
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ETKİNLİKLERE HALK SAHİP ÇIKMALIDIR
Pazartesi günü, Yunusemre Haftası ve Nasreddin Hoca Doğum Şenlikleri ile ilgi toplantı yapıldı. Toplantıya, çeşitli kurum/kuruluşlardan temsilciler katıldı. Katılımcılar, hafta ve şenliklerle ilgili görüş ve düşüncelerini aktardılar.
Son yıllarda Yunusemre ve Nasreddin Hoca ile ilgili toplantı ve etkinliklerin düzenlenmesinde, "Toplum katılımı " , "Ortak Akıl" " ve Ortak payda" ve " Beyin fırtınası " gibi kavramların, ön planda tutulması, diğer kurum/kuruluşlara örnek teşkil edecek niteliktedir.
Şu bir gerçek ki Eskişehir halkı olarak, Yunusemre ve Nasreddin Hoca' yı yeteri kadar ne tanıdık, ne de tanıtabildik. Oysa her iki düşünürümüzde, ulusal ve evrensel alanda söz sahibidir.
Türk tasavvufunun, dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde, ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların, hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde, bir yere oturtulur. Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna, ayrı bir önem verir ve şiirlerinde bu konuyu özenle işler. Şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri hayatının ta kendisidir. Ayrıca Yunus Emre, İslam' da sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini, en iyi şekilde işleyen bir halk şairidir
Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin, sevilmeyi hak etmektedirler. Şiirlerinde, en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir.
Hülasa Yunus Emre, Müslümanlığı ve Türk toplumunu, özellikle de "Ahlak" ve " Sevgi" konusunu, şiirleriyle, en iyi şekilde anlatmış büyük bir halk şairidir.
Nasreddin Hoca ise halk filozofu, sosyolog, müderris, alim, hukukçu ve tasavvufçudur. Bütün bu meziyetlerinin gereğini, halkın anlayacağı dille, yerine getirmeye çalışmıştır. Maalesef, ülkemizde, Nasreddin Hoca' nın, bu yönleri dikkate alınmadığı gibi araştırma da yapılmadı
Yunus Emre ve Nasreddin Hoca, sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi topluma telkin etmişler ve tasavvuf anlayışlarında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmışlardır.
Yıllardır, Nasreddin Hoca ve Yunusemre' nin, okullarda tanıtılması için, örgün eğitimin her kademesine uygun üniteler hazırlanarak, Nasreddin Hoca Doğum Şenliklerinde ve Yunusemre haftasında, okullarda çocuklara aktarılmasını, köşemizde sürekli önerdik. Hatta her toplantıda, gündeme getirdik. Bu yılki toplantı da, konu edildi. Gerçekleşir mi zaman içinde göreceğiz. Ancak bugüne kadar bir türlü gerçekleştirmedi ama etkinliklere, katılımın az olması da sürekli şikâyet konusu yapıldı.
Yıllardır, Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili çalışmalar, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nden beklendi. Sivil irade ise etkinliklere sahip çıkmak için yeteri kadar, caba ve gayret göstermedi. Oysa Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili etkinliklere, toplumun tüm kesimleri, sahip çıkmak zorunda, Yapılan toplantılarda, bu yönde mesaj veriliyor, zemin de hazırlıyor ama bu mesajı, anlayan ve üzerine düşeni de yeteri kadar yapan sivil irade yok.
Toplantıya, davet edildikleri halde katılmayan bazı sivil toplum örgütleri, dikkat çekti. Bu örgütler, eleştiri de aldılar. Oysa halka rağmen, etkinliklerde başarılı olmak mümkün değildir. Yunusemre ve Nasreddin Hoca ile ilgili etkinliklere, bürokrasi değil, halk sahip çıkmalıdır.
Vali Yardımcısı Sayın Kılıçaslan'ın, "etkinlikleri müesseseleştirme " önerisi, gerçekleşir mi bilinmez ama Yunusemre ve Nasreddin Hoca etkinliklerinin, "Mevlana etkinlikleri" gibi sürekli kalıcı ve sonuç alıcı olması için Sayın Kılıçaslan' ın önerisi, mutlaka hayata geçirilmelidir.
Ayrıca çağımızda, medeniyetler çatışması'na zemin hazırlayan bazı algıların, değişmesi ve ülkemizde, her alanda barışın sürekli ve kalıcı olması için, Yunusemre ve Nasreddin Hoca' nın, felsefelerinin, anlaşılması ve tanıtılması son derece önemlidir.
Düşünce ve kültür tarihinin, en büyük kişiliklerinden olan Yunusemre ve Nasreddin Hoca' nın, sevgi ve hoşgörüye dayanan mesajları, yüzyıllar geçtikçe daha da değer kazanacaktır Bugün ülkemizin ve insanlığın, bu mesajlara, her zamankinden daha çok bugün ihtiyacı vardır. Gelecekte de olacaktır.