1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'e nasıl bir kötülük yaptığınızın farkında mısınız?

Eskişehir'e nasıl bir kötülük yaptığınızın farkında mısınız?

-Musaözü Göleti, piknik alanı olarak ihaleye çıkartılıyor.
Son anda ihalenin yapılmasından vazgeçiliyor.
Sırf Tepebaşı Belediyesi Musaözü Göletine talip olduğu için vazgeçiliyor ihaleden.
Sırf CHP'li Belediye "Burayı bize verin. Halkın hizmetine açalım" dediği için ihale yapılmıyor.

HHH
-Tarihi Kurşunlu Külliyesi, mülk sahibi olan Vakıflar Bölge müdürlüğü tarafından Odunpazarı Belediyesine kiraya veriliyor.
Kiraya verilirken hiçbir sorun yaşanmıyor. Zira, o dönem Belediye'de AK Partili Belediye var.
Seçimlerde Belediye CHP'ye geçiyor.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü ilk iş olarak Odunpazarı Belediyesi'ne "Kurşunlu Külliyesi'nden çık" diyor.
Ve bunu sırf "CHP'li belediye bizim mülkümüz üzerinden prim yapmasın" düşüncesiyle yapıyor.

HHH
-Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi kapsamında bir Kültür Merkezi yapılmasına karar veriliyor.
Yer olarak da Sazova tespit ediliyor.
Kültür Merkezi inşaatı başlıyor. Sonra da bitiyor inşaat.
Büyükşehir Belediyesi, Kültür Merkezi'nin yeri ile ilgili dava açıyor.
Dava Danıştay'da karar bekliyor.
Mesele kamuoyunda "Sırf Türk Dünyası yapıyor diye bunlar oluyor" şeklinde yorumlanıyor.
HHH
-Yine Sazova'da yapımına yıllar önce başlanan ve bir türlü ödenek bulunamadığı için bitirilemeyen Kültür Merkezi Tepebaşı Belediyesi'ne devrediliyor.
Belediye kendi imkânlarıyla inşaatı belli bir aşamaya getiriyor.
Bitirilip hizmete açılması için 12-13 milyon lira gerekiyor.
Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi kapsamında bir çok yarım kalmış yatırım bitirilirken, Tepebaşı Belediyesi'ne devredilen Kültür Merkezi'de tek kuruş dahi verilmiyor.
Sırf Tepebaşı Belediyesi CHP'li diye yarım halde bekleyen bina tamamlanmıyor.
HHH

-Devlet Güzel Sanatlar Galerisi, Büyükşehir Belediyesine ait Vardar çarşısı arkasında faaliyet gösteriyor. Belediye DGSG'ni faaliyet gösterdiği yerden çıkartmak istiyor. Büyükşehir ya insafa geliyor ya da araya birileri giriyor olmalı ki, bu düşünceden son anda vaz geçiliyor.

HHH
-DSİ'nin, Odunpazarı Belediyesi AK Parti'deyken Belediye'ye kiraladığı Kanlıkavak Piknik alanı ile Regülatör parkını geri alacağı, bunu da sırf Odunpazarı Belediyesi CHP'ye geçtiği için yapacağı konuşuluyor.
HHH

Sonuç olarak...
Kamuya ait kaynaklar, sırf siyasi düşünce doğrultusunda hareket edilerek "Karşı taraf yeter ki prim yapmasın" a heba ediliyor.
İnsanlara karşılıksız hizmet etmenin en güzel ve kutsal yolu olan siyaset ne yazık ki kısır çekişme yüzünden, insanları hizmetten yoksun bırakan bir hal alıyor.
Biz, yukarıda saydığımız olaylara şahit olduğumuzda bunu anlıyoruz da, bu olayların yaşanmasına neden olanlar ne yaptıklarını biliyorlar mı?
İşte bundan emin değiliz.
Çünkü bu yaptıklarıyla neye sebep olduklarını bilseler, zaten bunları yapmazlardı değil mi?
......

Bu işi siyasi erk çözer
Halit Gürsoy Gürleyik'e kelimenin tam anlamıyla kendisini adayan bir isim.
Hidroelektrik Santralının kurulmaması için verdiği mücadele takdir edilecek bir mücadele.
Bu mücadelenin sonunda da başarılı olması ayrıca kutlanılacak bir olay.
Bununla yetinmemiş Halit Gürsoy.
Gürleyik çayının kenarında mangal yapılmasını önlemiş.
bu konuda Milletvekili Emine Nur Günay'ın büyük katkısının olduğunu söylüyor.
Öte yandan.
Yine Gürleyik'te bulunan ve heyelan bölgesi olan 60 dönümlük alanın ağaçlandırılması konusunda Bakan Nabi Avcı'nın kapısını çalıp, ondan destek almış.
Şimdi bir isteği daha var.
Köyün ekolojik sistemini bozan bir işlem yapılmış Gürleyik'te.
Daha önce toprak üzerinden akan su, borularla yer altına alınmış.
Güzelim su akışı, toprağın altına sokulmuş.
-"Bu borular buradan çıkmalı ve o su eskiden olduğu gibi toprağın üzerinde akmalı" diyor.
Bunu da ancak siyasi erkin yapabileceğini söylüyor.
Eğer bu da olursa, Gürleyik'in adeta bir Cumalıkazık olacağını, böylece Gürleyikle birlikte çevredeki 9 köyün kaderinin değişeceğini sözlerine ekliyor.
Bize de bu isteği iletmek düşüyor.
......

Teşkilat olmuş
olmamış
ne yazar?
Siyasetin geldiği noktada ne yazık ki böyle bir anlayış var.
-"Nasıl olsa lider alıyor oyu" diyorlar.
-"Nasıl olsa partinin belli bir oy oranı mevcut" diye güveniyorlar.
Aslında örneklerine baktığınızda yalan da söylemiyorlar.
Herkes hatırlayacaktır DSP örneğini.
Neredeyse her 5-6 ayda bir yönetimleri görevden alıp, yeni yönetimleri atardı Rahşan Ecevit.
Üye sayısı hep 149'da sınırlı tutulurdu. Çünkü 150 üye ve fazlası oldu mu, yasal olarak kongre yapmak gerekirdi.
Ve bu yöntemle birinci ve iktidarın en büyük ortağı oldu DSP.
Bu gün hala partilerin ve genel başkanların tamamı bu kafada.
Kendi teşkilatlarına güvenmiyor hiçbiri.
Ne yaptıkları üye profiline güven duyuyor, ne de teşkilat yöneticilerinin kendisine sadık oluşuna.
Halbuki teşkilatların şöyle bir rolü var.
Eğer, partinin mevcut oyu 2 milletvekili çıkartacak orandaysa, iyi bir teşkilat bu sayıyı 3 Milletvekiline çıkartabilir.
Eğer partinin mevcut oyu, 2 milletvekili çıkartacak orandaysa, kötü bir teşkilat bu sayısı 1'e düşürebilir.
Teşkilata önem veren ve iyi teşkilatlar oluşturan bir parti, mevcut oyun üzerine oy getirerek, her ilden ilave birer milletvekilini partiye kazandırabilir.
Ama korku var ya korku!
İşte bu koltuk korkusuyla hiçbir parti teşkilatını korumuyor, sevmiyor.
Bu yüzden teşkilatına aday belirleme yetkisini de vermiyor.
"Varsın bir milletvekili eksik olsun" diyor.
"yeter ki benim yerim sağlam olsun" diye düşünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi