4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ESKİŞEHİR VE TOPLUM KATILIMI

Frig Vadisi ile ilgili yazımızdan sonra e- mail gönderen bir okuyucu, " ... O bölgenin, insanıyım. Hiçbir zaman frig Vadisi ile ilgili olarak, bölge insanının fikri sorulmadı. Bürokratlar karar aldı. Biz ise seyrettik. Hatta olumsuz gelişmelerin, faturası da bölge insanlarına kesildi. Oysa bölgenin ekonomisine katkı yapacak ortam yaratılsa veya yapılacak toplantılarda, temsilcilerine yer verilse, daha sağlıklı kararlar alınacak, frig vadisi de turizme kazandırılacaktır." düşüncesine katılmamak mümkün mü?
Yine Sayın KILIÇLAR' ın, tasarruf genelgesi ile ilgili yazımızda "Eskişehir' de, kurum/kuruluşlarda, savurganlığı önlemenin yanında, devletin harcamalarını azaltacak tedbirlerin de düşünülmesi gerekir. Bu alanda, "TOPLUM KATILIMI" en etkili unsurdur. Şayet Eskişehir' deki kurum/kuruluşlar, icraatlarında, "Toplum Katılımı" nı, ön planda tutar, hayata geçirirse, ihtiyaçlarını, en uygun şekilde karşılayacaktır" ifadelerimize de olumlu e-mailler aldık.
Aslında Toplum Katılımı, " kendi kedine yeterlilik" veya "KENDİ KADERİNİ BELİRLEME" gibi kavramlar, çağımızın olmazsa olmaz kavramlarıdır. Ayrıca toplumun, grup veya birey olarak, planlama ve uygulama sürecince katılımı, hem bir hak, hem de bir ödevdir.
Türkiye, demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Ancak demokrasinin gereğinin, tüm alanlarda yerine getirdiğini söylemek biraz zor. Çünkü mevcut yasalar gereği, halk adına karar alacak komisyonlarda genellikle , "HALK" temsilcisi yoktur. Gerçi bazı komisyonlarda, halkın seçtiği temsilciler var ama onlarda, siyasi iradenin, emrinde hareket ederler. Bazen de halkın çıkarlarını, göz ardı edebiliyorlar. Halk olmayınca da, kararlar tek taraflı alınıyor ve siyasi ve kişisel çıkar doğrultusunda hareket ediliyor. Sonuçta da karaların, büyük çoğunluğu, ya uygulanamıyor, ya da atıl kalıyor veya halk tarafından benimsenmiyor.
Oysa halk, hakkında alınacak kararlarda, halkın fikirlerinin alınması gerekir. Çünkü içinde yaşadığımız çağda, halka rağmen hiçbir alanda verimli ve başarılı olmak mümkün olmadığı gibi, uygulanan kararlarında, başarı şansı hemen yok gibidir.
Öte yandan "TOPLUM KATILIMI", tüm dünya da olduğu gibi, son yıllarda ülkemizdeki sektörlerde, özellikle de kamu da, azda olsa olmazsa olmaz konumda gören kurum/kuruluşlar var. Oysa geçmiş yıllarda, köy ortak işlerinde, gönüllü ya da zorunlu olarak ve elbirliği çalışma yaptırılırdı. Köyün herhangi bir sorununun giderilmesi için, ortak karar alınır. Alınan bu kararlar da, köydeki kişi/kişiler tarafından elbirliği ile yerine getirilirdi. Sorunlar para ile çözülecekse, her ev ölçüsü oranında maddi katkı yapardı. Maalesef, çok partili dönem, bu güzel geleneğimiz siyasi çıkar uğruna yok edildi.
Türkiye'de, bugün için, sektörlerde ve kamuda, toplum katılımı var demek mümkün değildir Her şey, birilerinden beklenir. Veya iki dudakları arasındadır. Bürokratlar karar alır; halkta türbinden seyreder. Sahaya inerek, hizmetin içinde rol almaz. Sonuçta da fatura halka çıkartılır.
Demokrasi, halk yönetimi olduğu gibi, kurallar rejimidir de. Ancak ortama "POLİTİK" ve "ELİT " güçler hakimdir. Sağduyu sahibi kişi/kişiler, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, girişimler, mutlaka başarısızlıkla sonuçlanmak zorundadır. Kişi/kişiler olarak da bazen çok isteseniz de bürokrasiye ve halka rağmen, başarılı olmak veya proje/projeleri hayata geçirmek, mümkün değildir.
Nitekim Sivrihisar'da , "ÜRÜN" ,"KÜLTÜR" ve "AĞAÇLANDIRMA" alanındaki projeleri, hayata geçirilmek istendi. Her üç proje ve tarım İl Müdürlüğü' nün organik tarım girişimleri de, bölge insanı için, özellikle de Sivrihisar ekonomisi açısından olmazsa olmaz konumda idi. Ancak, halkın toplulaşmaya yanaşmaması, hala "babadan oğulla miras" felsefesinde ısrar etmeleri, projelerin önündeki en büyük engel oldu.
Elbette Eskişehir'de, halk katılımının ve güç birliğinin istenen boyutta olmamasının sebep/sebepleri vardır. En önemli sebep ise, geçmiş yıllarda, halkın iştirak ettiği ortaklıkların zarar görmesidir. Bu yanlışlıklar birer, ibret vesikası olarak, halkın zihninde yer etmiştir. Nitekim Eskişehir'deki en kötü örnek, "PORİŞ" tir. Bu gelişmeye hatırlayan, kişi/kişiler, birlikte iş yapmaktan kaçınmaktadır.
Oysa halka rağmen, iş yapabilmek ve arzu edilen gelişmeleri, özellikle halkı ilgilendiren proje/projeleri, hayata geçirmek, mümkün olmadığı gibi, halkın kabullenmesi de çok zordur. Eskişehir'de, proje/projeler ve alınan kararlar, hayata geçirilmek isteniyor, kamuda, verim ve başarı bekleniyorsa; mutlaka halk türbinden sahaya inerek, icraat ve uygulamaların içinde rol almak zorundadır. İsteriz ki Eskişehir'de, halkı ilgilendiren toplantılara, ilgili kesimlerden de kişi/kişilerde katılsın, görüşleri de alınsın. Eskişehir bir ilki de başararak, ülkemizde öncü ve örnek bir il olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi