4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

FRİG VADİSİ VE ARAŞTIRMACILAR

Frigler, M.Ö 1200 yıllarında Anadolu'da Hitit egemenliğine son vererek, birlik oluşturan, bir Anadolu Uygarlığıdır. Günümüzde Frigya Vadisi olarak biliniyor. Vadi, Kütahya-Eskişehir-Afyon Bölgesi'nde yer almakla beraber, Frigya bölgesinin, çekirdeğini meydana getiren asıl alan, bugün Sakarya Nehri ve Büyük Menderes nehrinin, yukarı çığırları arasında yer alan küçük platoodur.
Frigya'nın iki önemli merkezi vardı: Biri siyasi bir merkez olan Gordion, diğeri ise dini merkez durumundaki Midas Şehri (Yazlıkaya). Hititlerden sonra Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya'da, Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak özere birçok eser bulunuyor. Bunlar, doğa koşullarından dolayı yıpranmış olsalar da günümüze ulaşmışlar.
Friglerin, ana tanrıçası Kybele'ye adanmış, açık hava tapınakları, sunakları ve kaya mezarları ile savunma barınma amaçlı mağaralar, Frig Vadisi'nde en çok göze çarpan eserler arasında. Doğal kaya yapısı ve çam ormanlarıyla, Frig Vadisi adeta tarih, doğa ve insan sevgisinin, iç içe geçtiği uygarlıklar mozaiği halinde.
Türkmen Dağı'ndaki, volkan tüfünün kolaylıkla işlenebilir olması, Frigler'in bunları oyma ve yontma yoluyla çeşitli amaçlarla kullanmalarını sağlamış. Bu nedenle, birçok köyde kayalara elle oyularak işlenmiş mezar odaları, ağıl ve ahır olarak kullanılan mekânlar, sarnıç ve ambarlar, sığınma ve barınma amaçlı kullanılmış mağara ve mezarlar bulunuyor. Hülasa frig vadisi, Kapadokya'dan daha da güzel. Yeter ki bu bölgedeki illerin ilgilleri ve halkı, frig Vadisi'ne sahip çıkarak turizmin hizmetine sunsunlar.
Öte yandan Friglerin yaşadığı bölgeler ve özellikle de kültürü, pek çok araştırmacı tarafından incelendi. Ancak yeteri kadar ilgi görmedikleri gibi, araştırma sonuçlarına da istenen düzeye sahip çıkılmadı. Bu araştırmacılardan biri de Sayın Nadir Yaz'dır. Sayın Yaz, 1999 Mart ayından itibaren, Eskişehir merkez olmak üzere, Çorum'dan, Balıkesir'e kadar 22 ili gezerek, Frig uygarlığının izlerine ulaşmaya çalıştı. Uygarlığın Batı'dan değil Asya'dan dünyaya yayıldığının belgelerini, "Bir Rüyadır Anadolu Adlı " eserle ortaya koydu.
Frigler'le ilgili "Bir Rüyadır Anadolu" adlı araştırma, bugüne kadar bu konuda bir kişinin yaptığı en kapsamlı çalışmadır. Kitapta, Anadolu'nun geçmişi; Frig Devleti, Friglerin hayatı, sosyal yaşamları, dilleri, dinleri ve sanatları ve komşuları, detaylı bir biçimle ele alınmıştır.
Sayın Yaz, Frigler ve Frigya konusunda, üç kez Eskişehir, bir kez Kütahya ve bir kez de Ankara'da olmak üzere dört kişisel fotoğraf sergisi açtı. Özellikle Ankara'daki sergiye ilgi oldukça büyük oldu. Ancak Firglerle ilgili çalışmalarında, ne sivil toplum kuruluşlarından, ne de üniversitelerimizden destek görmedi. Eskişehir' deki kurum/ kuruluşlarda, her konuda olduğu gibi, bu konuda da kendisine yardımcı olmadı. Üstelik Sayın Yaz' a göre, " Herkesin farklı plânı var veya kimi siyasî çıkar, kimi şöhret, kimi para peşinde. Hatta kimileri de destek değil, köstek oluyor! "
Sayın Yaz, aynı zamanda bir yazardır. 1986'da, "Batı Trakya", Kasım 2000'de" Toprak Affetmez"," Bir Avuç Nefes"; 2001'de "Öteyüz"; 2002'de, "Ağlaya Bozkır", "Yunan Dostluğunda Geçen Günlerim", 2006'da, "Bir Rüyadır Anadolu" adlı kitaplarını yayınladı
Maalesef insanımızın, kendi imkânları ile yaptığı başarılı araştırmalara sahip çıkılmaması sonucu, meydana gelen ve gelecek olan gelişmeler, ülkemizde kalıcı hale geldi. Pek çok araştırmacı da, bu tür gelişmelerle, karşı karşıya kaldı.
Nitekim 10 yıllık çalışmalarım sonucu, 1971 yılında, kendi imkânlarımla, 1000' e yakın ders aracı yapmış, Eskişehir' de sergilemiştim. Basın ve kamuoyu sergiye sahip çıkarken, sergi sonrası, çalışmalara ve ders araçlarına sahip çıkan bir makam olmadı. Ancak zamanın Eskişehir Valisi Sayın Saraçoğlu' nun, övgü dolu sözleri ile 1. Hv. Kv. ve Sıkı Yönetim Komutanı Sayın Hv. Korg. İrfan Özaydınlı' nın, " Sayın Kantarcı, sergide gördüklerim, her türlü takdirin üstündedir. Yoktan var etmenin de, en güzel örneğidir. İçtenlikle tebriklerimi ve takdirlerimi sunarım" ifadeleri tek tesellimiz oldu.
Ne yazık ki ülkemizde ve Eskişehir'de, kendi imkânları ile hizmet eden, inceleme ve araştırma yapan, ülke için, çok faydalı sonuçlar elde eden insanlarımıza, gereken değer verilmiyor. Onlarca çalışma da boşa gidiyor. Kaybeden ise ülke oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi