4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

GEÇMİŞİ ELEŞTİRMEK!

İstiklal Mahkemeleri dosyaları, tozlu raflardan indiriliyor. Meclisin arşivinde, İstiklal Mahkemeleri'yle ilgili 914 bin 695 sayfa belge ile 158 eski defter bulunuyor. Eski Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin tarafından, 23. Dönemin sonlarında başlatılan çalışmayla, 8 kişilik bir ekip belgeleri günümüz Türkçesine çeviriyor. 1,5 yıldır süren çalışmanın, 2-2,5 yıl daha süreceği tahmin ediliyor. Çevirinin tamamlanmasının ardından, arşivin açılıp açılmayacağına Meclis Başkanlığı, ya da Başkanlık Divanı karar verecek.
İstiklal Mahkemeleri dosyaları, kamuoyuna açıklanır mı bilinmez ama o günün şartları ı bilmeden, geçmişi eleştirmek, ne eleştirenlere, ne de Türk toplumuna yarar getirir. Bilakis ülkede kutuplaşmayı artırır.
İKTİDARIN VE MUHALEFETİN GÖREVİ, ATALARIMIZIN ELEŞTİRMEK DEĞİLDİR. ATALARIMIZIN YANLIŞLARINDAN İBRET, DOĞRULARINDAN ÖRNEK ALARAK İCRAAT SERGİLEMEKTİR.
Cumhuriyetimizin özü Lozan, da, son yıllarda tartışma konusudur. Bu gelişmeleri gündeme getiren veya karşı tez üreten lider de yok. Oysa Lozan, bizim devletimizin ve Cumhuriyetimizin mayasıdır. Türkiye, Kurtuluş Savaşı ile Lozan'da, büyük bir zafer kazanmıştır. Çok büyük mücadele vermiştir. Lozan'la, Türkiye, egemenliğini, eşitliğini dünyaya kabul ettirmiştir. Cumhuriyet, bunun üzerine kurulmuştur.
Başta büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, üzerinde en büyük titizliği gösterdikleri noktalar bunlardı. O kadar ki, Lozan Anlaşmasına, bir müddet ara verilmiş ve anlaşmanın birinci bölümü başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Türkiye, hedeflerini elde etmek için, yeni bir savaşa hazır olduğunu ilan etmiş, derhal seferberlik hazırlıklarına başlamıştı. Çünkü batı ülkeleri, Türkiye'yi egemen ve eşit bir devlet yapmak istemiyorlardı. Ancak Türkiye, kararlı tutumu sayesinde, sonunda istediğini aldı.
Ne yazık ki Lozan'da kurduğumuz devletle, bugün vardığımız nokta arasında çok önemli bir fark var. Lozan'da, Türkiye, kendi kararını, kendisi veren bir devlet olduğunu kabul ettirmişti. Cumhuriyetimizi kuranlar, Türkiye'yi karar veren bir ülke haline getirmişlerdi. Maalesef bugün ulaştığımız noktada, Türkiye başkalarının aldığı kararlara uygulayan, bir devlet haline getirilmiştir. Üzüntü verici ve hazin olan da budur.
Son yıllarda ise "EYALET" sistemi gündemdedir. Kenan Evren' de sonra, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Milli Savunma Bakanlarından Vecdi Gönül, Tekirdağ'da katıldığı bir açılış töreninde, federalizme ve Amerika'ya övgüler dizdi. AKP'li Bakan, ABD'nin eyalet sistemi uygulamasında, Osmanlı Devleti'nden esinlendiğini söyledi.
Oysa Osmanlı devletini, çökerten de eyalet sistemi oldu. Nitekim Avrupa ülkeleri, Balkan toplumlarının, milliyetçilik hislerini kamçılamış, önce ayaklanmaları, sonrada savaşlarla istenilen sonuca ulaşmışlardır.
Diğer bir gerçek ve sorunda, iktidarlar, 1944'ten itibaren, milliyetçi politikaları terk etmiş, uydu ülke konumuna doğru hızlı bir şekilde sürüklenmiştir. Çok partili döneminde ise bu süreç, daha hız kazandı. IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlardan, alınan dış borç ise kötü gidişin tuzu biberi oldu.
Hülasa borçlanarak devlet yönetmek, kalıcı hale geldi.
Oysa Türkiye, Lozan' dan itibaren, dış borç almamaya çok özen gösterdi. Çünkü Lord Curzon, " EĞER İLERDE, BİZE BORÇ ALMAK İÇİN GELİRSENİZ CEBİNİZDEKİ BUGÜN KABUL ETMEDİĞİNİZ BÜTÜN SİYASİ TAVİZLERİ ÇIKARACAĞIZ" demişti.
Yine ABD Başkanı, " BİZ MALİ GÜCÜMÜZLE, DEVLETLERİ İSTEDİĞİMİZ GİBİ YÖNLENDİREBİLİRİZ." diyerek, bir gerçeği ortaya koymuştu.
Cumhuriyeti kuranlar, Osmanlı devleti' nin, son zamanlarındaki borç tablosunu ve Türk milletinin önüne konan faturaları, çok iyi bildikleri için, dış borç almadan devleti idare ettiler. Buna rağmen de, 150 ton altın bıraktılar.
Yine Atatürk döneminde, dış ticaret açığı olmadan, enflasyona başvurulmadan, dengeli ve istikrarlı bir kalkınma sağlanmış ama bugün siyasiler bu dönemdeki olayları gündeme getirerek bu başarılı tabloyu eleştiriyorlar. Oysa geçmişteki olayları gündeme getirmek ve eleştirmek, çözüm değildir.
Bugün bakıyoruz, Türkiye, dünyanın en borçlu beş ülkesinden biridir. Dünyada fert başına düşen milli gelirde ise, dünya da 99 sırada, İnsan gelişim endeksi, mili gelirle birlikte eğitim ve sağlık göstergelerini içeren sıralama da ise 92. sırada geliyor. Bu durum da, dünyada 91 ülkenin insanı, Türk insanından daha zengin ve daha iyi bir hayat sürüyor.
Durum bu iken, siyasiler, bu gerçeklerden, söz etmedikleri gibi, mevcut tabloyu nasıl değiştireceklerinden hiç bahsetmedikleri gibi, ne Türkiye üzerinde oynanan oyunlardan bahseden, ülke ve halkın sorunları çözen, ne de proje üreten, en azında kafa yoran var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi