(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

GENÇLEŞTİRME OPERASYONU...

Eskişehirspor'da son Konya maçından çok gündemde transfer var. Her gün farklı bir isim başka kulüple anılıyor. Yönetimin mali darboğaz nedeniyle yüksek maliyetli oyuncuları gözden çıkarmasını normal karşılayabiliriz. Tabi ki B planının olması ve gidecek oyuncuların yerinin dolması şartıyla...

Devre arası yaklaşırken, öncelikle Futbol Federasyonu'nun yetkisiz menajerlerle ilgili tekrar bir çalışma başlatması gerekli. Nedeni ise futboldaki pislik radyasyonunu püskürtmek için bu şart.
Tarık Çamdal'ı ayartanlarında bu tip yetkisiz menajerler olduğu iddia ediliyor. Oyuncunun yeni sözleşme için yanaşmadığı ve gitmek istediği bu ortamda, kadro dışı kalması da sürpriz değil. Devre arasında gönderilmesi en mantıklı iş olacak. Veysel'in de transfere sıcak baktığı biliniyor. Bu iki oyuncunun da yeri dolar. Ancak; Erkan Zengin ve Akaminko gibi takım içinde ekstra işlere imza atanların en azından sezon sonuna kadar tutulması şart. Çünkü bu ayarda oyuncu bulmak, hele ki devre arasında çok zor. Servet ve Tello gibilerin ise kadrosunun gençleştirilmesi adına gönderilmesi en isabetli karar olur.

Futbolcuların gitmek istemesi değil; şimdilerde gençleştirme operasyonu yürüttüklerini belirtenlerin bu oyunculara zamanında şöyle elle tutulur sözleşme önermemeleri asıl tartışma konusu olmalıdır.
Gençleştirme deyince;
Eskişehirspor'da yıllardır hep genç oyunculara şans verileceği konuşulur. Asıl acı gerçek ise; şuan kadroda bulunan gençlerden birçoğu bile belli bir planlamanın ürünü değildir. Bunun aksini iddia edenler zaten yalan söyler.
Ülkede tüm kulüplerin altyapı hocaları ve hatta teknik direktörlerinin gözünü Almanya'ya diktiğini okuyoruz.
Herkes takımlarına futbolcu bakıyor. Özellikle yabancı sınırlandırılmasından sonra bu pazarı genişlettiler.
Türkiye'deki gençlere güvenmeyenler, gurbetçilerle Türk futbolunu ayaklandıracak öyle mi?
17 yaşındaki genci A takımda oynatmaktan korkanlar, yeni yıldızlar yaratmak için, kaç yıl bekleyeceklerini biliyor mu?
O yüzden; bu ucuz gösterilerin kimseye hayrı yok.
Denize düşen yılana sarılır misali yine günün kurtarmanın peşinde oldukları her hallerinden belli.
Bizim ülkemizdeki gençlik ölüsünden de teknik adamlar sorumludur. Gençliğin önüne kurulan yabancı barajlardan da.

FİNALDEN AŞAĞISI KURTARMAZ
Türkiye kupasında zor kura çektik. Birbirine yakın 4 takım aynı grupta yer alacak. Özellikle iç sahada hepsini yenmek şart. Deplasmandan çıkartılacak puanlar grupta ki sıralamayı belirler. Bu yıl özellikle kupanın mazereti yok ve finalden aşağısı taraftarı kesmez. Hele ki ligden Avrupa'ya gitmenin garanti olmadığı bu ortamda...

ARKASI KARANLIK...
Amatör maçları her hafta yakından takip ederim. Sıcaklığı farklıdır.
Fakat bu sıcaklığı buz gibi ortama çevirenlerde yok değil...
Herkesin bulunduğu bir ortamda 'Bu antrenör bir sapık. Diplomasını yırtarak böyle kişilere elimde olsa Eskişehir'de antrenörlük yaptırmam' deme hakkını hakem gözlemcisi olan Metin Gündüzler'e kim veriyorsa; hemen alsın. Çünkü hiç hoş bir davranış değil.
TÜFAD'ın önde gelenlerinden de bu konu hakkında gerekli uyarıları yapmasını açıkçası bekliyorum.
Konu açılmışken burada aslında yazılmaması gerekli olan bazı konuşmaları paylaşayım. Belki birileri kendisine biraz çeki düzen verir ve nerede olduğunu görür.
Geçtiğimiz günlerde ilimizin genç hakemi Sercan Gündüzler Bölgesel bir maçta saldırıya uğradı. Bu konuda bir kınama yazısı yayınlandı mı bilmiyorum. Asla tasvip edilecek bir olay değildi. Genç, gelecek vadeden ve iyi niyetinden hiç şüphe duymayacağımız bu genç hakemimize tekrar geçmiş olsun diliyorum.
Ancak özellikle hakem camiasından bazılarının bu saldırıyı 'İlahi Adalet' ve 'Sercan babasının günahlarının bedelini ödedi' şeklinde yorumlaması dikkatimi çekti.
Şu bir gerçek ki Eskişehir hakemliği iyi yolda. Çok yetenekli ve gelecek vadeden hakemlerimiz var. Ama 'Metin Gündüzler olmasaydı bu hedefte çok daha fazla hakemimiz olabilirdi' diyenlerin sayısı da ne hikmetse çok fazla.
Genç hakemimizin galiba babasına 'Baba bunlar benim başıma neden geldi' sorusunu sorması lazım. Çünkü İlahi Adalet'e inancı varsa en doğru cevabı yine babası verecektir.
Bu olayda da görüyoruz ki;
Her parlak şeyin arkası karanlıktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi