
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Gelinen nokta hep "Lanet olsun! Olsun da nasıl olursa olsun!" a geldi...
Yayınlanma:
-"Size yeni Stadyum yapacağız" dersiniz...
Önce bir uzun uzun tartışma ortamı yaşatırsınız.
Sonra, yeni stadyumun Muttalip'e yapılacağını söylersiniz.
Kamuoyu, yeni stadyumun mevcut stadyumun yerinde olmasında diretir.
Tartışma büyüdükçe büyür.
Mesele kabak tadı vermeye başlar.
İnsanlar "Lanet olsun! Yapılsın da nereye yapılırsa yapılsın!"noktasına gelir.
Siz de çıkar, hiç kimsenin istemediği yere yaparsınız yeni Stadyumu.
xxx
-"Size yeni Gar binası yapacağız. Hem de yerin altına" dersiniz...
Önce uzun uzun tartışma ortamı yaşatırsınız.
Sonra yeni Gar binasının, mevcut gar binası ile Enveriye arasında yapılacağını söylersiniz.
Eskişehir kamuoyu, "Şeker fabrikasının arkasında ki alan ya da Enveriye olsun" der.
Tartışma büyür de büyür.
Büyüdükçe de kabak tadı vermeye başlar.
İnsanlar, aynı konuyu konuşmaktan ve tartışmaktan yılıp, "Yapılsın da nereye yapılsın! Lanet olsun!" noktasına gelir. Siz de çıkar, yeni Gar binası yerine yeni peronları mevcut yere kondurursunuz.
Yerin altı bile hikaye oluverir.
xxx
Önce, "Bedava stat mı yapacak" diye, mevcut Atatürk Stadyumu alanını TOKİ'ye verirsiniz.
Kamuoyu tepki gösterince U dönüşü yapıp;
-"Sizin için mevcut Atatürk Stadyumunun yerine Meydan yapacağız. Hem de Türkiye'nin en büyük meydanı olacak" diye söz verirsiniz.
Eskişehir halkı buraya meydan yapılmasını beklerken, bir anda ortaya içinde meydan'dan eser olmayan ve yapılarla dolu bir planlama çıkar.
Tartışmalar uzar gider.
İşin tam anlamıyla suyu çıkar.
İnsanlar lanet okuyup "Meydan olsun da, ne kadar olursa olsun" demeye başlar.
Siz de kafanızın arkasında var olan ve başından beri uygulamaya geçirmek istediğiniz planlamayı hayata kolaylıkla geçirebilirsiniz.
xxx
Yakın bir süreçte yaşadığımız üç ayrı örnek verdik size...
Her üçü de Eskişehirlinin isteği değildi.
Her üçü de, Ankara'daki birilerinin dayattığı şekilde oldu.
Bu şehrin seçilmiş ve atanmışları her üç örnekte de Eskişehirlilerin istediğini Ankara'ya dayatma yerine, Ankara'nın isteklerini Eskişehirlilere dayatmayı tercih etti.
Her üç örnekte de Eskişehirli tartışmalardan yılıp ve bıkıp "Lanet olsun" Olsun da nasıl olursa olsun" demek durumunda kaldı.
İşte bu yaşadığımız üç ayrı örnek de açıkça gösteriyor ki;
Birileri, Eskişehirlileri sürekli Ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyi alışkanlık haline getirmiş...
.......
Murat Kılıç'ın jestine bakın?
Fotomontaj'ı Murat Kılıç yapmış...
Eskişehirsporlu futbolcuların bedenlerine köşe yazarlarının fotoğraflarını yerleştirmiş.
Bu arada ilk 11'e bizi de koymuş.
Sonra da bu montajlı Eskişehirspor kadro fotoğrafını sosyal medya üzerinden paylaşmış.
Üstelik:
"Bizlerin gönlünde ayrı bir yeri olan yerel basınımızın değerli gazetecileri ilimizde olan gelişmeleri, yapılan faaliyetleri ve çalışmaları hemşerilerimizle paylaşıp vatandaşlarımızla devlet arasında köprü görevi görerek güzel şehrimizi kültürel, sosyal, turizm ve ekonomik gelişmesinde aktif rol oynamaktadır. Yapmış oldukları kutlu görevden dolayı, ilimizde yerel ve ulusal olarak gazetecilik görevini yapan tüm gazeteci arkadaşlarımızın 10 ocak çalışan gazeteciler gününü şimdiden kutlar, sağlık, mutluluk ve başarı dolu çalışma hayatı diliyorum." Şeklinde ki güzel temennileriyle paylaşmış fotoğrafı...
Ne diyelim?
Düşüncesine, emeğine, temennisine ve muhteşem jestine sağlık...
........
Kimin tezgahı?
Odunpazarı'nda, Kurşunlu Külliyesinin yanında yıllardır tezgah açıp incik-boncuk ve el emeği ürünler satan insanlar var.
Çevredeki esnaflar sürekli şikayet ediyor bu tezgah sahiplerini.
-"Biz kira ve vergi veriyoruz. Ama onlar bunların hiçbirini yapmıyor" diyorlar.
Bunun üzerine Belediye tezgahları topluyor.
Şikayet edenler haklı...
8 yıldır hiçbir müdahale olmadan satış yapan ama bu gün tezgahları toplananlar da haklı.
Belediye yapılan şikayet üzerine tezgahları toplamakta da haklı.
Yaşanan olay kimin tezgahı bilemiyoruz ama, ortada herkesin haklı olduğu bir durum var galiba?
.........
Maliyeciler ceza yazacakmış!
Maliye Bakanlığı yeni bir uygulamaya gidiyor.
Vergi daireleri Bankacılık sistemi ile çalışacak.
Yani; AVM'lerin içine bile vergi daireleri kondurulacak.
Yeni yıl ile başlayacak bu uygulamada pilot il ise Eskişehir olacak.
İşte alınan bu karar üzerine önceki gün bu köşede bir yazı kaleme aldık.
Öteden beri Ankara'dan yola çıkan SGK ve Maliye müfettişlerinin Eskişehir'de soluğu aldığını, Eskişehir'deki iş adamlarının vergi denetimleri nedeniyle kendi işine bakamaz hale geldiğini, kimsenin de, başta iktidar partisi vekilleri olarak Ankara'ya baskı yapıp bu durumu sona erdirmediğini ifade ettik.
Sonuç olarak da; "Nedense vergi söz konusu olduğunda akla ilk gelen şehir Eskişehir oluyor" dedik.
Bir dostumuz aradı...
-"Gerçekten endişeli bir durum! Vergi denilince akla Eskişehir geliyor. Demek bu uygulamada da pilot bölge Eskişehir yapılmış. Valla çok kötü" dedi önce...
Dostumuzun maaşlı bir çalışan olduğunu bildiğimiz için, "Sen niye endişeleniyorsun ki? İşyerin yok,şirketin yok?" diye sorduğumuzda ise;
-"Ben şimdi sana bu durumu uzun uzun anlatacağıma, bir fıkra anlatayım. Sen ne demek istediğimi zaten anlarsın" diye cevap verdi.
İşte dostumuzun konu ile ilgili anladığı fıkra;
Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş. Karşısına çıkan kaplumbağa:
-'Tilki kardeş ne bu telaş?'
-'Ormana maliyeciler gelmiş' demiş tilki.
'şimdi bir bakarlar bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk, dünyanın vergisini yazarlar....'
Bunu duyan kaplumbağa telaşla yürümeye başlamış.
Onu telaşlı gören leylek:
-'Hayrola kaplumbağa kardeş ne bu telaş?' diye sormuş.
-'Maliyeciler ormanda' demiş kaplumbağa.
'Bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev, yakalanırsak dünya vergi alırlar.'
Leylek de hemen uçuşa geçmiş. Ağaçların üzerinden maymun seslenmiş:
-'Leylek kardeş, ne iş? Bu ne acele?'
-'Vergi memurları herkese ceza yazıyormuş. Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık, vergi borcundan batarız...'
Maymun bunu duyar duymaz koşarak ağaçtan ağaca atlamaya başlamış. Papağan sormuş," Neden ve kimden kaçıyorsun?" diye.
''Maliyeciler ormanda'' demiş Maymun, 'Benim kıçım açık, hanımın kıçı açık, çocukların kıçı açık... Alacak bir şey bulamayınca bunların ne yapacağı belli olmaz..."