1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Geçin bunları...



-Belediye seçimlerinin birkaç ay sonrasıydı.
Odunpazarı Belediyesine gitmiştik vergi ile ilgili işimizi halletmek için.
Belediye'de çalışan bir arkadaşımız gördü.
Sağ olsun düştü önümüze, hallettik işimizi.
Dışarıda bir çay ikram etmek istedi.
Kıramadığımız için Belediye'nin önünde, ağaçlar altında bulunan banklara oturup, içmeye başladık çayımızı.
O sırada, ellerinde dosyalarla bir oraya bir buraya koşan 4-5 kişinin oldukça telaşlı davranışlar içinde olduğu dikkatimizi çekti.
Sorduk belediye'de çalışan arkadaşa "Bunlar kim?" diye.
-"Abi bunlar seçimin ertesi gününden itibaren her gün buradalar" dedi önce.
Ardından da...
Fetullah hareketine mensup insanlar olduğunu söyledi.
-"Peki her gün buraya niçin geliyorlar?" diye sorduğumda ise belediye'de çalışan arkadaş:
-"Abi bunlara ait okul ve yurtlar ile bazı kursları kapatılmış. Hemen hepsi Odunpazarı bölgesindeymiş. Bunlar da her gün buraya gelip 'Biz Belediye seçimlerinde sizi destekledik' diyerek, başkan Kazım Kurt'un bu kapatılan okul, yurt ve kursları yeniden açmasını istiyor. Kazım Kurt 'Kesinlikle olmaz' dedikçe her gün gelmeye devam ediyorlar. Her defasında da aynı şekilde 'kesinlikle olmaz' cevabı alıyorlar. Başkan bu konuda kesinlikle taviz vermiyor" demişti.
Olay ilgimizi çektiği için takip ettik meseleyi.
Odunpazarı'nda o okullar, kurslar ve yurtlar hiç açılmadı.
Zaman zaman arayıp bilgi aldığımız arkadaşımızın söylediğine göre de, bu işin takibini yapan o örgütün üyeleri de, bu işin olmayacağını idrak etmiş olmalılar ki, bir süre sonra belediye'ye gidip gelmeyi bırakmıştı.
***
-2009'da yaşanan olayı hemen herkes bilir.
Fetullah Gülen Eskişehir'e özel bir Üniversite kurmak ister.
Üniversitenin yeri kiralanır.
İş sadece Büyükşehir belediye Meclisi'nde görüşülecek olan 25 binlik planlar içinde bu satın alınan yerin özel Üniversite alanı olarak kabul edilmesine kalmıştır.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve meclisin DSP'li çoğunluğu Eskişehir'de cemaatin bir Üniversitesine sıcak bakmıyordu.
Nitekim...
O tarihlerde CHP'lilerin de tutumu ve düşüncesi, aynı Büyükerşen ve DSP'liler gibiydi.
Her neyse...
Söz konusu konu Büyükşehir belediye Meclisine görüşülmek için geldi.
Konunun kabul edilmesi için dönemin AK partili meclis üyeleri ve yönetimleri, mecliste çoğunluğu olan Büyükerşen ve DSP'li üyelere bu işin olması için adeta yalvarıyordu.
Fakat yalvarmaları fayda getirmedi.
İstenilen yer ret edildi ve özel Üniversite yeri plan üzerinde kaydırıldı.
Bu durum, söz konusu cemaat Üniversitesi'nin kurulamayacağı anlamı taşıyordu.
Alınan bu ret kararıyla birlikte mecliste ortam gerildi.
Dönemin AK partili meclis üyeleri "biz bunun hesabını nasıl veririz?" diye kara kara düşünmeye başladı.
Meclisin izleyici alanında cemaatin o dönem sözde imamlığını yapan kişi ile avenesi, orada bulunan CHP'li Kazım Kurt ile İbrahim Arslan'ın üzerine yürüdü.
İstedikleri Cemaat Üniversitesinin gerçekleşmeyeceği kararının üzerlerinde yarattığı kızgınlıkla hem AK partili meclis üyeleri, hem de Cemaatin o günkü kadrosu meclis salonundan "Biz bunun hesabını size sormayı biliriz" tehdidiyle adeta bağırarak çıktı.
***
Sonuç olarak...
AK partililer, bu cemaatin isteklerini yerine getirmek için can attıkları dönemde, gerek Yılmaz Büyükerşen, gerek Kazım Kurt, gerek Ahmet Ataç ve gerekse o dönemin DSP'li ve CHP'li aktörleri, üzerlerine düşenin fazlasını yaptı.
Bugün AK partililer bile, hatta o dönem bu cemaat için emir eri gibi çalışan AK partililer bile şu yaşanılan darbe girişimi sonrasında "İyi ki böyle yapmışlar. İyi ki o zaman bizim de istediğimiz Cemaat Üniversitesini engellemişler" diyor.
Bunu resmen itiraf ediyor.
İşin tuhaf tarafı...
AK partililer bile böyle bir itirafta bulunup 2009'daki bu tavırları nedeniyle Büyükerşen, Kurt,Ataç, DSP ve CHP'nin o dönem doğru olanı yaptığını kabullenirken, bazılarının hala çıkıp "Büyükerşen Fetullah hoca ile Amerika'da görüşmüş" ya da "Fetullahçılar son seçimde Kazım Kurt'u desteklemiş" gibi iddiaları gündeme getirmesi ve bunun üzerinden başka bir hesabı görmeye çalışması çok komik geliyor.
Gerçi Büyükşehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen "Fetullah Gülen ile hiçbir zaman hiçbir yerde karşılaşmadım" açıklaması yaptı ama...
Velev ki görüştü farz edelim...
Bu görüşme iddiası üzerinden hareketle Büyükerşen ile bazı hesaplaşmalar içinde olanların "Görüşmek suçsa, AK Parti içinde Fetullah ile görüşmeyen mi var?" diye düşünüp "Ben ne saçma bir iddiada bulunuyorum böyle?" diye düşünmesi gerekmiyor mu?
Cemaatin son seçimde CHP'yi desteklediği iddiası üzerinden hareketle Kazım Kurt ile bazı hesaplaşmalar içinde olanların "İyi de bu Fetullah örgütü 2002 yılından bu yana yapılan tüm seçimlerde de AK parti'yi destekledi ama" diye düşünmesi gerekmiyor mu?
Sonuç olarak...
Hem Büyükerşen, Kurt ve Ataç...
Hem de dönemin DSP ve bugünün CHP'sinden hesap sormak isteyenler vardır,olabilir.
Ancak...
Bu sormak istedikleri hesabın Fetullah terör örgütü üzerinden görülmek istenmesi son derece yanlış bir stratejidir.
Hele hele...
Hesap sorulmak istenen kişilerin bu örgüte karşı verdikleri mücadele orta yerde dururken yapılmak istenen bir o kadar da komiktir.
O yüzden...
Geçmişten kalan bir hesabın peşinde olanların, bu insanlardan görmek istedikleri hesabı Fetö terör örgütü üzerinden sormaya çalışması yerine, daha gerçekçi konular üzerinden yapmalarında fayda vardır.
.....

Keser-sap ve hesap olayı...

-Balyoz ve Ergenekon soruşturmaları esnasında generaller bir bir tutuklanırken "İyi ki bunlarla savaşa falan girmemişiz" diyen Bülent Arınç hakkında Fetö terör örgütü ile bağlantısı olduğu iddiasıyla dava açılmasından...
-Ergenekon soruşturması nedeniyle olup biteni içine sindiremeyip intihar eden Deniz Albay'ı için "Kurşuna kafa atmış" diye dalga geçen savcının tutuklanmasından...
-Ergenekon ve Balyoz'da tutuklanan subay eşlerinin yaptığı eylemleri eleştirmek için "Bunların da eşleri hep sarı saçlı. Bari kocalarının resimlerinin olduğu tişört giysinler" diye dalga geçen kadın gazeteci bozuntusunun hapiste olmasından.
-Başarılı askerleri ordudan uzaklaştıran subayların...
-Başarılı polis müdürlerine kumpas kuran cemaat polislerinin...
-Soru çalarak insanların haklarını yiyen devlet üst kademesinin içerde olmasından...
-Gezi sırasında "bunlar Devleti yıkmak istiyorlar" diyen bir valinin, devleti yıkmak isteyen bir terör örgütü üyesi olmaktan dolayı tutuklanmasından...
-Cihaner'i makamında tutuklayan savcının Eskişehir'de tutuklanmasından.
Ve...
-Devlet ve millet adına görev yapması gereken ama cemaate çalıştığı ortaya çıkan Hakim, Savcı, Asker,Emniyetçi,Akademisyen,İmam,öğretmen vb insanların görevden alınmasından,tutuklanmasından ve açığa alınmasından dolayı "Keser-Sap ve Hesap" olayının devreye girdiğine inanıyorum...
























Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi