
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Erdoğan "Tarihi belge diye açıkladığı" fotoğrafı Büyükerşen'in kitabından mı aldı?
27 Mayıs sabahı babası uyandırıyor Yılmaz Büyükerşen'i...
Radyoda marşlar çalındığını söyleyip, "Kalk" diyor... "Asker yönetime el koydu galiba" diyerek.
Bir süre sonra askeri bir jeep yanaşıyor evlerine. Yılmaz B üyükerşen'i alıp Merkez komutanlığına götürüyorlar.
Merkez Komutanı Albay, Yılmaz Büyükerşen'e talimat verip "Matbaacıları topla. Mühürlenen matbaayı aç. Ben size acele basacağınız bir şey getireceğim. Onu basacak ve dağıtımını yapacaksınız" diyor.
-"Herhalde gazete basacağız" diye düşünüyor Yılmaz Büyükerşen.
Matbaa görevlileri ile birlikte matbaaya gittiğinde, gazete patronu, CHP il Başkanı, Avukatlar ve şehrin önde gelen siyasilerinin orada olduğunu görüyor Büyükerşen.
Bir süre sonra Merkez komutanı Albay geliyor elinde bir yazı ile.
-"Bu el ilanından, yüzlercesini acele basın, çünkü şehirde her yere dağıtılacak. Komutanın emri!" diyor.
Yılmaz Büyükerşen " El ilanı dediği yazı, Eskişehir Sıkı Yönetim Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe'nin Eskişehir halkına bildirisi idi." Dedikten sonra, bastıkları o bildirinin fotoğrafını aynen koyuyor kitabına.
Basılan bildiride ise, Hükümet erkanı ve Demokrat parti başkanlarının 12 uçak dolusu mücevher ile yurt dışına kaçarken yakalandıkları, Adnan menderes ve Celal Bayar'ın tutuklandıkları, Eskişehir'de matbaası olan herkesin bu duyuruyu çoğaltıp dağıtmaları ve DP il ve ilçe başkanlarının kaçmalarına izin verilmeyip Askere teslim edilmeleri , komutan Tuğ General Bedii Kireçtepe tarafından isteniyor.
HHH
Evet, bu olay, Yılmaz Büyükerşen'in "Zamanı Durduran Saat" isimli kitabının 131 nci sayfasında yer alan bir bölüm.
Peki bunu şimdi niye yazdık.
Hemen söyleyelim...
Başbakan dün Burdur'da konuşurken "Size tarihi bir belge açıklıyorum" diyerek, 1960 yılında Eskişehir örfi idari kumandanlığının yayınladığı ve üzerinde Adnan menderes'in 12 uçak dolusu altınla kaçmaya çalışırken yakalandığına dair yazıların bulunduğu el ilanını göstermiş.
Yani...
Yılmaz Büyükerşen'in kitabında hikâyesini anlatıp, resmini de bizzat koyduğu el ilanını gösterip, CHP ye yüklenmiş.
Erdoğan'ın Burdur'da gösterdiği belgeyi görünce ister istemez aklımıza geliverdi.
Zira...
Yılmaz Büyükerşen'in kitabında hikayesi ile birlikte konulan ilan ile Erdoğan'ın Burdur'da "Tarihi belge" diye açıkladığı ilan, aynı ilan.
Acaba Erdoğan, Eskişehir örfi idari kumandanlığına ait 1960 yılında yayınlanan söz konusu bu ilanı Yılmaz Büyükerşen'in yazdığı kitaptan mı aldı?
Eğer öyleyse, ortada çok enteresan bir durum var demektir...
.......
Bir de şu işin mantığını anlasaydık...
Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği "Kentsel Ulaşım ve Trafik sorunları için uygulanan politikalar" konferansında konuşmuş Prof Dr Haluk Gerçek.
-"Trafik sorunu yollar yapılarak çözülmez" demiş önce...
Ardından da...
-"Araç park sorunu da Otopark yapılarak çözülmez" demiş.
Bunların ardından da...
-"Tek çare: Toplu ulaşım ve şehir merkezine otomobil girişinin sınırlandırılması. Otoparkları da, ulaşıma entegre olacak yerlere yapmalıyız. Böylece şehir merkezine otomobil girişini azaltmış oluruz" demiş.
Söylenenleri ilk duyduğunuzda şaka gibi geliyor değil mi?
Gerçi bana hala şaka gibi geliyor ya, o da ayrı konu.
Her neyse...
Trafik ile ilgili bu söylenenleri başka biri söylemiş olsa, çok da umurumuzda olmaz.
Fakat, söyleyen kişinin konunun uzmanı olması ve titrinin Prof Dr olması karşısında ister istemez dikkatimizi çekiyor söylenenler.
Belki de haklıdır bilemiyoruz ama...
-"Yol yoksa trafik sorunu yok, Otopark yoksa park sorunu da yok" mantığını bir türlü anlamıyoruz.
Bu tıpkı "Çöp çıkartmazsanız çöp toplama sorunu da olmaz" ya da "Şu Okullar olmasa Milli Eğitim bakanlığını ne güzel yapardım" mantığı ile aynı kapıya çıkmıyor mu sizce?
Yine tekrarlıyoruz...
Söyledikleri bilimsel açıdan belki doğrudur Prof Dr Haluk Gerçek'in...
Fakat...
Şehir merkezine yakın oturan bir insanın, aracını park etmesi için şehir merkezi dışına çıkıp, aracını park ettikten sonra da evine toplu taşım aracı ile dönmesindeki mantığı, biri bize izah edebilmeli...
.......
Zehirlendiniz diyelim. Nasıl ispat edeceksiniz o yemeği orada yediğinizi...
Israrla "Harcamalarınızı kredi kartıyla yapın" diyor Vergi Dairesi Başkanı Fatih Kızıltepe.
-"Eğer peşin para ile yapıyorsanız da mutlaka fiş alın" diye de ekliyor.
Şehre ve ülkeye daha çok hizmet gelmesinin tek yolunun, vergilerden geçtiğini hatırlattıktan sonra da şunu anlatıyor:
-"Siz zaten bir yere oturup bir şeyler yediğinizde, ödediğiniz paranın içinde vergi var. Parayı verdiğiniz mükellefe 'Bu vergiyi devlete ulaştır' diyorsunuz. Bunun olabilmesi için fiş alınması ve sizin vergi diye ödediğiniz paranın devlete gitmesinin kayıt altına alınmasının başka bir yolu yok. Bunun önemi sadece vergi açısından da değil. Örneğin, yediğiniz yemekten dolayı zehirlendiniz. Ya da aldığınız bir mal bozuk çıktı. Nasıl ispat edeceksiniz orada o yemeği yediğinizi ya da o malı satın aldığınızı. O yüzden fiş ve fatura alın. Alın ki, ödediğiniz vergi devleti bulsun"
........
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Bir gün Temel'in babası eve bir 'robot' getirmiş.. Robotun özelliği, bir yalan söylendiği zaman hemen fark etmesi ve söyleyenin suratına anında bir tokat yapıştırması.. O gün Temel okuldan evine geç dönmüş, "Nerde kaldın oğlum?.." diye merakla sormuş babası..
"Bugün öğretmen 2 saat fazla ders yaptı baba.." demiş Temel ve robot anında fırlayıp Temel'in suratına patlatmış bir tokat..
"Bana bak.." demiş babası, "Bu robot yalan söyleyeni anında tokatlar.. Bana hemen doğruyu söyle bakayım!"
"Baba, arkadaşlarla sinemaya gittik!"
"Hangisine?.."
"İkinci Dünya Savaşı ile ilgili.."
"Şrrakkk!" diye bir tokat daha inmiş Temel'in yüzüne robottan..
"Pardon baba.. Pardon.. 'Seks Meleği' adlı filme gittik!"
"Utanmalısın oğlum.." diye cevap vermiş baba, "Ben senin yaşındayken böyle filmlere asla gitmezdim..!"
"Şrrakkk" diye bir tokat da babaya inmiş. Adam halının üzerinde sırtüstü yatarken sesleri duyan anne koşmuş içeri..
"Hemen bu robotu aldığın yere götürüyorsun!" demiş kocasına, "Oğluna ne kadar kötü örnek olduğunu görmüyor musun?.."
Anında "Şrraakkk" diye bir Osmanlı tokadı da kadının suratında patlamış!