
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)
ESKİŞEHİR'İ NASIL SEVMELİYİZ?
Gelişmiş toplumlarda 'yerel değerlere' verilen önemi anlatamayız.
Çünkü tez konusu olacak kadar derin bir konu.
Öyle ki; başta Avrupa olmak üzere bahsettiğimiz ülkelerde çocuklar bulundukları yerlere olan sevgileri ile büyütülürler.
Çocuklar önce eğitim gördükleri okulu severler.
Sonra yaşadıkları mahalleyi ve doğup büyüdükleri şehirlerini...
Ve aşılanan bu sevgi, yaşadıkları yöreye olan bağlılıklarını en üst seviyeye çıkarır.
+++
Bu sevgi beraberinde ilginç ayrıntıları getirir.
Örneğin; Avrupa'da "yerel gazete" okuma sayısı ile bizim ülkemizde yerel gazetelerin satışları arasında bir kıyaslama dahi yapamayız.
Çünkü aradaki fark, kıyas bile edilemeyecek oranda büyüktür.
Neredeyse tüm şehirlerde yerel gazeteler tükenir.
Çünkü insanlar en önce yaşadıkları yerde neler olup bittiğinden haberdar olmak isterler.
Ve bunun facebook'tan değil, bizzat okuma kültürünün getirdiği kazanım ile gazete okuyarak yaparlar...
+++
Gelişen süreçte geleneksel bir yapı ortaya çıkar.
Yaşadıkları yerlere özgü değerlere çok özen gösterilmeye başlanır.
Folklordan tutunda, yerel lezzetlere kadar her şeye sahip çıkarlar.
İşte bu yüzden Avrupa'nın kasabalarından bile dünya markaları ortaya çıkar.
++++
Yerel değerler deyince elbette birde işin içerisine spor kulüpleri giriyor.
Bu konuda bile eğitim kendisini hemen belli ediyor!
Öyle ki, bizim ülkemizden çok farklı spor anlayışları ortaya çıkıyor.
Çünkü yerelde yetiştirilen hiç kimse kendi şehrinin dışındaki bir takımı tutmuyor.
Başka bir takımı desteklemiyor, farklı bir takım için özveride bulunmuyor.
Yaşanılan yer bir kasaba bile olsa, o kasabada mutlaka bir stadyum yer alıyor ve herkes o stadyumda kendi kasabasının takımına destek veriyor.
+++
İşte bu nedenle Münih'te yaşayan bir birey Dortmund'u tutmuyor.
Ya da Nürnberg'deki, Hamburg'daki "şampiyon oluyor' diye Münih'i tutmuyor.
Almanya'nın neresine giderseniz gidin tüm statlar işte bu yüzden tıka basa doluyor.
İngiltere'de 4ncü lig seviyesindeki maçlar bile on binlerce kişiye oynanabiliyor.
Villarreal'e bakın...
İspanya'da 49 bin nüfuslu bir kasabadır burası.
Ancak her sezon 22 bin kombine bilet satışı yapılır.
Öyle ki hırsızlar maç günü kasabayı istila eder.
Çünkü tüm halk maçtadır!
++++
Tüm bunları neden anlattık?
Hemen açıklayalım.
Şöyle sorarak başlayalım;
Bizim çocuklarımız yerelde nasıl yetişiyor?
Okulunu, mahallesini, şehrini ne kadar sevdiriyoruz yavrularımıza...
Cevabı koskocaman bir "Sıfır"
Yani ebeveynler olarak sınıfta kalıyoruz.
Eğitim sistemi deseniz zaten nafile.
Bu işlere bakacak gücü bile yok mevcut sistemin!
+++
Eskişehir biraz olsun Avrupa standartlarına yaklaşabilmiş bir şehir.
Fakat yine de pek çok kişide "ikinci takımım şu üç büyüklerden birisi" diyen on binlerce kişi yaşıyor bizim şehrimizde.
O nedenle lafı dün düzenlenen karne töreninde Vali Güngör Azim Tuna'nın bir çocuğa olan tavsiyesine getireceğiz.
Ne demiş Tuna;
"Eskişehirspor bizimdir, Eskişehirspor'u çok sevin!"
+++
Bu lafın üzerine söylenecek çok fazla bir şey yok.
Her ne kadar Tuna'yı Eskişehirspor konusundaki söylemleri ile eleştirsek de, bir öğrenciye verdiği tavsiye ile de kutlamalıyız.
Vali Tuna'nın temennisi hepimizin gönlünden geçen bir dilek çünkü!
Bu şehirde yaşayan herkes Eskişehir'i sevmeli, Eskişehirspor'a destek olmalı.
1 Milyon nüfuslu bir şehirde 5 bin kombine satışı için karnımız ağrımamalı.
Ama ağrıyor çünkü sıkıntı büyük!
Sıkıntının temeli eğitim.
Eğitim sistemimiz...