
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
ETNİK SİYASET KAOS YARATIR
Türkiye' de, etnik siyaset, her geçen gün güçleniyor. Partiler de siyasi çıkar için bu tür gelişmeleri görmezden geliyorlar. Oysa etnik siyaset ülkemize yapılacak en büyük ihanettir. Çünkü etnik kutuplaşma, hız kazanacak ülkemizde, kaos kaçınılmaz olacaktır.
Nitekim CİA Başkanlarında George TENET, " Nerede bir önyargı ve nefretle karşılaşırsan karşılaş mücadele et. Nerde kaos varsa bil ki arkasında "DİNSEL" ve "ETNİK" bir nefret ve önyargı vardır " demiştir.
Etnik kutuplaşmadan, siyasi iktidarın, sorumluluğu var. Çünkü Ak Parti iktidarının, TRT 6 ve bir etnik kimliğe yönelik açılımları, etnik milliyetçiliği körükledi. Oysa Kürtçe adı altında, üzerinde birleşilen tek bir dil yoktur. Kürtçe' nin, farklı lehçeleri ve değişik şiveleri nedeniyle konuşanların, birbirlerini anlamakta güçlük çektikleri bir gerçektir.
Kürtçe diye bildiğimiz konuşulan lehçelerin, Farsça dil grubuna girdiği ve kelime yoğunluğu bakımından, en fazla Türkçe' ye benzemektedir. Hülasa Kürtçe' nin, herhangi bir lehçesinin, henüz bir kültür aktarımını sağlayacak şekilde geliştirilmemiş olduğu da ortada.
Aslında Türkiye Cumhuriyeti' nin, kurucusu olan Atatürk' ün, önerilerini dikkate almayan veya gereğini de yapmayan siyasi iktidarlar, toplumumuzu, bu tür gelişmelerle karşı karşıya her zaman bırakacaktır. Çünkü anayasanın dışında, sınıf ve diğer ideolojileri temsil eden partiler kurulamaz.
Mevcut anayasamıza göre, partiler cumhuriyet esası üzerinde, yani Atatürkçülük ilkeleri çerçevesinde kurulur ve çalışırlar. Partiler tabii devlet düzenini temelden değiştirmeyi, gaye edinemez veya bu yolda faaliyette bulunamazlar. Ayrıca partiler, kapitalist, faşist bir devlet, ihtilal yolu ile düzeni değiştirme ve dini kaldırmayı, gaye edinemezler. Özellikle de partiler toplumda, sınıfların var olması gayesi güdemezler. Bu yolda, bir faaliyette bulunamaz
Ne var ki Atatürk' ün, bu hedefleri, çok partili dönemde, açık ve örtülü olarak ihlal edildi. Bu nedenle de ülkemizde birlik bozuldu. Ayrı çıkar gurupları teşekkül etti. Bugün olduğu gibi sınıflaşmalar oldu. Elbette böyle bir ortamda, sınıflar ekonomik ve politik alanlarda birbiriyle çarpışarak, kendilerini korumak zorunda kalır. Böyle bir ortamda Kişi/kişilerin ve toplumunun, hak ve hürriyetlerini korumak mümkün olmaz.
Yerel seçimler gösterdi ki etnik kökene dayalı siyaset, ülkeye zarar veriyor. Toplumda kutuplaşma ve zıtlaşmayı da körüklüyor. Türkiye'de, etnik söylem, ülkenin bütünlüğüne zarar verdiği gibi, etnik milliyetçiliği de körükler.
Ayrıca Türkiye' de, etnik grup yok denecek kadar azdır. Nitekim çeşitli araştırmalara ve istatistiklere göre, Türkiye'de yaşayan insanların, en az yüzde 85'i, Türk kökenlidir. Bu derece homojen bir yapıyı, hiç bir millî devletin bünyesinde kolay kolay gösteremezsiniz. ,
ABD'de 'Ethnologue Data from Languages of the World' adlı araştırma kurumunun hazırladığı 'Türkiye'de Etnik Dağılım' başlıklı raporda, 2001 yılı içinde, Türkiye'de etnik nüfus oranı yüzde 13.79 olarak gösterilmiştir (Yani, yüzde 86.21 Türk asıllıdır).
Gene Eylül 2005'te AB Eurobarometer Anketi'nde, ana dilini Türkçe olarak bildirenlerin, (yani Türk kimliğini benimseyenlerin) oranı ise yüzde 93 olarak tespit edildi Marko Polo bile, 13. asırda, bu ülkeye 'Türkiye' demiştir. Başta Anadolu olmak üzere, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar 'daki, bin yıllık Türk yerleşimleri ve bu bölgeye akın akın göç eden Türk nüfusu, arşiv kayıtlarında ayrıntılı şekilde tescil edilmiştir.
Bu gerçeğe rağmen, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 2004 yılında Türkiye hakkındaki politik denetim sürecini koşullu olarak kapatırken, Ankara'dan, Avrupa Azınlık ve Bölgesel Diller Şartı'nı imzalamasını ve azınlık olarak kabul ettiği Kürtlerin kültürel haklarını tanımasını istemişti.
Türkiye' de, etnik yapı üzerine siyaset yapmak veya bu gelişmeye ortam hazırlamak Türkiye' ye ihanettir. Ayrıca, Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil, ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik prensibine dayanır. Türk Milliyetçiliği, ırkçılık, mukaddesatçılık, şovenizim, totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır.
Ülkemizde, son yıllarda, dış ve iç şer odaklar yanında, Avrupa Birliği ülkeleri, Türk Milliyetçiliğini eleştiriyor ama ülkemizdeki etnik milliyetçiliği de körüklüyor. Amaç bellidir
Türkiye'yi Yugoslavya gibi, bölmek veya federal yapıya kavuşturarak güçsüz kılmaktır.
Aslından, ülkemizde, etnik gruplar arasında, hiçbir sorun yoktur. Çünkü Türkler ve etnik gruplar, yıllardır birlikte yaşadı, kader birliği yaptı, birbirinde kız aldı ve kız verdi. Akraba oldu. Birlikte yaşamak ve var olan sorunları da, birlikte çözmek varken, kavga etmek, en önemlisi de bu güzel tabloya zarar vermek, ihanet değil de nedir?