7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

ESKİŞEHİR KÜLTÜR BAŞKENTİ

İsmail Gaspıralı'nın Türk birliğinin sağlanması için söylediği "Dilde, Fikirde, İş'te Birlik" sözü, kalbi millet sevgisiyle çarpan insanları hep heyecanlandırmıştır. Büyük Türk birliği, Turan'a ulaşmak ülküsü yolunda nice çalışmalar yapılmış, gayretler gösterilmiştir.
İsmail Bey, Türk dünyasındaki dil birliğinin sağlanamamasının mahzurlarını açıklıkla getirir: "İnsanları tefrik eden üç şey vardır. Biri mesafe uzaklığı, biri din başkalığı ve biri dilsizliktir. Bundan 25 sene evvel, ahvâl-i milliyemizi mülahaza ederek zayıf başımla dertlerimize derman izlemekte gördüm ki, dinimiz hep bir ise de mesafe ile dilsizlik bizleri tefrik ediyor. Medeniyet eserlerinden olan vapurlar, demiryolları ve telgraflar, sene be sene mesafelere galebe geldikleri dahi görülüp ayrılığımızın sebebi ancak "dilsizlik", yani edebî dilimizin olmadığı baş sebep olduğu, gün gibi ortaya çıktı."
Gaspıralı,Türk milletini meydana getiren boy ve oymakların ayrı birer milletmiş gibi gösterilmesinin ona yapılabilecek en büyük kötülük olacağını vurgular. Ona göre ikinci felaketi ise dil birliğinin bozulmasıdır ki bu milletin can damarının kesilmesi anlamına gelir .O, tıpkı Alişir Nevai, Aşıkpaşa, Yunus Emre gibi Türkçe'nin işlenmesi halinde milli birliği sağlayacağını ifade eder: "Milletimizin eseri olan lisanımız, edebî olarak işlenmemiş ise de, eğitime ve kaidelere uyabilecek bir dildir. Gayet nâzik Tatar türkülerinden, Nogay cönklerinden, Kırgız ve Türkmen cırlarından anlaşılır ki, eğer dilimiz usta bulup, kelime alınıp işlenirse, şimdikine göre çok daha fazla parlak ve kullanışlı olur."
Gaspıralı, bu uğurda yaptığı mücadeleyi de şöyle özetler: "Yirmi beş seneden beri dediğim, yazdığım, çalıştığım budur. Çare açmak, yol açmak, başka bir şey değildir. Çünkü, kavi, necip, ömürlü, sabırlı ve cesaretli olan Türk milletinin, perakende düşüp, Sedd-i Çin'den Akdeniz'e kadar yayıldığı hâlde, nüfuzsuz, sessiz kaldığı lisansızlığından, yani lisân-ı umumîye sahip olmadığından ileri gelmiştir. Bu inanışla mezara gireceğim."
Eskişehir'in Kültür Başkenti olması nedeniyle pek çok etkinlikler gerçekleştirildi. Elbette eleştiriler de yapıldı. Kültür adamları tarafından yapılan bu eleştiriler, etkinliklerin daha tutarlı ve verimli olmasını amaçlıyordu. Şahsen biz de kalıcı birkaç eserin Eskişehir'e yapılması hususunda önerilerde bulunduk.
Eskişehir'in Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri çok güzel düzenlenen 21 Mart Nevruz Şenlikleri ile sona erdi. Burada Türk dünyasından gelen ekipler içimizdeki büyük ülküyü kanatlandırdı. Bizi alıp Ergenekon'a, Altay dağlarına, her zaman gizemli olan bozkırlara götürdü.
Şahsen Türk dünyasından gelen ekiplerin etkinliklerine katılmaya çalıştım. Gelen sanat ve kültür insanlarıyla iletişim kurdum, Gaspıralı'nın işaret ettiği dil konusunun Türklük sevdalıları tarafından gündemde tutularak mutlaka çözüm üretilmesi gerektiğine inandım. Bizler artık kardeşlerimizle bir başkasının tercümanlığı aracılığıyla konuşmak istemiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi