7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)

Eskişehirli eğitimci-yazar. Feride Turan ile bir sohbet gerçekleştirdik: "Eskişehir'in "demiryolu" özelliği Millî Mücadele'nin seyrini tayin etmiş"

Feride Hanım Pazar Sohbetleri köşemize hoş geldiniz. Millî Mücadele’nin 100. Yılı kapsamında Türk Tarih Kurumu’nun düzenlediği uluslararası sempozyum için geçtiğimiz aylarda, 11-14 Haziran 2019 tarihlerinde, Samsun’daydınız. öğrencinizle birlikte Nutuk hakkında yaptığınız bir araştırma; bu uluslararası sempozyumun iki aşamalı değerlendirme sürecinden başarıyla geçti ve kabul edildi. öncelikle Eskişehir’i böylesine üst düzey akademik bir organizasyonda temsil etmenizden dolayı sizi ve öğrencinizi tebrik ederim. çalışmanızın konusu “Eskişehir ekseninde Nutuk’un içerik analizi”… Hem Atatürk’ün yazdığı eser hem de Eskişehir hakkında oluşu nedeniyle çalışmanız dikkatimizi çekti. Araştırmanızın amacı, yöntemi ve sonuçlarına geçmeden önce isterseniz kısaca Nutuk’tan bahsedelim.

Hoş bulduk sayın hocam. Bu çalışmada çıkış noktamız “Atatürk Nutuk’ta Eskişehir’den ne kadar ve nasıl bahsetmiş?” sorusuydu. Dilerseniz Nutuk hakkında -eserin sahibi- olan Atatürk ne diyor, yine sözü ona bırakalım. O, Nutuk eserine “uzun ve teferruatlı beyanatım” demiştir. Hakikaten hacimce büyük bir eser olmasının yanı sıra toplamda 36 saat 33 dakika süren uzun bir konuşmadır aynı zamanda. Zaten Nutuk, kelime anlamı itibariyle “hitabeti, konuşmayı” içerir. Peki bu uzun ve teferruatlı beyanatın konusu nedir? Onun ifadesiyle “mazi olmuş bir devrin hikâyesi” dir. Ancak bu “mazi”, geleceğe ışık tutacak bir hikâyedir. Elimdeki notlardan okuyacak olursak eserin içeriğiyle ilgili aynen şu ifadeleri kullanmıştır Atatürk:“Millî hayatı hitam bulmuş farz edilen büyük bir milletin; istiklâlini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına müstenit, millî ve asrî bir devleti, nasıl kurduğunu…” anlatır. Eserini niçin kaleme aldığının cevabını ise şöyle açıklar Atatürk: “Bunda, milletim için ve müstakbel evlâtlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek, bazı noktalar, tebârüz ettirebilmiş isem kendimi bahtiyar addedeceğim.”  Yani bizi dikkatli ve uyanık olmaya davet etmeyi hedeflemiştir Nutuk ile. Kurtuluş ve Kuruluş’un birinci ağızdan anlatıldığı, tarihi yapanla yazanın buluştuğu Nutuk, şüphesiz Millî Mücadele’nin en önemli kaynağıdır. Cumhuriyet’in kurucu metnidir, diyebiliriz. Her şeyden önce Atatürk ne anlattıysa belgelendirmiştir. Yani kuru bir iddia değildir onun sözleri. Büyük bir devlet adamı olarak savaşın en çetin şartlarında dahi arşive, belgelerin muhafazasına özen gösterdiğini görüyoruz. Eserin tarihî olduğu kadar edebî değeri de vardır. Nutuk; dili ve üslubu itibariyle hitabet sanatının en mükemmel örneklerindendir.

“Dil ve üslup itibariyle hitabet sanatının en mükemmel örneklerindendir” şeklinde nitelendirdiğiniz Nutuk’un dili hakkında bir edebiyat öğretmeni ve Osmanlı Türkçesi kapsamında araştırmaları, bilimsel çalışmaları bulunan bir yazar olarak neler söylemek istersiniz?

Kesinlikle unutulmamalıdır ki Osmanlı Türkçesi bilmeyen, Nutuk’u anlayamaz. çünkü Nutuk, Osmanlı Türkçesi dil özelliklerine sahip bir eserdir. İlk baskısı -bilindiği gibi- Arap harfleriyledir. 1928 Dil Devrimi’nden sonra Nutuk, Latin harflerle basılmıştır. Fakat Osmanlı Türkçesi dil özellikleri, başka bir alfabeyle basılmasıyla değişecek bir durum değildir.  Nitekim sadeleştirilmeden yayımlanmıştır. Bu da demek oluyor ki Osmanlı Türkçesi dil özellikleri korunarak basılmıştır. üslup bakımından dikkatimi çeken ilk özellik ise “nezahet ve nezaket”tir. Sabrın sınırlarının zorlandığı durumlarda dahi Atatürk nezaketten en ufak bir taviz vermemiştir. Nutuk, özgün hâliyle okunduğunda cümlelerin sağlamlığı, dile hâkimiyet, kelime serveti hayranlık uyandıracak boyuttadır. üstelik Nutuk’ta yer alan metaforlar, sanatlar seçkin bir edebî zevkin yansımalarıdır. Mesela “tereddüt”ü bir cümlede “düğüm”e benzetmiştir Atatürk. Bu nedenlerle Nutuk’un özgün hâliyle okunabilmesini çok önemsiyorum. Sadeleştirilmiş Nutuk, Atatürk’ün ne konuştuğunu anlamamak ve tercüman kullanmak gibidir. Zira Prof. Dr. Zeynep Korkmaz Hocamız “Nutuk’taki üslup, tek bir kelimesinden fedakârlık edilemeyecek kadar ölçülü ve tabidir.” demektedir. Hatta sadeleştirilmiş Nutuklar için hocamız aynen şöyle demektedir. Müsaadenizle elimdeki notlardan okumak istiyorum: “Eserin aslındaki cümleleri, anlamlarını bozacak şekilde kısaltıp parçalama ve herkesçe bilinen kelimelere bile yakışıksız yeni yeni karşılıklar arama gayreti yüzünden, Atatürk’ün birleştirici ve bütünleştirici kültür dili anlayışına ters düşen ve özünden koparak Osmanlıcası kadar anlaşılmaz duruma gelmiş bulunan, aşırı dil yapısında Söylev metinleri ortaya çıkmıştır.” Prof. Dr. Zeynep Korkmaz Hocamızın “Atatürk’ün birleştirici ve bütünleştirici kültür dili” şeklinde ifade ettiği bu dil ve üslubun layıkıyla takdir edilebilmesi gerekmektedir. Fakat bunun önündeki en önemli engel; bugün sadeleştirilmiş Nutuk’lardan ve gençlerin Osmanlı Türkçesini bilmemesinden öte Osmanlı Türkçesine olan ön yargıdır bence ve bu önyargının kırılması gerekmektedir.

Hocahanım çok doğru bir noktaya temas ettiniz. Osmanlı Türkçesi eğitimi her şeyden önce Atatürk’ü Nutuk eserinden anlamak, tanımak; Atatürk’ü Atatürk’ten dinlemek; İstiklal Savaşı’nın aşamalarını bizzat kaynağından öğrenmek isteyenler için de önemli… Buna da çalışmanız dikkat çekiyor. Şimdi araştırmanızın amacı ve özellikle yöntemi hakkında genel olarak bilgi verebilir misiniz hocam?

Millî Mücadele’nin en stratejik noktalarından biri olan Eskişehir’in Nutuk’taki yeri ve önemini tespit etmek; araştırmamızın amacıdır. Araştırmamız kapsamında yaptığımız literatür çalışmasında -Nutuk’un edebî, siyasi ve tarihî değeri oranında- esere dair içerik analizi çalışmalarının azlığı dikkatimizi çekmiştir. Nutuk’a dair yapılan önemli çalışmalar genellikle sadeleştirmeye yöneliktir. Biz araştırmamızda içerik analizi yapmaya çalıştık. Amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlediğimiz ve Nutuk’ta 13’ü vesika olmak üzere toplam 94 yerde bahsedilen Eskişehir’le ilgili bölümleri içerik analizine tabi tuttuk. Eskişehir’le ilgili bölümlerin tespit edilmesinde veri toplama aracımız Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’ın bugünkü dille yayına hazırladığı ve Atatürk Araştırma Merkezi’nin yayımladığı Nutuk’tur. İçerik analizini ise Nutuk’un orijinal metni üzerinden yaptık ve MEB Devlet Kitapları’nın 1970 basımlı Nutuk’u, Bedi Yazıcı’nın yayınladığı Nutuk, TBMM Kütüphanesi Açık Erişim Sistemi’nde yer alan Osmanlı Türkçesi Nutuk’la karşılaştırmalı olarak ele aldık. Yani biri Arap harflerle basılmış olmak üzere toplamda 4 Nutuk baskısı ile çalıştık. Elde ettiğimiz bulguları; araştırmanın amaç ve problemleri doğrultusunda tasnif ederek içerik analizi yaptık.

Tabii Osmanlı Türkçesi bilmeniz orijinal nüsha ile çalışmanızı sağlıyor. Peki bu çalışmayı birlikte yaptığınız öğrenciniz de Osmanlı Türkçesi biliyor mu?

Hayır, bilmiyor. çünkü okulumuzda bu ders okutulmuyor. Ancak araştırma sürecinde öğrencimin kelime dağarcığı bakımından epey yol kat ettiğini söyleyebilirim. Sabırla ve kararlılıkla çalıştı, hiç yılmadı. Takdir edersiniz ki, uzun soluklu ve ağır bir çalışmaydı. Bu vesileyle öğrencim Funda Nur Sönmez’e azim ve gayretlerinden, katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Sempozyum’da okulumuzu, şehrimizi çok iyi temsil etti. Yüz akıyla döndük. Onunla bir kez daha gurur duydum.

Feride Hocam, çalışmanızın tam metnine bakıldığında çok kapsamlı bir araştırma olduğu anlaşılıyor. Bulgularınızdan özetle bahsedelim isterseniz.

Eskişehir’e dair elde ettiğimiz bulguları 5 alt başlıkta topladık. Bunlar “Millî Mücadele sürecinde Eskişehir cephesi ve cephe gerisindeki olaylar, Eskişehir ekseninde adı geçen kişiler, mekânlar, süreli yayınlar ve Atatürk’ün Eskişehir’e gelişleri” şeklindedir. Nutuk’ta cephe gerisindeki olaylardan bahsedilirken Eskişehir’in “demiryolu” özelliği Millî Mücadele’nin seyrini tayin edecek önemli, kritik bir nokta olarak vurgulanmıştır. Nutuk’ta “Eskişehir ve havalisinin millî bir mıntıka addedildiği” üzerinde durulmuş, cephede ve cephe gerisinde yaşananlar ayrıntısıyla ele alınmıştır. Eskişehir’de bulunan İtilaf Devletleri Kuvvetleri Komutanı General Sally Glade, ulusal güçlere karşı olan Hamdi Efendi adında bir kadı, Cemşit denilen yer;  Reşit, Tevfik ve Ethem kardeşlerin Eskişehir’de yayımladıkları “Yeni Dünya” gazetesi; istasyon karşısındaki lokanta, İsmet Paşa’nın karargâhı gibi kişi, yer ve mekânlar vs. şehir tarihine dair önemli bulgulara ulaştık. Nutuk’ta Eskişehir ekseninde bahsedilen kişilerden en çok zikredilenin Ethem ve kardeşi Tevfik Bey olduğunu gördük. Atatürk’ün ifadesiyle “Ethem, Tevfik kardeşler ve kendilerinin hemfikri olan bazı arkadaşlarının hükûmet-i millîyeye isyanı” Nutuk’ta aşama aşama açıklanmış ve konuya geniş yer verilmiştir. çalışmamızda ayrıca Atatürk’ün Eskişehir’e olan ziyaretlerine dair önemli bulgulara ulaştık.

İsmet Paşa’nın karargâhı, Büyükşehir Belediyesince Kurtuluş Müzesi oldu, çalışmanız kapsamına giren bir mekân. Bu çerçevede araştırmanızda değindiniz mi?

çalışmamızın kapsamına girdiği için elbette değindik sayın hocam. İsmet Paşa’nın Odunpazarı’ndaki karargâhını ele alırken buranın şimdiki durumundan bahsettik, yani Büyükşehir Belediyesince müze hâline getirildiğine değindik. Harabe bir yapının küllerinden yeniden doğuşuna, tarihe tanıklığına güzel bir örnektir burası. Müze’yi keşfettiğimde muhakkak öğrencilerimi buraya getirmeliyim, demiştim. Geçen yıl Kurtuluş Müzesi’nde ders işledik mesela.

Feride Hanım, Nutuk’la ilgili bu çalışmayı yapmaya nasıl karar verdiniz? Nutuk’la ilgili başka çalışmalarınız var mı?

