Türkiye’ye modern bir hukuk devleti demek mümkün mü? İktidar temsilcileri her fırsatta bu sözleri kullanmaktan çekinmiyorlar ama yarattıkları “Yeni Türkiye” tamamen üçüncü dünya ülkesi…

CHP’nin 15 Eylül’deki kurultay davası oldukça kritik. Genel Merkeze de “mutlak butlan” kararı ile dolaylı yoldan Kılıçdaroğlu kayyum olarak atanırsa İstanbul’un başına gelenler tüm ülkedeki örgütlerin ve yönetimlerin başına gelecek CHP’liler bunu unutmamalı.

Elbette sadece CHP’liler bunları unutmamalı değil…

Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan, bu ülkede hukuku, hakkı savunan ne kadar siyasi oluşum, ne kadar STK varsa onlar da bu yaşananlardan büyük dersler çıkarmalı.

Örneğin CHP’nin başına gelenler yarın İYİ Parti’nin, Zafer Partisi’nin ve Türkiye İşçi Partisi’nin başına gelmez mi?

Muhalefetin en güçlü kalesi olarak görünen CHP’ye bunlar yapılıyorsa kimse kusura bakmasın TİP’e, İYİP’e şu anki siyasi konjonktürde neler yapılır, neler. Varın siz düşünün.

Yaşananlar üzerinden tekrar CHP eksenine dönersek başka bir problem daha var.

Dediğim gibi 15 Eylül çok önemli. Kurultay geçersiz sayılırsa vay haline CHP’nin.

Ancak sürpriz bir karar çıkar ya da davada karar ertelenirse İstanbul’a yapılan operasyonlar farklı şehirlere sıçramaz diye kimse düşünmesin.

Örneğin Eskişehir’e getirip kayyum atasa hükümet ne yapabilir Eskişehir örgütü? Eskişehir halkının tepkisi ne olur mesela hiç düşündünüz mü?

Öyle kurultay delegeleri olağanüstü seçim için imza verdi falan diye kimse güvenmesin. Elbette atılan bu adım, günün antidemokratik atmosferi içinde çok önemli bir iş. Delegeler gerekeni yaptı ancak; kim diyebilir hükümet Ankara’ya, Eskişehir’e, İzmir’e operasyon çekmez diye.

CHP’nin en güçlü olduğu şehirlerde partinin ve halkın iradesi gasp edilirse örgütlerin buna karşı koyabilecek donanımı var mı? Yoksa korku imparatorluğu bir nefes kadar yakınımıza geldiğinde çaresizce izleyecek miyiz?

Ülkenin genel görünümüne baktığımızda çaresizce izleme seçeneği ön plana çıkıyor. Çünkü şöyle düşünüyorum…

PKK ile ortak çalışan mevcut hükümet, Apo denen mahluktan aldığı akılla halkı provoke edip, sokağa indirmeye çalışıyor.

Şimdi, bu hukuksuzluklara karşı halk sokağa inse iç karışıklık çıkacak, hükümet halkı terörist olmakla suçlayacak vs.

Bu senaryo size tanıdık geliyor mu?

Evet, tıpkı Gezi Parkı Direnişi…

Orada da mevcut hükümet halkın haklı tepkisini provoke etmiş ve terörist olmakla halkı suçlamıştı.

Şimdi de halk bu yaşananlara tepki içi sokaklara inerse araya PKK’lı militanlar katılıp, meşru direnişi provoke edecek.

Sonra hükümet bu olanları muhalefetin üzerine yıkıp, sokağa çıkanları PKK’lı ve terörist ilan edecek.

Bu durumda halkın sokağa dökülmemesi gayet makul. Ama hukuksuzluğa nasıl ses çıkarak insanlar?

Burada da CHP örgütlerine büyük iş düşüyor.

Eskişehir’de yaşadığımız için Eskişehir diyorum. İl örgütü çok dikkatli olmalı, boş işlere mesai harcamamalı. Kimse bizim başımıza gelmez demesin, başına gelince beladan kurtulması güç olur. Ben söylemiş olayım…

Yazımı yazmadan önce gazetemiz için sevindirici bir haber aldım. Eskişehir’in deneyimli ve popüler gazetecilerinden Ali Baş, Ali ağabeyimiz aramıza katıldı. Kendisine İstikbal ailesi çatısı altında başarılı bir dönem diliyorum. Hoş geldin ağabey.

Herkese mutlu günler diliyorum. Sevgiyle kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Buğrahan Doğangil - DUVAR Arşivi