Bu akşam çok önemli bir maça çıkıyoruz. Koca bir sezon boyunca dökülen terin, verilen emeğin karşılığını alma zamanı geldi. Aslında sadece bir sezon ile sınırlamamak lazım bu bekleyişi. Eskişehirspor'a gönül verenler çok uzun zamandır bekliyor böyle bir kupayı, böyle bir başarıyı. Geçen senede yarı finale yükselmiş, İzmir'den dönmüştük. O maçta Fethi Heper'in Kupalı kareografisi açık tribünde açılmış, herkesi duygulandırmıştı. Düşünsenize 1970-71 sezonunda Türkiye Kupasını kazanmışız. O tarihten bu yana sadece bir kez kupada final oynadık, onu da kaybettik. Kupaya olan özlem tam 42 yıllık.
Bitsin diyoruz bu özlem, bitsin istiyoruz bu hasret. Kolay değil elbet. Kolay olsa zaten, 42 sene beklemezdik. Üstelik rakip Avrupa'da ilk dört içine giren, ligde de şampiyonluğu kovalayan Fenerbahçe. Zorlu maç trafiği içinde, diğer hedeflere yoğunlaşan Fenerbahçe'nin kupaya gereken önemi vermiyeceğini düşünenler olabilir. Bence yanılırlar. Üç Kupayı da istiyoruz diyen sarı lacivertliler, yaşadıkları şike sürecinden sonra kendilerini affettirme niyetindeler. Var güçleri ile asılacaklardır her iki maça da. Aslında ilginç bir tesadüf oldu ve bu akşamki maçın provasını üç gün önce Kadıköy'de yaptık. Şanssız bir şekilde yenildik ama tek kelime ile burunlarından da getirdik. Bana göre iki takım arasında 3 önemli fark var. Birincisi, futbolcularımızla ilgili... Kalite, kapasite ve bireysel yetenek açısından hiçbir eksiğimiz yok. Hatta bir Alper, bir Erkan, yüreğiyle oynayan bir Hürriyet yok onlarda. Aradaki farkı daha çok bencillik, beceriksizlik ve biraz da kendini gösterme çabası şeklinde özetleyebiliriz. Daha fazla takım olmalı, yardımlaşarak oynamaya özen göstermeliyiz. İkincisi hakem faktörü... Pazar gecesi Kadıköy'de yaşanan hakem hataları, muhtemelen her iki maçta da yaşanacaktır. Maalesef İstanbul takımlarının böyle bir ayrıcalığı var. Bu yüzden hem Fener'i, hemde hakemi yenmek zorundayız. İki takım arasında üçüncü fark ise şans faktörü. Bu kadar mı şanssız olur bir takım. Bizim her maç da olduğu gibi Kadıköy'de de şutlarımız direkten dönerken, adamların maçtaki ilk şutu gol oldu. İnşallah bu sefer futbol şansı yanımızda olur.
Ve son söz Halil Başkan'a. Genel Kurul'a, seçimlere avantajlı girmek istiyorsa bu tarihi fırsatı kaçırmamalı bence. Para musluklarını açmalı, futbolcuların bekleyen paralı ödenmelidir. Bu turun primi de, öyle bir prim olmalıdır ki, deyim yerindeyse, "ölüyü bile diriltip, oynatmalıdır".