1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'deki AK Partililerin AK Partiden çektiği...

-DDY, yer altına alınan demiryolu hattı üzerinde oluşan Hatboyu için bir proje yapıyor.
AK Partinin Eskişehir'deki aktörleri bu projeden haberdar dahi edilmiyor.
Proje Eskişehirliler tarafından beğenilmiyor.
AK Partinin Eskişehir'deki aktörleri, kendilerinin de beğenmediği projeyi savunmak durumunda kalıyor. Bu yüzden inandırıcı da olamıyor.
***
-Vali ve Emniyet müdürü atanıyor Eskişehir'e. Eskişehir'deki AK Parti aktörlerine sorulmuyor bile.
Onlar da tıpkı bizler gibi, Eskişehir'e atanan Vali ve Emniyet müdürünün kim olduğunu tv haberlerinden öğreniyor.
öğrendikten sonra “Biz şunu istiyorduk” demeleri de kar etmiyor.
çünkü iş işten geçmiş oluyor.
***
-Eskişehir'de görev yapacak bürokratlar için liste yapılıyor. Eskişehirlilerin yaptığı liste bakanlıklar tarafından kale dahi alınmıyor. İstenilen bürokratların biri dahi atanmazken, alakasız isimler Eskişehir'de göreve başlıyor.
Sonradan bir bakılıyor ki, Eskişehir’e atanan bürokratın atamasının arkasında, Eskişehir ile alakasız insanlar var.
Gizli saklı, çaktırmadan işi halletmişler resmen.
***

-3 ncü üniversite sözü verilmesine rağmen, bu sözün yerine getirilmesi son aşamaya gelmesine rağmen, bunun gerçekleşmesi son anda mecliste tasarıdan çıkartılıyor. AK Partinin Eskişehir'de bulunan aktörleri haliyle bunu açıklayamıyor. Ne zaman sorulsa, çaresizlik içinde "Yapılacak-edilecek" demek zorunda kalıyor.
Dahası…
Ne zaman bahsi geçse, mahcubiyetlerinden laf karıştırmak, konuyu başka taraflara çekmek, verilen sözün üzerine bir daha söz vermemek için, başlar önde gayret sarf ediyor bizim AK Partililer.
HHH
Küçük Sanayi Sitesinin de içinde olduğu 66 hektarlık alan, Afet Riskli Alan ilan ediliyor. çevre Bakanlığının aldığı, Bakanlar kurulunun imzaladığı ve resmi gazetede yayınlanan bu karar için Eskişehir'deki tek bir AK Partili aktör aranmıyor. Eskişehir'deki AK Partililer, bakan, milletvekilleri ve başkanlar dahil Eskişehir ile ilgili alınan bu kararı en son öğreniyor...
Mesele öğrenildikten sonra yapılan girişimler de fayda etmiyor.

***
AK Partinin Eskişehir'de bakanı, milletvekilleri ve yönetici ile yönetimleri var ama...
Olan bitenin çoğundan haberleri dahi olmuyor.
AK Parti Eskişehir'de CHP ile yarışıyor sözde ama...
Görünen o ki, kendi genel merkezi, kendi hükümeti ve kendi meclisinden çektiği kadar hiç bir şeyden çekmiyor...

İşin kötüsü...
Kendi partisi tarafından, kendilerine reva görülen bu davranışlar karşısında ne yazık ki sesleri çıkmıyor, çıkamıyor...

Balık misali…
Söyleyecek çok şeyleri var aslında ama su kaçar diye hiçbiri konuşmuyor, konuşamıyor…


.....


Ey be salaklar!


-İsrail devletini protesto etmek için para verip aldıkları Coca Cola’yı sokağa dökenler…
-Almanya’yı protesto için makam arabalarının önündeki Mercedes amblemini örtü ile saklayanlar…
-Fransa’yı protesto etmek için yol ortasında Horoz kesmeye kalkanlar…
-Amerika’yı protesto etmek için Türk parası vererek aldıkları dolarları sokak ortasında yakanlar…
-çin’i protesto etmek için sokakta gördükleri her çekik gözlü insanı evire çevire dövenler…
-İsviçre’yi protesto için çikolata üzerinde zıplayıp, İsveç’i protesto etmek için saatlerini kıranlar…
-Rusya’yı protesto etmek için dükkânlarının kapısına “bu işyerinde Rus vatandaş çalıştırılmamaktadır” diye yazanlar…
-Yunanistan’ı protesto etmek için sirtaki ve zeytinyağlarını yerlere dökenler…
-Hollanda’yı protesto etmek için Finike portakalına bıçak saplayanlar…
Allah aşkına yeter yahu!
Biz her gün, her protestoda ülkemiz adına utanmak zorunda mıyız?
Biz her gün, her protestoda sizin bu saçma sapan eylemleriniz yüzünden utanç duymak durumunda mıyız?
Anladık. Derdiniz hükümete yaranmak.
Partililiğinizi bu şekilde tescil ettirip, bir yerlerden nemalanmak…
İyi de kardeşim!
Bula bula böyle salakça protesto yöntemleri bulmak zorunda mısınız?
Bütün dünyayı kendinize güldürmek mi niyetiniz?
Böyle bir misyon mu belirlediniz kendinize?
Komik oluyorsunuz komik…
Dahasını da söyleyelim mi?
O yaranmak istediğiniz, sözde yanında olduğunu gösterme gayreti içinde olduğunuz siyasi düşünceyi de komik hale düşürüyorsunuz…
Madem portakal bıçaklamakla Hollanda’ya ders verdiğinizi zannediyorsunuz, o halde bir pastanede işe başlayın da, gün boyu portakal bıçaklayıp, bir işe yarayın…
Hollanda da sizin sayenizde dersini almış olsun!


