
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Fırına söyleyin ekmek de vermesinler...
-Kurşunlu Külliyesine giden biri:
-"Helal olsun adama! Külliyeye ne güzel de bakıyor! Ne güzel sergiler açıyor! Bir dahaki sefere oyumu Kazım Kurt'a vereyim" falan demez.
Külliye'ye yolu düştüğünde, bakımından düzenlenen etkinliklere kadar gözüne bir şey çarparsa, ya takdir eder ya da tenkit.
Bu da o insanın siyasi tercihi ile vereceği oyu falan etkilemez.
Yani...
Külliye'ye bakıyor ya da bakmıyor diye seçim kaybetmiş ya da seçim kazanmış belediye başkanı yoktur.
HHH
-Kanlıpınar Piknik alanına piknik yapmak için giden biri:
"Helal olsun adama! Piknik alanına ne güzel de bakıyor! Bir dahaki seçimde oyumu Kazım Kurt'a vereyim" falan demez...
Gittiği piknik alanının temizliğinden ve düzenlemesinden dolayı takdir ya da pisliği ve bakımsızlığından dolayı tenkit eder ki, bu da o insanın siyasi tercihi ile vereceği oyu değiştirmez.
Yani...
Piknik alanını temiz tutuyor diye seçim kazanmış, ya da "Piknik alanına bakmıyor" diye seçim kaybetmiş belediye başkanı yoktur...
Ancak...
-Devlet kurumları, kendisine ait olan Külliye ve Piknik alanları gibi yerleri belediyenin elinden geri almaya kalkarsa...
-Bunu siyaseten yaparsa...
-Sözünü ettiğimiz bu geri alma, sırf "Belediye buradan pirim yapıyor. Bunun önünü keseyim" düşüncesiyle yapılırsa...
-Böylece belediyenin halkın gözünde pirim yapmasının önüne geçildiği gibi yanlış bir strateji içinde olunursa...
Ne olur biliyor musunuz?
Cezalandırmak istenilen, "elini-kolunu bağlarım" diye düşünülen, "Bundan sonra devletin malıyla pirim falan yapamayacak" diye zannedilen belediye başkanına büyük kıyak yapılmış olur...
Bu öyle bir kıyaktır ki...
Belediye başkanının arkasında var olan desteği de, gevşemeye başlayan desteği de tavan yaptırır.
Kısacası...
Belediye başkanının elinden kamuya ait yerleri aldığınızı zannedersiniz başta ama...
Aslında belediye'yi bir kez daha verirsiniz...
Hem de farkında bile olmadan...
.....
Çıkartın Eskişehirspor'un günah defterini...
Eskişehirspor'un eski başkanlarından Nebi Hatipoğlu...
"Ben" diyor. "Eskişehirspor'u süper lige çıkarttığımda kulübün borcu 6 milyon liraydı" diyor...
Yöneticilerin kendi aralarında 13 Milyon lira topladığını söylüyor ardından...
Süper ligde ciddi paraların geldiğini ilave ediyor...
Sonra da...
Bugün için mevcut borcun 120 Milyon lira olduğunu belirterek:
-"Eskişehirspor'un borcu 6 Milyon liradan 120 milyon liraya nasıl geldi?" diye soruyor...
Bana göre Eskişehirspor'da bugüne kadar sorulmuş en ciddi soru bu.
Bana göre Eskişehirspor'da bugüne kadar cevabı verilmesi gereken en ciddi de soru bu...
Yine bana göre...
Eskişehirspor'un bu hale gelmesinde "günah defteri" ni ortaya çıkartacak olan da, bu sorunun cevabıdır.
Nebi Hatipoğlu Eskişehirspor ile ilgili tarihi bir soru sormuştur bana göre...
Bu soru "Geçmiş yönetim kurulundaki kişiler bana ne diyemez. Sonuçta imzaları vardır" eklemesiyle bu tarihi sorusuna daha da büyük bir anlam yüklemiştir.
Kısacası...
Bu soru cevap bulmalıdır.
Bu soru cevap bulmadıkça, 6 Milyon liradan 120 Milyon liraya çıkan borcun sorumluları blunup, ortaya çıkarılmadıkça...
Herkes zan altında kalacaktır...
.....
Önce biz adam olacağız...
Yer Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesinin başı.
Hemen her gün yüz binden fazla insanın gelip geçtiği yer.
Cadde üzerinde çöplerin konulduğu bir köşe başı...
Buraya bırakılan çöp poşetlerinden sızan yağ ve pis sular, o her gün yüz binden fazla insanın gelip geçtiği kaldırımı simsiyah bir hale getirmiş.
İğrenç görüntüsünden dolayı üzerinden geçmek mümkün değil.
Geçmeseniz, kaldırımda yürümeniz mümkün değil.
Dikkatimizi çekiyor bu durum.
Zaten ortada var olan görüntü dikkat çekmeyecek gibi de değil.
Hemen çıkartıp cep telefonu ile çekiyoruz o iğrenç görüntünün fotoğrafını.
Fotoğraf çekmemizin üzerinden 5 dakika bile geçmeden, belediye aracı geliyor.
Görevli araçtan bir hortum çıkartıyor ve o iğrenç yağ ve kiri başlıyor temizlemeye.
Bunun ne sıklıkla yapıldığını soruyoruz, "Temizlenmediği gün yok ki! Bak şimdi temizlendi. Akşama ya da yarın sabaha gel, bu temiz görüntüden eser bulamazsın cevabı alıyoruz"
Yazık!
Gerçekten çok yazık...
Yağ ve kirle dolu bir kaldırımda yürümek istemiyorsak önce biz adam olacağız...
Önce çöp nasıl çıkartılır? Onu öğreneceğiz.
Bunu öğrenmedikten sonra o pis kaldırımda yürümemiz zaten bizi rahatsız etmeyecektir.
Zira...
Biz bunu çoktan hak etmiş oluyoruz...
.....
Biraz da gülmek lazım
Süper markette alışveriş yapmakta olan genç adam, kendisini takip etmekte olan bir hanımı fark eder. Kadını görmezlikten gelse de,kadın dik dik bakmaya devam eder.Nihayet kasa önünde kuyruğa gelirler.Kadın adamın birkaç sıra önüne düşmüştür.Kadın derki:
-Özür dilerim. Böyle dikkatli bakmam sizi rahatsız etmiş olmalı. Üzgünüm ama geçenlerde ölen oğluma o kadar benziyorsunuz ki...
Adam şöyle cevap verir:
-Bunu duyduğuma çok üzüldüm. Sizin için yapabileceğim bir şey var mı?
-Evet yavrum az sonra eşyalarımı alıp çıkarken, ne olur bana güle güle anne diye seslene bilir misin?
Tabii ki der, genç adam.Yaşlı kadın çıkarken genç adam ona el sallar ve güle güle anne diye seslenir.Adam birisini mutlu etmenin mutluluğu içinde gülümser ve ödeme sırası kendine gelince kasanın 150 dolar yazdığını görür, kasiyere sorar:
-Bu nasıl olur, alt tarafı üç parça eşya aldım, der.
Kasiyer gayet sakin cevap verir:
"Anneniz hesabını sizin ödeyeceğinizi söyledi"