
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ESKİŞEHİR VE TARIM SEKTÖRÜ
Ak Parti İl Başkanı Sayın Dündar Ünlü, hükümetin tarımsal ürünlerin işlenmesine yönelik yapılan yatırımlara, %50 hibe desteğinde bulunma kararı aldığını belirttikten sonra," ...Hibe projesi hayati bir önem taşımaktadır. Bu sayede çiftçimiz, son derece modern tesislerde ürettiği ürünler sayesinde, daha fazla gelir elde etme imkânı bulacaktır." dedi.
Elbette alınan karar memnuniyet vericidir ama bu yılın kurak geçmesi ile işlenecek ürün var mı bilinmez Ancak kuraklık Türkiye'nin, birçok bölgesinde üreticileri mağdur etti. Kuraklığın, en çok vurduğu, Eskişehir, Konya, Aksaray, Niğde ve Nevşehir illerinde yağışsız geçmesi, çiftçiyi zor durumda bıraktı. Arpa ve buğday ağırlıklı, tarım yapan çiftçiler neredeyse hasatsız bir yaz geçirdi.
Dünya Çiftçiler Gününde, ülke ve Eskişehir'de, dikkat çeken söylemlerde bulunulur. Çiftçinin içinde bulunduğu durumun sorumlusu olarak da siyasi iktidarların uyguladığı, tarım sektöründeki politikalar gösterilir. Doğrudur, Türkiye'de hükümetlerde, görev alan siyasi iktidarların, tarım sektöründeki politikaları, çiftçimizi güç durumda bırakır.
Öte yandan Türkiye'de, çiftçi ile ilgili olumsuz gelişmeler de, hep "Devlet" suçlandı. Çiftçiden kaynaklanan hatalar ise, sürekli gözardı edildi. Sonuçta Dünya da tarım ürünleri açısından, kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan Türkiye, tarım ürünleri ithal eden bir ülke haline getirildi.
Elbette Türkiye genelindeki bu gelişmeden, Eskişehir' de nasibini aldı. Oysa 1.365.248 ha. Yüzölçümüne sahip Eskişehir'de, 582.500 ha alan, yani ili yüzölçümünün %42.7'si, tarım arazisidir. Eskişehir'de sulanabilir tarım arazisi, 350133 ha.(%59.64), sulanan arazi 83135 ha (%14.2) sulanamayan arazi ise, 226102 ha (40.46) dır.
Eskişehir, küçümsenmeyecek miktarda tarım arazisine sahip bir ildir.
Ne var ki, mevcut tarım alanları, gerektiği şekilde kullanılmamaktadır. Çiftçiler hala babadan kalma tarım yöntemleri ile ürün elde etme gayret ve çabası içindedir. Dünyadaki tarımla ilgili gelişmeleri takip etmediği gibi, Kendisine önerilen ve tanına imkânları da kabul etmemek ve devletten yardım beklemektedir.
Nitekim Sivrihisar'da uygulamak istediğimiz "Kültür", "Ürün" ve "Ağaçlandırma" Projeleri içinde "Organik tarım" da vardı. Bölge çiftçisine toplulaştırma, finans, teknik ve pazarlama gibi her türlü imkân sağlandığı halde, bölge çiftçisinin kabul etmemesi sonucu, düşünülen projeler hayata geçirilemedi. Yine Tarım İl Müdürlüğü'nün, "Organik Tarım " yapma isteği de, Muhtarlarla yapılan toplantıda, kabul görmedi.
Bu tablo gösteriyor ki, Türk çiftçisi, her şeyi devletten bekliyor. Elini da taşın altına koymak istemiyor. Hal böyle olunca da, Türk tarımı her geçen gün kan kaybediyor.
Elbette bugün tarımın içine düştüğü girdapta, siyasi otoritenin sorumluluğu vardır ama tarımdaki olumsuz tabloda, çiftçilerimizin de payı büyüktür.
Neden bilinmez, Türk çiftçisi, düşüncede saplandıkları kalıplaşmadan çok zor kurtuluyor. Oysa düşüncenin, insan yaşamında, hemen uygulanarak sonuç vermesi beklenemez..Düşünülen proje/projelerin, hayata geçirilebilmesi için, zaman, sabır, emek,gayret ve çaba ister.
Eskişehir'de tarım, arzu edilen boyuta getirilmek isteniyorsa, önce çiftçilerimiz, ulusal ve global alandaki gelişmeleri takip edip, hayata geçirmek için, gayret ve çaba gösterecektir. Bu her çiftçimiz için, bir görev ve ödev olduğu kadar bir haktır da.
Öte yandan, Eskişehir, tarım arazisi açısından olduğu kadar, yeterli altyapıya da sahiptir Ziraat fakültesi, İl Tarım Müdürlüğü birimleri ve Anadolu Tarım Araştırma Enstitüsü Eskişehir tarımı için, ciddi imkânlardır.
Eskişehir çiftçisi, ulusal ve global pazarlarda söz sahibi olmak istiyorsa, istiyor. Mutlaka tarımla ilgili, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek, ildeki kuruluşlardan istifade etmek ve önerilerini de uygulamaya da dikkate almak zorundadır. Çünkü dünyadaki gelişmelere rağmen, Türk ve Eskişehir tarımının, istenen atılımı yapması çok zordur.
Öte yandan Türkiye'de çiftçilerle ilgili, Tarım Sayış Kooperatifleri, Üretici birlikleri, tarım sektörü ile ilgili meslek kuruluşları, özellikle de Ziraat Odaları, görevlerini yeteri kadar yerine getirmedikleri gibi, daha da iyi hizmet getirmek ve dünyadaki tarım sektöründeki, gelişim ve değişimleri çiftçilere aktarmak için, gayret ve çaba göstermiyor.
Çözüm devlette olduğu kadar, çiftçilerin de kendi elindedir.. "ÇİFTÇİ PERŞAN" demekle de, sorunlar çözümlenemez. Çiftçiler ve ilgili sivil toplum örgütleri de, tarım sektöründeki, mevcut sorunları çözmek ve ulusal ve global pazarlara rekabet edebilmesini sağlamak, en önemlisi de tarımı sanayinin, motoru haline getirmek için elini taşın altına koymak zorundadır.