4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ETNİK İMTİYAZ FELAKET OLUR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "Kürt sorununda iyi şeyler olacak... Tarihi fırsatı kaçırmayalım" gibi söylemleri ve İmralı'da yatan bebek katili Öcalan'ın, sözde Kürt sorununun çözümüne ilişkin yol haritası açıklayacağını duyurmasının ardından, AKP içinde de hareketlenme başladı.
Daha önce hakkında, terör örgütü propagandası yapmaktan, soruşturma açılan AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, Öcalan'ın, 15 Ağustos'ta açıklaması beklenen "Kürt sorununda yol haritası" ndan önce partisinin mutlaka harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Arslan, sözde sorunun çözümü için, Öcalan'ın muhatap alınmasını gerektiğini de öne sürdü. Aslında bu sözler yadırganmamalıdır. Aslan'ın, 1992 yılında yayınlanan, 'Kürd Soruşturması' adlı kitabında ise şu ifadeler yer alıyordu:
-Kemalist, laik ve demokratik ilkeler, TC Anayasası'nın ilk ve temel ilkeleri, Türkiye'de yaşayan herkese zorla dayatılmaktadır. Yani Türkiye'de varolan herkes, bu ilkelere iman etmek ve yaşamının her safhasında ona uygun amel etmek zorundadır.
-Türkiye coğrafyasının Misak-ı Milli ile çizilen sınırları hiçbir anlam ifade etmemektedir... Yapmaya çalıştığım izah çerçevesinde, doğduğum yer olması itibariyle Kürdistan vatanımdır.
-Askeri önlemlerin çare olmayacağı düşüncesinden hareketle, bölgedeki tüm ilave askeri birlikler geri çekilmeli, Özel tim ve koruculuk sistemi kaldırılmalıdır. Kısa vadede alınması gerekli yegane önlemin (aynı zamanda yegane çözümün) Türkiye'nin tamamına uygulanacak yeni bir 'Eyalet Sistemi' olduğunu hatırlatmak isterim.
Başbakana Sayın Erdoğan' da, 1991 yılında RP İstanbul İl Başkanı sıfatıyla hazırlatıp, Necmettin Erbakan'a sunduğu raporda şu görüş ve istekler yer alıyordu:
-Bugün "Doğu" veya "Güneydoğu Sorunu" olarak adlandırılan sorun, aslında bir "Kürt Sorunu" dur... Sorun gerçekte ulusal bir sorundur, yani bir Kürt sorunudur... Bugün Doğu ve Güneydoğu olarak adlandırılan bölgeler, tarihin en eski devirlerinde "Kürdistan" olarak adlandırılan coğrafyanın içinde yer alan bölgelerdir... Kürtler' in, konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçe' yle ilgisi olmayan müstakil bir dildir... "
Başbakan Sayın Erdoğan, bugün aynı görüş demi bilinmez ama Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, görüşlerin de ısrar ediyor. Hedef açık ve nettir. Atatürk'ün, "En büyük eserim" dediği, Türkiye Cumhuriyeti' dir, Yani ulus ve üniter devlet yapısıdır. Oysa Atatürk'ün kurduğu Türkiye modeli, özellikle mazlum uluslar için örnek oluşturmuştu.
Ayrıca etnik eksende, ayrımcı bir model geliştirmek, siyasi özerklikler oluşturmak, iki uluslu, iki dilli anayasa hazırlamak, Atatürk'ün kurduğu Türkiye modeliyle bağdaşmaz. Böyle bir model, Türk toplumu açısından felaket olur.
Atatürk'ün, ulus projesi; Türk, Boşnak, Kürt, Laz, Çerkez, Arap, Arnavut gibi farklı etnik kökenleri öne çıkaran bir model değildir. Aksine, mevcut bütün etnik kökenleri ve kültürleri, bir arada tutan bir bütündür. İnsan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesiyle çelişmez. Kürt açılımının, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal ve siyasal birliğini güçlendirmediği gibi, ülkenin bölünmesine de zemin hazırlayacaktır.
Türk toplumunu, sınıflara ayırmak veya belli bir etnik gruba imtiyaz tanımak ülkemize ihanettir. Nitekim Atatürk, bir toplumda insanları sınıflara ayırmayı 1923' de, söylediği şu sözlerle reddeder. "Meslaiki muhtelife erbabının menafii yekdiğerine memzuç olduğundan, onları sınıflara ayırmak imkânı yoktur ve heyeti umumiyesi halktan ibarettir..."
Bir toplumda, sınıfların olmayışı, toplumu kuran insanların yapısına, yaşayışına ve tabiatına, en doğru bir toplum düzeni kurulmasını sağlar. Toplumdaki farklılaşma ve eşitsizlik, sınıfların ve sınıf mücadelesinin, ortaya çıkması demektir. Her sınıf kendi egemenliğini kurma savaşına girecektir. Bu mücadelenin sonun da insan da olduğu gibi ya hayat, ya da ölümdür.
Türk toplumu, mutlu bir yaşayışa erişmek istiyorsa, sınıfların ve imtiyazların ortadan kaldırılmasını, insan hayatını mutlu kılacak ihtiyaçların sağlanması için, insanların eşitliğini, hak, hürriyet ve bağımsızlıklarını sağlayacak tabii temel ve gerçeklere dayanan bir toplum düzeni olan Türkiye Cumhuriyetine, sahip çıkmak zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti, hak, hürriyet, bağımsızlık, eşitlik ve adalet temellerine dayandırılarak kurulmuştur. Bugün bu unsurlarda aksamlar varsa bunun sorumlusu çok partili dönemde ki tüm iktidarlardır. Mağdur varsa, etnik kökeni ne olursa olsun tüm Türk vatandaşlarıdır. O nedenle, hak verilecekse, tüm vatandaşlara verilmelidir. Belli bir etnik gruba, imtiyaz tanımak, felaket olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi