
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
ESKİŞEHİRSPOR ŞAMPİYON OLUR MU?
Cuma akşamı Atatürk Stadı'na doğru yürüyorum.
Şehirde buruk bir sessizlik...
Futbolu bu kadar içten yaşarken, uzak kalan bir toplumun dışavurumuna tanıklık ediyordum belki de...
Meslek Lisesi önünde yine kapı üzerine çıkmış Eskişehirspor aşıklarını görünce içimi bir düşünce aldı.
Futbolun bu kadar sevildiği bir ülkede insanlara verilebilecek en büyük ceza mıydı bu?
"Ülke sporunun kalkınması adına da bu kadar çabuk ve pratik çözümler bulabilseydik keşke" dedim kendi kendime...
Bir de baktık ki, herkes maçtan çok önce mücadeleyi hangi internet ortamında izleyebileceğini düşünüyordu. Yayın yapacak birilerinin olup olmayacağını!
***
Sahaya girince rakip takım taraftarının Atatürk stadında ilk kez olaya biraz olsun renk katabileceklerini hiç düşünmemiştim mesela!
Onların da sesi olmasa in cin top oynuyor sahada.
Futbolun en önemli unsuru olan seyirciden yoksun bir müsabaka oynatmak; aslında bu oyuna ceza vermektir. Sahada oynayanı da, o oyuna tanıklık edeni de keyif almıyor açıkçası.
***
Mücadeleye gelince;
Eskişehirspor'da Atatürk stadı gibi maça içi boş başladı. Konuk Elazığ sahanın ev sahibi gibiydi. Organize olmakta güçlük çekilirken, sol kanatta Bilal Aziz ve Erkan Zengin'in beklentinin çok altında kaldığı ilk dakikalarda rakip net bir fırsatı cömertçe harcadı.
Oyun orta alanda sıkıştı derken, neyse ki ofsayt kokan pozisyonda fırsatçılığını gösteren Semih çıktı sahneye...
Bu golün hemen ardından Tom'un atılması maçın ibresini biranda Eskişehirspor'a döndürdü.
Devreye kadar skorun daha da açılmasını düşünmek en büyük yanılgımız oldu. Yine üçüncü bölgede organize olmakta zorluk çeken Eskişehirspor'un kronik hastalığı baş gösterdi.
Diyeceksiniz ki "Eskişehirspor her maçta 3 gol atıyor. Sen hala organize olmaktan bahsediyorsun"
Atıyor atmasına ama bu gollerin rakip hatalar ve genellikle kişisel beceriler üzerinden geldiğini de görmek de fayda var.
***
İkinci yarıya Elazığ takımı daha cüretkar ve istekli başladı. Buna karşın Eskişehirspor'da skorun verdiği sakinliği ve tecrübeli futbolcuların olgunluğunu hissettik. Nitekim yine golcü Semih bir anda farkı ikiye çıkardı. Oyunun bittiğini düşündüğümüz dakikalarda Hakan Çinemre'nin atılması önce sayısal eşitliği getirdi. Ardından oyunsal anlamda konuk ekibin üstünlüğünü...
Önce penaltıdan yararlanamadılar.
Ardından da golü buldular.
Bu dakikalarda Alpay hocanın ileride iki çabuk oyuncu Meye ve Murat Uçar'ı oyuna sokması akıllıca bir hamleydi. Ama bir kez daha gördük ki Eskişehirspor'un elinde bulunan en büyük kozu kalecisi Boffin'di. Yine takımını ayakta tutan asıl gizli kahraman o oldu.
***
Eskişehirspor kazandı ve kazanan hep haklıdır. Hele maç maç düşünülmesi gerekilen bir ligde!
Ancak futbol olarak tatmin olduğumuzu söylemek zor... Bu oyunun şampiyonluk için yeterli olabileceğini belirtmek de iyimserlikten öteye gitmez.
Bizi rahatlatan olay, bu kadronun bundan çok daha iyi oynayabilecek kapasiteye sahip olmasını bilmemiz.
Bu kaliteyi izleyenlere sunacak da doğru tercihler ve hamlelerle teknik heyettir.
***
Cuma akşamı oyundan çok, sahadaki kötü yönetim ve son dakikalarda yaşanan olaylar akıllarda kaldı.
Adalet ve sportmenlik ruhunun öldüğünü bir kez daha gördük.
Burası Türkiye!
Eskiden ayıp olan şeyler ayıp değil artık.
O yüzden bana kimse alın terinden, futbol kalitesinden ve adaletten bahsetmesin!
Elden ayaktan düşen hakemliğin getirisine bakılıyor sadece...
***
Çağatay Şahan bir hakem nasıl maçın önüne geçebiliri en güzel şekilde gösterdi.
Sistem bu hakemlerle gurur duyuyor; merak etmeyin...
Sahada yaşanan gerginliklerden ötürü küfür kıyamet koptu. Ağzı lağım çukuru olan oyunculara bir tane kart dahi çıkmadı.
O hakeme "Nasıl duymadın?" diye sormayın? "Neden duymak istemedin?" diye sorun.
5 saniye adaletli düdük çalamayan bir adam, cesaretli doğru bir karar verebilir mi?
Çağatay Şahan düdük süsü verdiği biberonuyla hem hakemliğin, hem de futbolun asaletini emdi.
***
Eskişehirspor haksız bir galibiyet almadı. Ama böylesine kötü yönetim gösterilen bir maç sonrası kendi futbolcularının saha içinde ki tavırlarını savunma hakkını elinde bulan Elazığ yönetiminin açıklaması ortaya çıktı:
"Çağatay Şahan Amatör de bile maç yönetemez"
***
Herkes soruyor.
Eskişehirspor şampiyon olur mu?
Olmazsa ne olur?
Birçoklarının gönlü rahat olsun! "Bu ülkede sistemin istemediği hiçbir takım şampiyon olamayacak!"
Bu yüzden şampiyonluk aslında şuan için hiç önemli değil.
Eskişehirsporlu futbolcular taraftarından yoksun mücadelesine rağmen güzel bir galibiyet aldı.
Biz buna bakalım!
Eğer sezon sonuna kadar bu kaliteli duruşlarının hakkını verebilen takım olmayı sürdürürlerse.
Eskişehirspor taraftarı takımını şimdiden alkışlasın. Yönetiminden teknik heyetine, futbolcusundan malzemecesine kadar maddi olanaklar açısından böylesine zor şartlarda verilen mücadele, şampiyonluktan daha değerli çünkü!
***
Bizim gibi eski kafaların beklediği şudur;
Eskişehirspor'un formasını giymek ve bu kulübe hizmet etmek sportmenlik gerektirir.
Sportmenlik sevgi.
Sevgi de başarıyı getirir.
Eskişehirspor'da olmanın güzelliği de bu sevgiden gelir. Duruşundaki asaletten. O asaleti sahanın içinde de görmek istiyoruz...
Çünkü bizim gibiler sadece şampiyon olduğunda değil, düşerken dahi Eskişehirspor'un kendi değerlerini sevdik...
Olayların içinde var olan ve bizim formamızı giyen bazı arkadaşlara iletiriz...
Burası Galatasaray değil!