
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
FUTBOL ERKEK OYUNU, PEKİ YA TRANSFER?
Sonucu belirleyen kaç adam kaldı dünyada?
Eskişehirspor tarihindeki en golcü adamın adı nedir?
Top ayağına geldiğinde, sözcüklere bile anlam katan kimdir?
Arkadaşlarını galibiyete kışkırtan kaç emekçi tanıyorsunuz?
Bizim çocukluğumuz da rüyalara masal taşıyan Zafer Tüzün'ün futbolculuğunu, golcülüğünü ve kişiliğini, hangi cümlelerle anlatsak yetersiz kalır.
Başını dik tutan, o dağ gibi adamı...
Benim için acı olan taraf onu sadece bir sezon izleyebilmekti. Ancak Atatürk stadında seyrettiğim ilk maçta Eskişehirspor duruşunu onda hissetmiştim.
Şimdi Eskişehirspor'da Teknik Danışmanlık görevi yapacak Zafer Tüzün.
Kendisiyle dün kısa da olsa sohbet etme fırsatım oldu. 'Hocam Eskişehirspor için düşüncelerin ve projelerin var mı' dedim. Kendisi daha sonra basın toplantısı yaparak açıklayacağı bazı detayları samimiyet ile anlattı. Eskişehirspor'un öncelikle artık bir futbol ekolünün olması gerektiğinin altını çizdi. Ve ekleyerek alt yapıya kadar geniş sorumluluk alıp, görevi kabul ettiğini belirtti. Futbolda belli bir ekolün oluşması için; alt yapıdan üst yapıya kadar sistemli bir çalışmanın gerektiğini biliyoruz. Tüzün'ün de kafasında böyle projelerin olduğunu duyunca rahatladım. Benim duymak istediğim; ancak söylemde kalmaması gereken asıl işler bunlar. Çünkü Camiası ile paralel olarak Eskişehirspor'un artık büyük bir kulüp olması için gerekenleri söyledi Zafer Tüzün.
Ben kendisinin görev yapacağı süre içersinde futbolculuğunda ki becerisi ve zekası ile birlikte iş bitiriciliğini kullandığı takdirde; başarılı olacağına gönülden inanlardanım.
Ancak taraftarlar arasında daha şimdiden Tüzün ile ilgili ön yargıların olduğunu görünce şaşırdım. Zafer Tüzün'ü Fenerbahçe ile bağdaştıran zihniyetleri hayretle karşıladım ve hatta inanamadım. Geçmişte Profesyonel anlamda işini yapmış bir kişinin daha göreve geldiği ilk günde icraatlarını görmeden yargılanmasına da anlam katamadım. Ama Türkiye'de olduğu gibi Eskişehir futbolunun da acı gerçeği ne yazık ki bu!
Bizler özümüze dönmeyip, kendi çocuklarımıza sahip çıkmadığımız müddetçe sorunlarla boğuşmaya devam edeceğiz.
Bu şehirde Batuhan'ın şimdiye kadar yaptıklarını, Alper yapsaydı Eskişehirspor forması giyebilir miydi?
Başta basın olarak bizlerle birlikte taraftar bu çocuğun biletini keserdik.
İçinde aşk olmayan adama ne kadar destek verirseniz verin, onu ayağa kaldıramazsınız.
Eskişehirspor aşkını içinde taşıyanlara sahip çıkılması her zaman bu şehrin yararına olacaktır.
Kim ne derse desin ben bu konuda Eskişehir milliyetçisiyim.
Kendi içinde sorunları çözmedikçe istediğin kadar transfer yapsan ne yazar.
Eskişehirspor, yabancı pazarında gelecek arıyor da, kendi çocuklarına niye önem vermiyor?
Alt yapı antrenörlerinin 31 Mayıs 2011 itibariyle sözleşmeleri sona erdi. Hala elde ki mevcut antrenörlerle sözleşme imzalanmadı. Onlarda haber bekliyor, kara düzen çalışmaya devam ediyor. Hepsinin kafasında doğal olarak soru işaretleri var.
Emek, bilgi ve Eskişehirspor ruhunu içine çekmiş olmanın alt yapıda hükmü yok mu?
Üstelik bu antrenörler gençlere değer veriyorsa ve hedef aydınlık bir gelecekse.
Alt yapı adamlarıyla ipleri tam anlamıyla koparmadan, yenilerini aramak ya da muallakta kalmak, yönetici beceriksizliği değil de nedir?
Teknik direktör Bülent Uygun'un alt yapıya el atacağı ve kendi ekibini getireceği dilden dile dolaşıyor bugünlerde.
Her antrenmanda değiştirdiği eşofmanı kadar Alt yapıya değer vermeyen bir teknik adamın bu işe soyunması; Ümit Karan'ın sportif direktör olması olayı kadar ilginç değil midir sizce?
Zorlu bir dönemde göreve gelen Zafer Tüzün'ün ilgilenmesi gereken ilk işi bu olacak galiba!
Yönetimden bu konuyla ilgili bir açıklama bekliyorum açıkçası. Genç futbolcularla poz vermeye gelip ahkam kesenler asıl şimdi konuşsun da antrenörlerine ve geleceğin futbolcularına sahip çıksın.
Bu sezon henüz bitmemiş transfer öykülerinden, gerçekler hakkında yorum yapmaya fırsat kalmıyor. Ama bir gerçek var... Bu saatten sonra gidenlerin, gelenlerden daha değerli olacağı kesin. Ve sanıyorum ki, her yönetici "kaçırdığı gemilerin" tesellisini sunacak taraftarına.
Eskişehirspor'un geçen sezonun üstüne çıkması gerekiyor ki, beklenen Avrupa düşlerinin kapısı açılsın. Ve ne yazık ki, sadece söylemde kalan efsanevi transferlerden başka, açığı kapatacak transfer henüz yapılmadı. Görünen o ki Eskişehirspor Avrupa düşlerinden bu yılda mahrum kalacak. Beklenen o taş gibi takım hâlâ kurulmadı.
Sezon başlamadan önce çeşitli vaatler verilen tek futbol ülkesiyiz.
Oysa bilinmelidir ki, önce hayaller ölür.
Hayalleri gül olanın. Gerçekleri dikenli olur.
Futbol erkek oyunu olabilir ama... Transfer için aynı şeyi söyleyemem.
Her taraftarın, kendi payına düşen bir transfer yalanı vardır, okuduğu gazetelerde!
Tribündeki insanlar, kendileriyle yüzleşmedikçe.
Başkalarını eleştirmeye yüzleri olmayacaktır.
Kahraman ile soytarının aynı kefeye konduğu adaletsiz bir terazidir futbol.
Bizde medya parlatır, kulüp başkanları cilalar. Hatta öylesine ki, kulüpleri bile futbolcular yönetir hale gelir.
Hepimizde ortak olan tek Eskişehirspor'un büyük aşkı!
Gönül verdiğimiz formanın eskiden futbolcusunu da ruhunu da ezbere okurduk. Boynumuzu kulüp yazarları gibi tasmalara uzatmadık. O yüzden, sevdiğimiz renklere meydan okumakta bile sakınca görmedik. Bir yaşam kavgasının içinde, kimimizin aklı mazide kaldı, kimileri yalan düşlerin peşinden koşuyor hâlâ. Ruhların değerini yitirdiği bir ülkede, ticari bir ilişki kuruldu formalarla renkler arasında. Sistemli bir şekilde, bütün güzellikleri kemirdiler. Ne eski futbolcular kaldı, ne eski zaman yöneticileri. Kulüp savaşlarının tek amacı oldu para.
En büyük örnek önümüzde... Şimdiden Sezer Öztürk'te Fener'e hayırlı olsun. Tepe tepe kullansınlar. Türkiye'de Fenerbahçe'den başka bir yerde oynamam diyen bir zihniyet ile Eskişehirspor'un zaten işi olmaz...
Bu sezon transferde yaşananlar size garip gelmediyse. Sizdeki iyimser ruha hayranım!
Formasının içine sadece bedenini sokan adamlar, hangi rengi seçerse seçsin, o formaya ruh kazandıramaz. Bu konuda yeterince güçlü kanıtlarımız var zaten.
ES-ES renkleri bizim hayatımızın süsüdür. Yoksa bizden çok kim sever SİYAH-KIRMIZI'yı?
Formalar alın terinin öyküsüdür. Bize bu öyküyü canlandıracak ve yaşatacak insanlar lazım!
AMA ANLAYABİLENE?