
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
ESKİŞEHİRSPORLULARA AÇIK MEKTUP
Yayınlanma:
Köşe yazısından ziyade gönlü Eskişehirspor sevgisi ile dolu olanlara mektup yazmak geldi içimden...
Bundan önceki sezonlarda yaşananlardan gerekli dersleri çıkartarak paylaşmak istiyorum düşüncelerimi...
***
Erkan Zengin'in Eskişehirspor'a gelişi herkes gibi beni de çok heyecanlandırdı.
Formda bir Erkan'ı canlı izlemek bir futbolsever için her zaman ayrı bir zevktir. İyi ve diri olduğu müddetçe takıma yapacağı katkı şüphesiz ki büyük olacaktır...
Yalnız şunu göz ardı etmeyelim!
Yılan hikayesine dönen transfer süreci ve Trabzon'da ki yaşadıkları Erkan Zengin'i çok yıprattı.
Hem psikolojik, hem de fiziksel olarak! Bu Bordo Mavili formayla oynadığı maçlarda da performansına net bir şekilde yansıdı zaten.
Eskişehirspor'u seçmesinde ki önceliğin, şehrin O'na sahip çıkacağını iyi bilmesi ve bu şehrin bir futbolcu için yaşanabilecek en güzel kentlerden biri olmasıdır.
Hele ki 3 yıllık imza ile artık futbolculuğunun son demlerine gelen bir oyuncu için!
***
Eskişehirspor yönetiminin transfer başarısını görmezden gelmiyorum.
Taraftar da mutlaka oyuncusuna sahip çıkacaktır.
En büyük hakkıdır. Eskişehirspor'a da yakışan şekli de yapılmıştır.
Ancak işin boyutunun kahramanlık hikayesine dönüştürülmesi garip geldi bana(!)
Söylemler dikkat çekici...
Erkan Zengin'in Eskişehirspor'dan zorla koparıldığını okuyunca şaşırdım.
Hafızamı zorlamaya bile gerek duymadan bazı konuşmaları değerlendirdim kendi içimde. Konunun doğruluğunu bulmak içgüdüsüyle...
Mesut Hoşcan yönetimini burada savunacak değilim.
Ama Erkan Zengin Eskişehirspor'dan zorla koparılmadı. Doğru olanı; kulübün çıkarları doğrultusunda zorla Trabzonspor'a yollandığıdır. Oyuncunun Fenerbahçe'ye gitmek istediğini tüm Türkiye duymuştur. Ve Trabzon şehrinin Erkan'ı bir türlü benimseyememesinin de sebebi budur.
Bunu neden yazıyorum; olaya başka anlamlar yüklemek gelecek zamanda işler kötü giderse Erkan'ı da zor duruma sokar...
***
Erkan Zengin'in tüm Eskişehirsporluların gururunu okşayan açıklaması ise milli takım antrenörüyle yaşadığı diyalog. "Orası alt lig değil, Eskişehirspor" diyen Erkan ilk bakışta beni de etkiledi!
Ancak düşündüm de 32 yaşına merdiven dayamış bir oyuncunun bundan sonra ki milli takım serüveni zaten ne olabilir? Hele ki son Avrupa şampiyonasında yalnızca 5 dakika oynama şansı bulmuşsa! Hele ki forma giydiği milli takımın en yakın organizasyon olan Dünya Kupasına katılması, yeni statüde mucizenin dahi ötesindeyse!
Burada Erkan'ın konuşmalarından yola çıkarak neden Halil Ünal ile farklı bir bağının olduğunu da daha iyi anladım!
***
Parayı değil, Eskişehirspor'u seçtiğini söyleyen Erkan Zengin'in 3 yıllık mukavelesinde ne alacağı açıklanmadığı müddetçe, böyle görünüşte kahramanca, ama içten çetrefilli bir kahramanlık hikayesine hemen inanmamı kimse beklemesin!
Çünkü Eskişehirspor yönetiminin bir yıl sonra gitmesi ihtimal dahilidir. Fakat Erkan Zengin'in 3 yıllık parayı alacağı kesindir...
***
Gelmek istediğim nokta işin şov kısmının herkese güzel geldiğidir. Ama sahaya çıkıldığında her şey eşittir. Ve Eskişehirspor kulübüne daha ne Erkanlar gelir gider. Bir kulübün tarihine efsane ve kral olarak yazılmakta öyle kolay iş değildir. Yazımın bu kısmı da kraldan çok kralcılara gelsin!
***
Bir de Erkan Zengin'in imzasından sonra "Bu ligin üstünde takım kurduk" diyenler türedi. Hatta şu dönemde Eskişehirspor'u eleştirmenin yersiz olduğu ve takıma sahip çıkma zamanı olduğundan bahsedenler var. Geçen sezon "Eskişehirspor küme düşemeye en büyük aday" dediğimizde aynı kişilerin bu kez Mesut Hoşcan yönetimine kalkanlık yaptığını da hatırlıyorum! Ne garip değil mi?
Mesele Eskişehirspor değil çünkü!
Mesele taraftara mavi boncuk dağıtmak!
Mesele işe hava katarak popüler olmak!
Mesele iplerini elinde bulunduran sahiplerinin isteğini yapmak!
Merak etmeyin, işler kötü giderse bugün Erkan üzerinden edebiyat patlatanlar yine bu futbolcuyu en çok eleştirenler olacak. Yine size şirin gözükmek için yapacaklar bunu. Hem de yüzsüzlüğün her haliyle!
***
Zamanında haykırılmayan gerçeklerin iş işten geçtikten sonra hükmü yoktur!
Ve asıl bu dönemde gerçekleri işaret etmekten daha değerli bir şey olamaz.
Eskişehirspor'un problemleri hala büyüktür. Alınan oyunculardan bir çoğu geçen sezonu yüksek maç temposuyla geçirmemiştir. Takımda general çoğaldı! Ama asker yok...
Savaşta düğümü generaller çözer ama işin sıkıntısı askerler üzerinden gider.
Savunma bölgesinde ki zafiyet gün gibi orta! Defans bölgesinde ki açıklığı Fenerbahçe'den gelecek genç oyuncuyla dolduracağını sananlar en büyük yanılgıyı yaşabilirler. Ya da eski formundan çok uzak ve yaşadığı sakatlık nedeniyle koşusunda dahi bir değişiklik olduğu fark edilen Akaminko'dan, eski performansı beklemek bu günkü şartlarda hayalcilikten öteye gidemeyebilir!
***
Şu da bilinmelidir ki; kağıt üzerinde kurulan takımlarla bu ligde şampiyon olunsaydı Göztepe şuanda Süper Ligde olur, Karşıyaka küme düşmezdi.
Kaldı ki! Ben kahraman futbolcuyu lig başladıktan iki ay sonra göreceğim...
İşin maddi anlamda sıkıntı boyutu kapıya dayandığı anlarda futbolcularında kişilik testi ortaya çıkar, merak etmeyin!
***
İşte bu yüzden kişiler hiçbir zaman Eskişehirspor'un üzerinde değildir. Buna zamanında Mesut Hoşcan, şuanda Halil Ünal'da dahil! Biliyorum ki aranızda bana çok eleştiride bulunanlarda çıkacaktır. Hiç önemli değil...
O eleştirilerinde saf ve temiz Eskişehirsporluluktan kaynaklanacağını biliyorum!
***
Son olarak yazımı bağlıyorum...
Tabi ki futbolcuya sahip çıkılacak. Ama hepsine...
Yarın saha içi ve dışında belli sıkıntılar yaşanmaması adına yapılması zorunluluktur bu!
Tabi ki kulübe destek sağlanacak. Yönetime sahip çıkılacak. Ama lafta yalakalıkla değil! Gerçekleri işaret ederek, kombine alarak...
Unutulmamalı ki; şampiyonluklar tek futbolcu üzerinden yaşanmaz. Şampiyonlar kendi kahramanlarını yaratırlar. Ve kolay olsaydı o duyguyu yaşamak! Sergenli, Coşkun Birdallı ve hatta arkasında Bakanlı kadrosuyla biz yaşardık yıllar önce!
Süper lige çıkarken neler çektiğimizi hatırlamak bile, şu dakikadan sonra umarım ayaklarımızı yere sağmak basmak adına yeter bize...