
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ENGELLİ İNSANLARIMIZ
Eskişehir Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından engelli çocuk ve ailelerine verilen yemekte, duygulu anlar yaşandı. Etkinlikte gördük ki bu çocuklarımız yeteri kadar eğitilir, kendilerine istihdam sağlanırsa, toplumda hak ettikleri yeri mutlaka alacaklardır.
Aslında, ülkemizde, özürlülerle ilgili 87 kanun ve 9 KHK'da, toplam 96 yasal düzenlemede yer alan "sakat", "özürlü" ve "çürük" gibi ibarelerin, uluslararası hukuki metinlere ve literatüre uyum amacıyla "engelli" ifadesiyle değiştirilmesini öngören tasarı Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek kanunlaştı. Ancak yeteri kadar hayata geçirilemedi.
Ayrıca partilerin, seçim bildirgeleri açıkladı ama engelli vatandaşlarımıza yeteri kadar yer vermedi. Bu insanlarımıza seçim bildirgelerinde, yer verilmemesi "EĞİTİM" ve "İSTİHDAM" alanın da proje üretilmemesi ise kaygı vericidir.
, 2015 Genel seçimleri için, farklı partilerden toplam, 13 engelli milletvekili adaylığına gösterildi. Bu kapsamda AK Parti'den 2 kişi, Cumhuriyet Halk Partisi'nden 4 kişi, Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) 5 kişi, Milliyetçi Hareket Partisi'nden 2 kişi milletvekili adayı oldu. Ancak seçilebilecek sırada çok az milletvekili adayı var.
Oysa bedensel bir özrü, ya da zihinsel bir bozukluğu olan bazı çocukların, öğretilen şeylerin ve öğretme yöntemlerinin, öbür okullardan farklı olduğu, özürlülerle ilgili özel okullara gitmeleri gerekir. Sağır, yarı sağır, kör, zekâca geri, bedensel özrü olan ya da davranış bozuklukları gösteren bu gibi çocuklar için, özel okullar olmalıdır.
Çağımızda, modern toplumlarda, birey, sosyal hayata ve ekonomik hayata katılmak üzere bağımsız olarak hareket edemiyorsa, o bireyin topluma, tam olarak katılımı düşünülemez. Özellikle bağımsız hareket edebilme yönünde kısıtlılıkları bulunan bireyler, sosyal, kültürel, ekonomik, politik hayata diğer insanlardan farklı olarak, daha az katılım sağlamak durumunda kalmaktadır.
Ülkemizde, fiziksel, zihinsel ve heyecansal yönlerden, normallerden ayrılan çocuklarımız, "ÖZEL EĞİTİME" muhtaç çocuklarımızdır. Özel eğitime, muhtaç çocuklarımızın, toplamdaki oranı ise yüzde14 dolaylarındadır.
Aslında özeli eğitim, bir zorunluluktur. Çünkü çevremizdeki normal çocuklardan daha çok, sağır, kör, geri ve üstün zekâlı çocuklar, toplumda dikkat çeker. Toplum, bu tür çocuklarımız karşısında, daha çok kaygılıdır. Bireysel farklılıklar yanında, toplumun huzura kavuşması için, "Özel Eğitime" muhtaç çocuklarımızın eğitimi şarttır. Eğitim, özürlü çocuklarımızın en tabii hakkıdır.
Ayrıca özürlülerde, toplumda diğer insanların sahip oldukları eşit koşullara sahip olmaları, tedavileri, eğitim, istihdamı ile sosyal, ekonomik, kültürel, sportif haklardan yararlanmalarının sağlanması, her kesimin görevidir. Görevi de olmalıdır.
İnsan olarak, toplumu, özürlü veya özürlü olmayan diye ikiye ayıramayız. Özel ilgi ve gereksinimi olanlara durumlarına uygun eğitim hizmetlerinin sunulması, onların iyi üretici ve tüketici vatandaş olmaları sağlamanın ötesinde, demokratik yaşamı da güçlendirir.
İşitme ve zekâ özürlülere, hizmet veren kuruluşta, işitme, konuşma, motor geliştirme, eğitimi yanında, Zihinsel gelişim, günlük yaşama becerileri, okuma yazma ve matematiksel becerilere gibi etkinliklere yönelik de eğitim verilmektedir.
Engelli çocuklarımızın ailelerinden, devletin verdiği ücret dışında, tek lira almadığı gibi, evlerden kuruluşa kadar da bedava taşımaktadır. Pek çok çocuğumuz, özellikle okula yeni başlayan öğrencilerimiz, işitme özürlü oldukları için, başarısız olmuşlar, fark edildiği zamanda, pek çok sorunla karşı karşıya kalmıştır.
İşitime özürlü çocuklarımızın, erken teşhisi için, ailelere önemli görevler düşmektedir. Çünkü çocuklarımızdaki sağırlığın farkına, bir buçuk ve iki yaşları arasında varılıyor. Bu yaşlardaki işitme özürlü çocuklarda, 1 yaşını doldurduğu halde, konuşma gelişiminde ilerleme kaydedilmez. Yüksek seslere, tepki göstermezler. Konuşmaları, yüze bakarak izlerle. Anlama güçlüğü çekerler. Konuşmalarında, telaffuz bozuklukları görülür.
Engellilerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonları ile istihdamlarını temel görev olarak gören İŞKUR, 2014 yılında başlattığı engellilerin kendi işlerini kurmalarına yönelik hibe desteğini artırarak devam edeceklerini belirtti. Konu ile ilgili paydaş kuruluşlardan oluşan Komisyon tarafından değerlendirilen başvurular sonunda başarılı bulunan projelere 36 bin TL karşılıksız hibe verilerek engellilerin kendiişlerini kurmaları sağlandı.
Son yıllarda, devletin, özürlü çocuklarımız için sağladığı imkânlar yanında, Özürlülerin eğitimi için, ülkemizde ve Eskişehir'de, "ÖZEL EĞİTİM KURUMLARI" nın sayısını hızla artması, umut vericidir. Ancak yeterli değildir. özürlülere, acımak yerine onları "EĞİTMEK" ve "İSTİHDAM" etmek, iş ve güç sahibi yaparak, üretici hale getirmek gerekir.