
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Eskişehirli hizmet yapanları unutmuyor. Tabii yaparsan...
Rahmetli Sezai Aksoy göreve geldiğinde Eskişehir'in planları yoktu.
Belediye Başkanlığı döneminin ilk yıllarında Eskişehir'in planları yapıldı.
Plan çalışmalarının mecliste sabaha kadar devam ettiğne şahit olmuşluğumuz vardır.
O yüzden, Sezai Aksoy Eskişehir'in ilk 5 binlik planlarını yapmasıyla bugün dahi anılır.
HHH
Rahmetli Selami Vardar göreve geldiğinde Eskişehir'in altyapısı diye bir şey yoktu.
Belediye Başkanlığı döneminin ilk yıllarını hatta görev süresinin tamamını altyapı çalışmaları olan Kanalizasyon, içme suyu ve yağmur suyu hatları oluşturmak için geçirdi.
Parayı resmen yer altına gömdü.
Eskişehir'in merkezi onun döneminde altyapıya büyük oranda kavuştu.
Bunun yanı sıra Atatürk Bulvarı ve bazı caddelerin açılması da onun döneminde oldu.
O yüzden, Selami Vardar Eskişehir'i alt yapıya kavuşturan isim olarak bugün dahi anılır.
HHH
Rahmetli Aydın Arat göreve geldiğnde Eskişehir'in plan ve alt yapı sorunu büyük ölçüde çözülmüş, iş üst yapıya, yani Asfalta kalmıştı.
Eskişehir'in Cadde ve Sokaklarına o dönem ciddi bir rakam olan 120 bin ton Asfalt döküldü.
Aynı oranda Tretuvar ve refüjler yapıldı.
Yine onun döneminde Eskişehir doğalgaz'a kavuşurken, şebeke hattı tek tek konutlara bağlandı
Üst yapı çalışmaları, Aydın Arat'ın vefat etmesiyle yerine geçen Orhan Soydaş tarafından aynı şekilde devam ettirildi.
O yüzden, Aydın Arat da, kısa bir süreliğine de olsa vefatıyla yerine geçen Orhan Soydaş da, Eskişehir'i üst yapıya kavuşturan isimler olaran hala anılır.
HHH
Yılmaz Büyükerşen göreve geldiğinde Porsuk ile başladı, Tramvay ile devam etti.
Her ikisi de Eskişehir için devasa boyutta sayılabilecek projelerdi.
İkinci dönem bunlara iki büyük Park'ı ekledi.
Birbiri ardına açılan müzeler, Kültür merkezleri, Tiyatro Sahneleri görev süresi içinde oldu.
Yılmaz Büyükerşen hala görevde.
Görevi bitiği zaman Eskişehir' dönüştüren, çehresini değiştiren ve şehri modern hale getiren isim olarak anılacak.
HHH
Hüsamettin Cindoruk Eskişehir Milletvekili olduktan sonra TBMM Başkanı seçildi.
Görevinin yaptırımı ile Eskişehir'i Büyükşehir statüsüne kavuşturdu.
Eskişehir'e bir çok yatırımın gelmesinde başrol oynadı.
Bugün hala anılır.
HHH
Kemal Unakıtan Eskişehir Milletvekili olduğunda Maliye Bakanıydı.
Görevinin yaptırımıyla Çevreyolu'nun karşılıklı üç şeride çıkmasını, Eskişehir için büyük önemi olan İstanbul yolunun genişletilerek, ulaşımın daha da kolay hale gelmesini sağladı.
O yüzden bugün hala ismi geçtiğinde bu yaptıklarıyla anılır,hatırlanır.
HHH
Görüldüğü üzere, yaptıklarıyla anılan ve halen görevde olmaları nedeniyle anılacak olan, Eskişehir'e şu ya da bu şekilde hizmeti geçmiş isimler bu yazdıklarımız.
Elbette bu isimler kadar unuttuklarımız da var.
Şimdi tüm bu isimleri ve yaptıklarını niçin hatırlattık?
Hemen söyleyelim.
Yapılan hiçbir şey unutulmuyor, hatırlanıyor.
Aradan yıllar geçse de hafızlarda canlı kalıyor.
O yüzden bugünün seçilmiş yöneticileri ilerde hatırlanmak istiyorsa, Eskişehir için hafızalardan silinmeyecek hizmetler ortaya koymalı.
Koymalı ki, yıllar geçse de isimleri silinip gitmesin.
Tıpkı silinip giden, hatırlanmakta bile zorluk çekilen niceleri gibi...
.....
Siyaset anlayışı genel başkan'a endeksli olursa...
Siyasete bakış açımız çok tuhaf...
Ya Babadan solcuyuz, ya da sülaleden Sağcı.
O yüzden...
Aramızda siyasi düşüncesini okuyup,araştırıp, değerlendirme yaparak belirleyenlerin sayısı çok az.
Daha küçük yaşlarda, evde konuşulanlar çerçevesinde başlayan etkileşim, yıllar itibarıyla sürüp gidiyor.
Çoğunlukla da, Baba hangi partiyi tutuyorsa(ki o da babasından etkilenmiş oluyor), çocuk da ister istemez o siyasi görüşü benimsiyor.
O yüzden;
-"Ben hayatımda Sol'a oy vermedim" diyene çokça rastlarsınız çevrenizde...
Yine...
-"Bu yaşıma kadar hiçbir Sağ partiye oyum nasip olmadı" diyen de çoktur.
Halbuki...
Seçimde bir partiye oy veren, ya da oy verdiği partiyi canı gönülden destekleyen bir çok insan, o partinin ne düşüncesini tam olarak biliyordur, ne de o partinin tüzük ve programını okumuştur.
Sadece, Atadan gelen bir miras gibidir bu iş.
Bir de bunun yanı sıra, parti falan bilmeyen, sadece belirli özelliklere bakarak oy tercihini belirleyenler vardır.
En çok dikkat ettikleri özellik ise, partinin başında ki isimdir.
Yani genel başkanın;
Ya yürüyüşünü ve karizmasını beğenip oy verir...
Ya da...
Genel başkanın bir tarafı kendisine gıcık gelir, oy vermez.
Neticede...
Ülkemizde Genel başkanlara endeksli bir siyaset anlayışı yıllardır hüküm sürer.
Benzetme belki abartılı olacak ama, puta tapar gibi genel başkana tapar çoğu insan...
Öyle ilginç bir durum söz konusudur ki...
Seçimlerde yüzde 50 oy almış bir partinin genel başkanını çekip alın, o parti yüzde 5 oy bile alamaz hale gelir.
Tam tersi düşünüldüğünde ise...
Yüzde 20 nin üzerine çıkamamış bir partinin Genel Başkanı gittiğinde, adeta sihirli bir el değmiş gibi oyları birden yüzde 30 ların üzerine çıkıverir.
İşte bu gün ülkemizin siyaset anlayışı aynen budur.
Yani...
Genel başkan siyasetidir.
Hâlbuki partilerin siyasetini genel başkanlar değil, parti programları, parti tüzükleri belirler.
Ama yukarıda da söylediğimiz gibi buna kimse bakmaz.
Herkesin gözü, genel başkanın yakışıklılığında, karizmasında ve yürüyüşündedir...
Eğer bu özellikler yoksa, siyasetin daniskasını da yapsa, partisine oy kazandıramaz genel başkan...
Tüzük ve Program istediği kadar mükemmel olsun...
Genel başkanı sevmediyse oy falan çıkmaz o partiye...
.....
Odunpazarı sahura kadar...
Gündüz saatlerinde olabildiğince sakin Odunpazarı.
Bunda, Ramazan olmasının ve Ramazan nedeniyle ya da bazı işyerinin de tadilat geçirmesinin etkisi büyük.
Ancak, iftarın yapılmasının hemen sonrasında masa ve sandalyeler çıkıyor.
Bir anda müthiş bir kalabalık.
Çatlar,kahveler,nargeleler, sohbetler.
Sahur davulu çalınıncaya kadar gece boyunca devam ediyor bu görüntü.
Bir yanda Odunpazarının müdavimleri, diğer yanda siyasetçiler ve aileler.
Her ne kadar gece boyunca geliş gidişli tek yolda gece boyunca sıkışan trafik ve bu trafiğin yaratmış olduğu sıkıntı hoş olmasa da, canlı ve hoş bir görüntü var Odunpazarı'nda.
Her ne kadar bu görüntü Ramazan'a özel bir görüntü olsa da...
Ramazan ayının bitmesiyle birlikte her şeyin eski haline dönecek olması bilinse de...
İnsan ister istemez "Keşke Odunpazarı'ndaki bu gece boyu devam eden canlılık, her zaman olsa" diye düşündürüyor.
....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Çok şişman bir adam, çok şöhretli bir doktora gidiyor,konu zayıflama.
Doktor, bir hafta kullanmak üzere,isimsiz bir hap veriyor kendisine.İlk kullandığı gece, uyur uyumaz rüya görmeye başlıyor adam. Bir saray içinde, etrafında onlarca cariye, sabaha kadar bir onla, bir bunla sabah uyandığında, kan ter içinde.Her gece aynı şey, bir haftanın sonunda bütün fazla kilolar atılmış durumda. Günler sonra yolda şişman bir arkadaşına rastlıyor ve tabi,nasıl kilo verdiği soruluyor.
Arkadaşı anlatıyor, doğru doktorun yanına, aynı tedavi.
İlk gece, adam rüyasında bir sarayda. Etrafında onlarca adam, bir o yatırıyor adamı, bir bu. Hele en son gelen bir zenci var ki,adamı mahvediyor. Üçüncü gün sonunda adam dayanamıyor ve telefon ediyor doktora;
Neden arkadaşım ile kendi rüyalarım farklı, öğrenmek istiyorum.
Doktor biraz düşündükten sonra soruyor:
Siz hastaneye mi gelmiştiniz, muayenehaneye mi?