
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ELİT GÜÇLER KURUMLARIN İŞLERİNİ ZORLAŞTIRIYOR
Eskişehir' de, "elit" güçlere ait işlerin, kurum/kuruluşlarda, öncelikli olarak görülmesi, sürekli şikâyet konusudur. Bu kesimler, genellikle de beklemeden işlerini gördürmek eğilimindedirler. Veya bazı kişi/kişiler de, " POLİTİK" ve "ELİT "güçleri, devreye sokarak, işlerini gördürür ve gördürmek isterler. Hatta bu kesimler, baskı ile mevzuat dışı işleri bile, yaptırma gayreti içine olurlar.
Tablo bu olunca da kurumlarda, müdür ve personel, zor durumda kalır. İlgili idareci ve personel, politik ve elit güçlerin isteğini, yerine getirirse, hakkaniyet ve eşitlik ilkesini, en önemlisi de mevzuatı göz ardı etmek zorundadır. Görevliler, Elit ve politik güçlerin, isteklerini yerine getirmezlerse de, ya görevden alınacak veya ceza verdirilecek, ya da başka bir kuruma tayini çıkartacaktır.
Öte yanda bazı kurum/kuruluşlarında, personeli az, iş hacmi fazladır. Olağanüstü, gayret ve caba göstermelerine rağmen, kimseye yaranamazlar. Sürekli de eleştiri alır, şikâyet edilirler. Bazen de ceza bile verilir.
Bazı kurum/kuruluşların idarecileri de, personeli görevden almak için sürekli hata arayışına içine girer, en ufak şikâyetleri değerlendirir, hatta savunmasını almadan ceza verir veya zorluk çıkartarak da, hata yapması beklenir. Bu personelin, işi de çok zordur.
Elbette işlerini, her türlü imkânsızlığa rağmen hakkaniyet ve eşitlik içinde yapan idareci ve personelde mevcuttur. Ancak yine de hatalar, hizmet alan insanlarımızın, gözünde kaçmaz. Hatta yabancı ülkelerdeki, hizmet sektörü ile de mukayese edilir.
Nitekim telefon eden bir okuyucumuz, " Bir kurumda, müdürün tanıdıkları, işlerini beklemeden yaptırdılar. Biz ise saatlerce kuyrukta bekledik. Bir kurumda da müdür, boş oturmasına rağmen, personele yardımcı olmadı. Oysa Almanya' da kaldığım süre içinde de, yığılmalar olduğu zaman, müdür de, personel gibi çalışırdı. " diyerek eleştiri de bulundu. Almanya' da çalışan bir yakınımda, Almanya' da yaşanan, bu tabloyu, örnek olarak gösterir, Türkiye'de iş varken, müdür ve personelin oturmasını sürekli eleştirir.
Aslında Türkiye' de de, Almanya' daki gibi çalışan yöneticiler var. 1.Tapu Sicil Müdürü, A. Haşin Pacci, bu yöneticilerimizden biridir. Genellikle de odasında oturmaz, personeli ile birlikte çalışır. Planlı, programlı ve takvimli çalışması ile de diğer kurum/kuruluşlara, örnek teşkil edecek niteliktedir.
Diğer yandan 1.Tapu Sicil Müdür Sayın A. Haşim Pacci' nin, görevli olduğu bölge, en sorunlu bölgelerden biridir. Çünkü bu bölgede, elit tabaka çoktur. Üstelik icra, ipotek işleri de cabasıdır. Bu kesimler, işlerinin bir an önce yapılmasını ister. Onun içinde, 1.Tapu Sicil Müdürlüğü' ne, 5 yılda 4 müdür geldi 3' ü, ya soruşturma ile ya da elit ve politik güçlerin isteği üzerine, kısa süre görev yaptılar. Sayın Pacci, bölgede, 2 yılla, en fazla görevde kalan müdür oldu.
Elbette Sayın Pacci' nin, görevde uzun süre kalmasında ve görevini, başarı ile yürütmesinde, en büyük neden, meslekteki bilgi, tecrübe ve deyim yanında, yasalardan taviz vermemesidir. O, şartlar, ne kadar değişse de değişen koşullara uyabilen, insanlarla da iyi ilişki kuran, bir yöneticidir. Özellikle de işini, takip etme ve görevinin başında olma, yetki ve sorumluluk trafiğini doğru yönlendirme ve denetleme, bilgi aktarma, ekibini motive edebilme, başarı ve başarısızlığı personeli ile paylaşabilme gibi, meziyetleri ile de örnek bir yöneticidir.
Sayın Aslan Haşim Pacci' ye göre, verimlilik, güven ve düşünceli olabilme, yetenekleri, birbirinden soyutlanmış öğeler değildir. Etkili bir biçimde koordineli edildiği takdirde, güven ve iyi ilişkilerin, verimliği artıracağı da kesindir.
Şu bir gerçek ki, Tapu Sicil Müdürlüklerinde, iş hacmi fazla, personel sayısı yeterli değildir. Özellikle de 1. Tapu Sicil Müdürlüğü, İş hacmi en çok, personel, diğerlerine göre az olan birimdir.
Buna rağmen öğleye kadar olan müracaatlar, o gün mutlaka bitiriliyor. Elbette yoğun iş hacmi olan, Tapu sicil Müdürlüklerinde, her gelen vatandaşın, işi aynı gün yapmak çok zordur. Ancak ertesi gün, işler mutlaka bitiriliyor. Yeter ki hizmetlerin, hakkaniyet ve eşitlik ilkesi ve mevzuatlar doğrultusunda yapılmasının önünde, engel teşkil eden, elit ve politik güçler, gölge etmesinler. Kurum yöneticileri de, bu çevrelere, öncelik tanıyarak, vatandaşı ve personeli zor durumda bırakmasın.
Ayrıca motivasyon, kişi/kişiler ve yöneticiler için, bir eğitim konusu olmanın yanı sıra, bir karakter meselesidir. Mizaçları itibariyle, personele soğuk davranan, alaycı ve devamlı tenkitçi, teşvik unsurunu az kullanan, elit kişi/kişilerin ve yöneticilerin, personel tarafından sevilmeleri ve istenen hizmeti vermeleri için, arzu ve şevkle çalışmaları da beklenemez.