Aslında bu konu bir ihtiyaçtan doğmuştur sayın hocam.  Yaklaşık 10 yıl önce görev yaptığım okulda Kültür Edebiyat Kulübü faaliyetleri kapsamında Nutuk konulu bilgi yarışması düzenlemiştik. üstelik bunu geleneksel hâle getirmiştik. Sınıflar arası turnuva şeklindeydi bu yarışma. En büyük sorunumuz; Nutuk’u anlamayan gençlerdi. Katılım yüksekti ama öğrenciler, okuduklarını anlayamadıklarından yakınıyorlardı. Hâliyle sadeleştirilmiş bir Nutuk tercih ettik.  Ne acıdır ki Atatürk’ün ağzından çıkan kelimeleri anlamıyor “Türk istikbalinin evladı”. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış Nutuk’un dili şimdiki gençlere ağır, anlaşılmaz gelse de o dönemde Atatürk, bu eseri kürsüden okuduğunda, “Bu imkân ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.” dediğinde, “İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen” dediğinde elbette sözlüğe bakmadan anlıyordu Türk gençliği. Ama kaderin acı bir “tezahür”ü olarak “gençliğin istikbali” şimdi anlamıyor maalesef. Bu bakımdan gerçekleştirdiğimiz okul etkinliklerinin yanı sıra Nutuk’u bir de orijinal nüshasıyla çalışmayı düşündük. Geçen yıl bir öğrencimle Gençliğe Hitabe’nin Kavramsal Analizi ile ilgili bir TüBİTAK projesi yaptık ve Bilim Fuarı’nda sunduk. Ayrıca geçen yıl 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında okul öğrencilerine Gençliğe Hitabe’nin kavramsal analiziyle ilgili bir konferans verdim. Bildiğiniz gibi Nutuk’un finalinde yer alan Gençliğe Hitabe; Nutuk’un özü ve özetidir. Yalnız Türk Tarih Kurumu’na sunduğumuz bu son araştırmamız uluslararası boyutta olması sebebiyle araştırmalarımız arasında en kapsamlı olanıdır. 

Cumhuriyet Bayramımızın 96. yıl dönümünün onurunu yaşıyoruz. Atatürk’ün; Cumhuriyet’i muhafaza ve müdafaa vazifesini gençlere verdiğini açıkladığı bir metni gençlerin anlaması varlığımız ve geleceğimiz için çok önemlidir kuşkusuz. Nitekim Cumhuriyet için “varlığımızın ve geleceğimizin temeli ve en kıymetli hazinemiz” demiştir. Bu bakımdan Gençliğe Hitabe’nin kavramsal analizi çalışmanız takdire şayandır. Ama görülüyor ki her şey Osmanlı Türkçesinde düğümleniyor. Feride Hanım, sohbetimizi tamamlamadan önce bu düğümle ilgili okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Sayın Hocam öncelikle Pazar Sohbetleri’nde ağırlanmaktan duyduğum memnuniyeti dile getirmek isterim. Sizin şahsınızda İstikbal gazetesini; Türk gazetecilik geleneğine uygun olarak kültür ve tarihe geniş yer ayırmaları nedeniyle tebrik ederim. Sohbetimizi tamamlarken okuyucularımıza şunu özellikle hatırlatmak istiyorum: Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi birbirinin zıddı değil, aksine Türkçemizin ezelden ebede uzanan tarihinde yer alan dönemleridir. Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesinin devamıdır. Atatürk’ün Nutuk eseri de bunun en güzel kanıtıdır. Arap harfleri kullanılıyor diye Osmanlı Türkçesini Arapça zannetmek, Latin harfleri kullanılıyor diye günümüz Türkçesini “Latince” zannetmek kadar alakasızdır. Kaldı ki alfabe meselesi Osmanlı döneminde Tanzimat’tan itibaren, yani daha Atatürk doğmadan aydınlarca tartışılan bir meseleydi. Cumhuriyet’ten önce de Latin alfabesine geçilmesi gereği yüksek sesle dillendiriliyordu zaten. Diğer taraftan Latin alfabesine geçilmesi; Osmanlı Türkçesine ait eserlerin, belgelerin yok sayılması anlamına gelmiyor. Hatta yok edilmesi, yakılıp yıkılması, atılıp satılması anlamına hiç gelmiyor. Günümüzde dahi Vandalizm boyutuna ulaşan Osmanlı Türkçesi düşmanlığı hiçbir ilmî, siyasi vs. gerekçelerle açıklanamaz. Her türlü şahsi, siyasi vs. ön yargılardan arınarak Türk dili tarihine bütünleyici bir gözle bakmak, varlığımızın temel şartlarındandır. Aksi hâlde bilerek yahut bilmeyerek, ezelden ebede uzanan dallarıyla Türk dili ağacının içindeki ve ağacı içten yiyip bitiren kurt gibi bahtsız bir kaderin sahibi olunur. Yaprağıyla gürleyen ve güzelleşen Türk dili ağacının dalında biten bir yaprak olabilmek ümidiyle Pazar Sohbetleri okuyucularına en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 96. yıl dönümünde Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklalimizin kahramanlarını rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.


FERİDE TURAN’IN öZGEçMİŞİ


Eskişehirli eğitimci-yazar. İstanbul üniversitesi Türkoloji 1995 mezunu. Su Kasidesi-övülmüş’e övgü, Girdim Gönül Şehrine (Yunus Emre, Nasreddin Hoca, Battal Gazi), Ruhumuzun Emeli-İstiklal Marşı adlı kitapların yazarı. Eskişehir Valiliği Şehir Rehberi’nin ve 2 ciltten oluşan Türk Dünyası Kültür Başkentliği almanağının editörlüğünü yaptı. Ulusal-uluslararası sempozyum ve kongrelerde sunduğu çoğu disiplinler arası olmak üzere edebiyat, dil, kültür, değerler eğitimi vs. alanlarında çok sayıda bildirisi mevcuttur. çeşitli bilimsel yayınlarda makaleleri; Türk Edebiyatı, İdarecinin Sesi, Ay Vakti, Şiar, Edebiyat Ortamı, İstanbul Birnokta gibi dergilerde yazıları yayımlanmıştır. öğretmenlik mesleğinde 23. yılını çalışıyor. Görev yaptığı yerlerde ağız sözlüğü ve derleme çalışmaları yaptı, okul dergileri çıkarttı. Eskişehir Polis Radyosunda 3 yıl devam eden haftalık, canlı ve tematik program olan “Şiirli Sohbetler”in yapımcılık ve sunuculuğu ile bir hoş seda bıraktı. Odunpazarı İlçe Millî Eğitim Ar-Ge’sinde ve daha sonra Eskişehir Valiliği özel Kalem Müdürlüğü’nde görev aldığı süreçte Kurum dergilerinin genel yayın yönetmenliği ve editörlüklerini yaptı. Avrupa Birliği, Kalkınma Ajansı projeleri gibi çok sayıda ulusal, uluslararası projenin yazarlığı, irtibat kişisi ve koordinatörlük görevlerini üstlendi. Bütün bu çalışmalarını okul dersleri ve öğrencileriyle birlikte gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalarla birlikte yürüttü. Ayrıca 15 ülke eğitim bakanlıklarının ortak olduğu MEB-iTEC projesinin il eğitici eğitmeni olarak faaliyetlerini sürdürdü ve bu uluslararası projeye Eti Sosyal Bilimler Lisesini dâhil ederek bu çerçevede Osmanlı Türkçesiyle ilgili projeler üretti. Eti Sosyal Bilimler Lisesinde öğrencilerine danışmanlıkta bulunduğu 18 bilimsel projesi; uluslararası kongrelere kabul edildi ve bildiri olarak sunuldu. Okul tanıtım filmi, Akif belgeseli, Hz. Peygamber’imizi konu edinen “Adı Aşk” kısa filmi ve sanal ney uygulaması gibi grafik, video, kodlama vs. bilişim çalışmaları da mevcuttur. Bilişim Teknolojileri Formatörlük ve Avrupa Birliği Uzmanlık sertifikalarına sahiptir. Yaklaşık 3 yıldır görev yaptığı Eskişehir Fatih Fen Lisesinde öğrencileriyle hazırladığı 4 bilimsel projesi uluslararası sempozyum ve kongrelere kabul edildi. öğrencileriyle yaptığı çalışmaların ana eksenini Osmanlı Türkçesi oluşturmakta; Eskişehir’in tarihî gazeteleri, Gaspıralı İsmail Bey’in Tercüman gazetesi, Atatürk’ün Nutuk eseri ele alınan eserlerden bazılarıdır. Edebiyat Dünyamız sitesinde “Tarih Gezgini” köşesini hazırlayan Feride Turan, Osmanlı Türkçesi gazetelerdeki haber ve yazılar üzerine özgün değerlendirmeleriyle okuyucularına tarihî bir yolculuk sunmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY) Arşivi