1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir ile ilgili ETO,ESO ve BORSA'nın sesi niye çıkmaz?

Demiryolunun yer altına alınmasının ardından üzerinde oluşan alan ile ilgili bir düzenleme projesi şu sıralar Eskişehir'in gündeminde.
Yapılmak istenen düzenleme ile ilgili halkın büyük bir bölümünde memnuniyetsizlik var.
Konu bir yandan tartışılırken, diğer taraftan da mesleki odaların yapılan düzenlemeye ilişkin görüşleri açıklanıyor kamuoyuna.
İşte geçtiğimiz günler içinde mesleki odaların bu işe müdahil olmakta geç kaldıklarına dair bir yazı kaleme aldık.
-"Yapılacak olan düzenlemeye ilişkin mesleki odaların kamuoyuna sunduğu tespitler doğru ama, keşke işin başında müdahil olsalardı" dedik.
Böylece şehirde bir baskı unsuru olabileceklerini, kamuoyu yaratabileceklerini söyledik.
Dahası...
İş işten geçtikten sonra söylenilen doğruların ne yazık ki yanlışı ortadan kaldırmaya yeterli olmadığından dem vurduk.
İnşaat mühendisleri eski başkanı olan, görevi arkadaşlarına devretmesine rağmen Eskişehir gündemini yakinen takip eden ve ben ve diğer gazeteci arkadaşlarımın da köşe yazılarını düzenli şekilde okuyan Fercan Yavuz bir mail göndermiş konuyla ilgili.
-"Meslek Odalarının tavrı konusunda haklısınız"diye başlamış mailine.
Ardından da...
-"Meslek Odaları direnirse İstasyon köprüsü de zamanında yıkılır, Stadyum yeri, yerine yenisi olmasa bile meydan olarak kalır. Kızılyer'in imara açılması gecikir. Kentsel dönüşüm daha planlı şeklide yapılır. YHT nin yer altı hattı yüzde 49 ile kesileceğine, yüzde 70'lere ulaşır. Üzerine yapılan anıt mezarlık yerine, ulaşıma katılır. Belki en önemlisi kente bir vizyon tanımlanır. İyi de, bu işler hep akademik odalara kalıyor. Didişmekten adeta aşınıyorsunuz. Peki, sermayenin meslek odaları olan ETO, ESO, BORSA ne düşünür bu şehir için? Ben mi düşüncelerini bilmiyorum, onlar mı şehrin sorunlarını bilmiyorlar?" demiş...
Okuyunca gerçekten hak verdik...
Bu şehirde sadece, şehir sorunlarına müdahil olabilecek mesleki teknik odalar, yani Akademik odalar mı var?
En büyük ve güçlü sivil toplum örgütü olarak nitelendirdiğimiz ETO,ESO ve BORSA'nın bu gibi konularda niye hiç sesi çıkmaz.
Bu cevabı okuyunca, Akademik odalara biraz da haksızlık ettiğimizi düşündük.
Anında Fercan Yavuz'a cevaben "Nasreddin Hoca misali sen de haklısın" yazdık...
Bunun üzerine...
Fercan Yavuz'dan gelen "Zaten Eskişehir'e gelmiş en büyük hoca Nasreddin Hoca" cevabının bize kahkahaya boğduğunu söylememize de gerek yok herhalde?
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Rus uçağı düşer Eskişehirspor düşmez...

"Eskişehirspor hayatta düşmez" i konuşuyorduk bir zamanlar...
Ardından...
"Valla böyle giderse düşme tehlikesi yaşarız" ı konuşmaya başladık.
Ardı ardına alınan kötü sonuçlarla ligin sonuna demir attığımızda ise:
-"Ne oluyor yahu! Yoksa düşecek miyiz?" i tartışmaya başladık...
İşler daha da kötüye gitti ve biz:
-"Galiba düşüyoruz" demeye başladık.
Son günlerde ise:
-"Mademki düşeceğiz, bu düşüşü en hafif şekle getirmek ve bir sezon mücadele edeceğimiz PTT liginden yeniden süper lige çıkmanın programı yapılsa" yı konuşmaya başladık.
Kısacası...
Düşecek olma fikri artık herkesin kafasında bir şekilde yer etmeye başladı.
Buna rağmen...
Sürecin "Eskişehirspor kesinlikle düşmez" den, "Göz göre göre düştük valla" aşamasına gelinceye dek moralini bozmayan, Eskişehirspor'un düşeceğini aklınınım ucuna dahi getirmeyen bir sürü taraftar var.
Bu taraftarların özellikle sosyal medya üzerindeki paylaşımları hem diğer taraftarlara büyük moral oluyor, hem de büyük bir güç teşkil ediyor.
İşte bu paylaşımlardan biri de Mevlüt adında bir Eskişehirspor taraftarının sosyal medya üzerindeki paylaşımı.
Koskoca bir Eskişehirspor bayrağı yaptırmış.
Üzerine de "Rus uçağı düşer Eskişehirspor düşmez" yazdırmış.
Görünce çok hoşumuza gitti ve sizlerle paylaşalım istedik.
Umarız, taraftar Mevlüt'ün Eskişehirspor bayrağı üzerine yazdığı temenni gerçek olur ve Eskişehirspor düşmez...
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Lafı geldiğinde "Avrupa şehri", lafı geldiğinde Avrupalıyız...


Lafı geldiğinde "Avrupa Şehri" diyoruz ama, öyle olaylara tanık oluyoruz ki, bırakın Avrupa Şehrini, kasabada bile görülmeyecek türden olaylar bunlar.
Örneğin...
Kaldırımları yayalardan başka herkese ait bir şehir burası.
Çoğunun üzerinde araç var park halinde.
Geri kalanının üzerini de esnaf kapatmış.
Dolayısıyla...
Araçlara ait olması gereken caddeler de, yayalar gezer olmuş.
Tersliğin her türlü hali yaşanıyor anlayacağınız.
Öte yandan...
Durup dururken bir yol trafiğe kapatılıveriyor Eskişehir'de.
Tıpkı Haller Gençlik merkezinin devamında, Tren yoluna paralel giden yol gibi.
Bir tabela koyulması yetiyor yolun Trafiğe kapanması için.
İlginç olanı, yolun kim tarafından kapatıldığı.
Çünkü sözünü ettiğimiz yolun kapanmasına karar veren bir makam yok.
Zaten...
Kapatılan yol da, her nasıl oluyorsa Cumartesi ve Pazar günleri açılıveriyor.
Hafta içi ise, tabela yine aynı yerine çekiliyor.
Netice olarak...
Şehirde yaşıyoruz zannedip, Avrupa Şehri olmakla övünüyoruz da...
Olan olayları gördüğümüzde, Kasaba bile olamadığımıza hayıflanıyoruz çoğu zaman.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi