4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ETNİK, SİYASALLAŞMA!

Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, icraatı ve söylemleri ile insanları sürekli şaşırttı. İktidara geldiği günden itibaren, bir taraftan Anayasa'da ifadesini bulan Türklüğü "alt kimlik" olarak nitelendirdi. Diğer yandan da, Türkiye Cumhuriyeti' ni, kuran ve yaşatan Türk milliyetçiliğini, " etnik" milliyetçilik olarak tanımladı.
Sözde aydınlarla yaptığı toplantılarda ve Diyarbakır'da yaptığı konuşmada da, " Kürt sorunu vardır. Kürt sorunu benim de sorunum " diyerek, tartışma başlatmıştı.
Ve nihayet!
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da, Güneydoğulu bazı milletvekillerinin, kendisine verdikleri, 3 Nisan 2006 tarihli raporla, "Kürt sorunu" ile resmen tanıştı. Raporda:
-Türkiye' de Kürtçe, Türkçe ile birlikte resmi dil olması. İlköğretimden başlayarak, Kürtçe dil ve Kürt folklorik değerlerinin eğitim ve öğretiminin yapılması.
-Tamamen Kürtçe yayın yapan, ticari televizyonların serbestleştirilmesi.
-Genel af ilan ederek, teröristbaşı Abdullah Öcalan dâhil, bütün terör örgütü üyelerinin serbest bırakılması.
PKK' nın isteklerine eşdeğer, diğere istekler yer aldı.
Başbakan Sayın Erdoğan, rapor hakkında ne düşündü bilinmez ama Antalya'da yapılan "Türk Kurultayı"ndaki konuşması ve tavırları, şayet seçime yönelik değilse, gerçekleri anladığının da, bir göstergesi oldu.
Başbakan, geçmişte, Kürt sorununu ile ilgili söylemleri, kendisini sıkıntıya soktu. Eleştiri ve tepki de aldı. Bugün ise "Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır" diyor.
Başbakan Sayın Erdoğan, bir ara, sınır ötesi operasyonla ilgili tezkerenin gereğini yapma yerine, terör örgütüne silah bırakma çağrısında bulundu. Erdoğan, "Yapılacak bir şey varsa parlamento altında gelirsin, yaparsın" diyerek teröristleri Meclis'e çağırmıştı. Oysa DTP' nin, TBMM ve siyasi platformda sergilediği tablo ortada.
Ayrıca ETNİK SİYASALLAŞMA, TÜRKİYE İÇİN FELKET OLUR.
İşte, Yugoslavya!
PKK ve yandaşlarının, gündeme getirdikleri Kürt sorunu, sosyal, ekonomik ve kültürel değil, tamamen siyasi idi. İddialar şunlardı:
Türkler, Malazgirt Zaferi'ni, Kürtlerin katkısı ile kazandı. İstiklal Savaşı, birlikte verilmiştir. Abdullah Öcalan, Türklerin Kürtleri inkâr ettiğini, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, İkinci kurucu ulustan biri olan Kürtlerin, unutulduğunu da iddia eder. Yine, PKK ve yandaşları, Büyük Önder Atatürk'ün, " Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına, "Türk Milleti" denir." tanımını de reddederler.
PKK ve yandaşlarının, hatta sanal aydınlar ve düşünürlerin, " demokratik cumhuriyet" taleplerinin, altında yatan örtülü hedefler ise:
Türkiye Cumhuriyeti'nin, iki kurucusu olan, Kürt ve Türk unsurları, gözetilerek Cumhuriyetin yeniden yapılandırılması, Kürtlerin demokratik ve siyasi haklarının, anayasal ve yasal güvenceye alınmasıdır. Kürtçe' nin, eğitim dilli olması ve benzer onlarca istek...
Bugün PKK terör örgütüne, büyük boyutlarda dış destek vardır. Bu yalnız maddi yardım şeklinde değil, bunun politik yönünde vardır. Türkiye' nin, müttefikleri içinde dahi PKK'ya, dolaylı, ya da doğrudan destek veren ülkeler mevcuttur. Dış desteğin kesilmesi tabii ki politiktir. TSK' nın, yapabileceği bir iş değildir. Bu alanda siyasi iktidara, ciddi görevler düşmektedir. .
Maalesef siyasi irade, çok partili dönemde, "SİYASİ ÇIKARI" için, her şeyi yanlış yaptı. Hal böyle olunca da, olmayacak sorunlar yaratıldı. Sonuçta da, hatalar kaçınılmaz oldu. Türk Milletine ve devletine de ağır faturalar ödetti. Veya Türkiye, ulusal ve uluslararası alanda, çok zor durumda kaldı. Dünya kamuoyu nazarında da, sürekli itibar kaybetti.
Kim ne düşünürse düşünün, Türkler ve Kürtler, yıllardır birlikte yaşamış, kader birliği yapmış, kız almış ve kız vermiştir. Kardeşçe yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek veya huzursuzluk yaratmak, kime ne kazandıracak?
Bu sorunun çözümü, ancak barış içinde bir arada yaşamanın, orta formülü bulunarak sağlanabilir. Bunun yolu ise, "ETNİK" ve ""DİNSEL" ayırımları siyasallaştırmadan karşılıklı sevgi ve saygıyı temel almaktan geçer. Ülkemizde sosyolojik (ETNİK) farklıların siyasallaşması, en çok konuyla doğruda ilgili kesimlere zarar verir. Gelişmelerin faturasını da bu kesimler öder. Etnik ayrışmayı, emperyalist politikalarını sürdürmede, PKK ve Sanal aydınları, taşeron olarak kullanalar değil...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi