
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
FORMANIZI ALIN DA ÜŞÜTMEYİN!
Önceki gün, Eskişehirspor'a gönül vermiş, tribün çocuğu olmanın gururunu taşıyan tanıdık bir gençle sohbet ettim..
"Gazeteler transfer sezonunda niye bu kadar yalan yazıyor?" diye sordu. "Sizler istediğiniz için" dedim. Güldü... "Haklısın" dedi, "Yalanı o kadar doğru yazıyorlar ki, inanmak istiyoruz ve tepkisiz kalıyoruz." Bu kez ben güldüm. "Her yıl olduğu gibi bu yaz sezonunda da o kadar futbolcuyu bu şehre getirdiler de, sizleri hâlâ kendinize getiremediler!"
Mehmet yıldız olayına bakıyorum da...
Adam olmak kişilik hakkı değil. İnsanlık ödevidir. Hele yaşadığınız memlekette, dansözlüğe merak saran erkekler, Ankara havasıyla her yerde göbek atıyorsa.
Sezon öncesi şike soruşturmasının ardından oluşan kargaşanın altından kalkacak bir federasyonumuz var mı?
Bir Futbol Federasyonu Başkanımız var. Adam kendi yönetimini öylesine temiz ve pak gösteriyor ki, şaşırıyorum. "Demek ki" diyorum, "Futbolumuzun kirinden temizlenmesi için Mehmet Ali Aydınlar gibi birine ihtiyacı varmış!" Saygıda kusur edeceğiz ama... Bu beyefendinin, geçerli olan delilleri göstermesi gerekiyor, temizlik masalı için. Çünkü biz, aynadaki görüntüsüne bile inanmayız böyle politik birinin!
Kendisine başkanlık kazandırmanın ustalığı, bu beyefendide mevcut. Böylesine iddialı konuşan birinin, kendisinden önceki yılların ne kadar kirli olduğu konusunda da bir fikri vardır sanırım. Ya da, kendi yönetimindeki temizliğin kıstası nedir? Bu konuda bize yardımcı olur mu? Hem tarihin kirini ortaya çıkarmış oluruz... Hem onun yönetimindeki futbolumuzun temizliğinin farkına varmış oluruz!
Fena mı olur.
Kulüp başkanlarına bakıyorum...
Sefil bir ülkede, akıl almaz transfer ücretleri. Kulüplerin vergi borçlarını bile vatandaşına ödeten devlet düzeninde, bu kulüp başkanları trilyonları sokağa atmayıp ne yapacak? Sorun bakalım, adı büyük başkanlardan hangisi, üç yıldan birini "Ben bu sene başarı vaat etmiyorum, altyapıya önem vereceğim" mesajıyla kapatacak yüreğe sahiptir?
Yalan bir dünyada yaşıyoruz zaten. Yalanlar, insanların hayatlarına işlenen inciler gibi. Doğrular, eski zaman sokaklarındaki unutulmuş şarkılara benziyor.
Eskişehirspor'un yolu uzun. Yol uzadıkça düğümler de çoğalacak. Lig fikstürünün belirsizliği bir kenara, geçtiğimiz yıllarda yaşanan gerçekler sezon sonundaki duruşun güçlüğünü işaret ediyor. O yüzden yüreği sağlam adamlara ihtiyaç var. Bülent Uygun ve Ümit Karan gibilere değil...
Eskişehirspor önümüzde ki sezon süper ligde başarılı olmak istiyorsa, bulmacanın anahtarı sağlam takım iskeletine sahip olmakta ...
Yaratıcı orta saha açığı mevcut. Her rakip hazırlık maçlarındakiler gibi olursa, bu kadroyla devam etmekte sakınca yok! Ama gelecek maçlarda, çelik gibi takımlarla boğuşmak var. Kuşkuları onarmak için, hayati köprülere gerçek askerler gerekiyor. Ve de gençler gerekiyor. Eskişehirspor'da, alt yapıdan gelen gençleri, hazırlık maçlarında bizlere gösterebilecek bir teknik adamı, ne zaman göreceğiz acaba?
Bu konuda Skibbe'nin geçmişine bakarak umudum var!
Ligin geç başlayacak olması onun içinde avantaj teşkil ediyor.
Eksikleri iyi tespit etmesi halinde Alman disipliniyle bu ligde başarıyı yakalaması konusunda bir engel yok. Geldiği ilk gün transfer istemesi bunu gösterir cinsten.
Takımların sezon öncesi hazırlıklarını izlerken, bardağın dolu tarafına bakıyorum.
Kamara'nın şu ana kadar en heyecan verici transfer olması bir yana, Boyd ile birlikte takımın forvetteki tüm ihtiyacını karşılayacağına inancım tam. Işık hızında bir forvet... Rakip defansın ezberini bozmak, onun genlerinde var. Bunu en net biçimde şu ana kadar oynadığı hazırlık maçlarında hissettik. Uzun koşulara elbette pahalı ve görkemli isimler gerekiyor. Ama Eskişehirspor'un geleceği gençlerde... Suyunu taştan alan değirmen devrine dönüş yapmakta... Eskişehirspor'un yıllanmış kangreni bu...
Garip bir hava esiyor ülkede... Terör, şike bunalımı ve klasik sezon öncesi söylemleri... Sorun yaratma uzmanları, şimdiden işe başladı bile...
Pusulası paslanmış bir memlekette, az sayıdaki doğru insanın, az bulunur kaliteli futbolcunun, ülkenin ışığı olduğunu görüyoruz. Güzel günler görme umudumuzun sebebi de onlar oluyor!
Halkın yorgun düştüğü ülkelerde. Futbol da yalandır, ekmek de, emek de... Futbolun tohumları, torunlarımızı bile zehirleyecek kadar bilinçli ekiliyor. Bizden öncekilerin bizlere bıraktığı güzellikler de yaşamıyor artık. Böyle ülkelerde içindeki dürtüleri şuursuzca kullanan televizyon soytarıları el üstünde taşınıyor. Şimdi yeni sezon hazırlıklarının son rötuşları yapılıyor televizyonlarda. Kim bilir neler bekliyor sizleri. Ve sizler, kim bilir hangi kalleşliğe yer yatağı sereceksiniz, ekran başında? Duyuyor musunuz, şimdiden uluyup duruyor rüzgârlar! Aman, üzerinize formanızı geçirin de, üşütmeyin!