.....


Böyle olursa, böyle olur…


Belediye meclislerinde imar plan değişikliği yapılıyor.
Söz konusu değişiklik maddesi aynen şu şekilde okunuyor:
-“bilmem ne mahallesinde, şu ada, şu paftada bulunan şu kadar metrekare alan”
Neresi olduğunu bilmenize imkan yok.
Alınan karar yine yukarıdaki şekilde belediye panosunda askıya çıkıyor.
Hiç kimse bir şey anlamadığı için, tarif edilen yerin neresi olduğu bilinmediği için kabul ediliyor ve geçip gidiyor.
Sonradan bir bakıyor ki mülk sahibi, kendi arazisi yeşil alan oluvermiş.
Zamanında itiraz etmediği için de mülkü elinden gitmiş.
Dava da açsa kar etmiyor çünkü olan olmuş artık…
Türkiye Büyük Millet Meclis’inde alınan kararlar da aynen böyle…
Maddeyi anlamak mümkün değil.
Milletvekilleri hangi kanuna imza attıklarının çoğunu bilmiyor.
Bakanlar, imzaladıkları Bakanlar Kurulu kararlarının hangi ilde neyi kapsadığını bilemiyor.

O yüzden…
Kendi şehirleriyle ilgili pek çok olumsuzluk yaratacak duruma “Evet” dediği, yine kendi illerinde çok olumlu durum yaratacak kararlara “hayır” denildiği oluyor.
Dün bu köşede, çevre Bakanlığı tarafından alınan Afet Riskli Alan kararıyla, AK parti’nin kendi kalesine attığı golden bahsetmiştik.
Yukarıda aktardıklarımızı anlatan dostumuz “Bu yöntemle daha çok kendi kalesine gol atanlar olur” dedi önce.

Ardından da…
Alınan kararlar basit ve anlaşılır şekilde, ada,pafta,mahalle,ve benzerleri üzerinden açıklandıkça, insanlar kendi mallarının bile ellerinden çıkmasına oy kullanır” diye bitirdi anlattıklarını…


.....


Biraz da gülmek lazım


Temel, Vatikan’da gezerken upuzun bir kuyruk görür.
"Nedir bu kuyruk?".. diye sorduğunda;
Kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve Vatikan kilisesi tarafından cennetin parça parça satıldığını, her 1000 dolar verenin de, cennetden bir parça satın alabildiğini öğrenir.
Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere:
"Ben cehennemi satın almak istiyorum".. der.
"Olmaaz ! Burada cehennem satışımız yok, cennetten bir parça almak istiyorsan da sıraya gir" derler..
Temel cehennemi almakta kararlıdır ve ısrarını da sürdürür..
Kapıda Temel’i ikna edemeyen görevliler, içerde Papa’ya durumu
anlatırlar. Papa gülerek;
"Gidin sorun bakalım.. Cehennemin tümüne ne kadar veriyormuş  bu akılsız adam.." der.
Kapıya inip Temel’e sorarlar:
"10.000 dolar veririm".. demiş.
Papa Temeli içeri çağırtır, hazırlattığı evrakı da Temel’e imzalatıp
10.000 dolarını da aldıktan sonra, arkasından gülerek uğurlarlar.
Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak
için bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip;
"Eyyyy uşaklar !...
Cehennemin tümünü ben satın aldım, artık cennet için uğraşmanıza gerek kalmadı, dağılabilirsiniz..."
Sonra ne oldu dersiniz?...
Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi, 10.000 dolara sattığı
cehennemi Temel’den geri alabilmek için, hâlâ pazarlık etmekte...

Son durum;
Temel, 10 milyon dolarda ısrarcı !

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi